Varoluş Dergisi

BİR KİTAP OKUDUM HAYATIM DEĞİŞTİ GİBİ, BİR YERE GİTTİM VE TÜM DÜNYAM DEĞİŞTİ: PETRA

2021 Hoş geldin! Yeni bir başlangıcın hepimize, yeni umutlar ve yeni ufuklar getirmesi dileğiyle yazıma başlamak isterim.

Evde geçen neredeyse tüm 2020’den sonra yeni ufukları keşfetmek nasıl geliyor kulağa? Haydi gelin sizi, dünyanın en gizemli yerlerinden birine götüreyim.

Petra Ürdün’e…

Bugün öyle bir yere gideceğiz ki, ölmeden önce mutlaka gidip görülmesi gereken bir yer. Binlerce yıl öncesinde bir masal ülkesine, hayallerinizin ötesine gitmek ister misiniz? Bir kitap okudum hayatım değişti gibi, bir yere gittim ve tüm dünyam değişti denebilecek bir yer Petra!

Daha önce insanların kutsal saydığı diğer tapınaklardaki gibi burada da aynı şeyleri hissetmeniz çok muhtemel. Dünya’nın dışında başka bir zamanda gibisiniz. Vadideki daracık bir yoldan geçerek modern dünyadan kopuyorsunuz ve karşınıza çıkan bu kızıl gezegende, zamanda yolculuk yapıyorsunuz.  Burası uzun dönem yerel halk tarafından kutsal sayılmış ve yabancılardan gizlenmiş. O yüzden de 1800’lü yıllara kadar dış dünyaya kapalı kalmış.  Öyle rivayetler var ki, kadim bilgilere göre eski dönemlerde büyü ilmi için buraya gelinirmiş. Günümüzde bile buna inanan ve bunun için buraya gelenlerin olduğu kulaktan kulağa konuşulmakta. Bir rivayete göre de *Harut ve *Marut’un hapsedildiği mağara da burada bulunmakta.

Petra Ürdün Krallığı’nın güneybatısında, engebeli çöl kanyonlarının ve dağların ortasında bulunan tarihi bir şehir. Bir zamanlar bir ticaret merkezi olan ve MÖ 400 ile MS 106 yılları arasında Nebati İmparatorluğu’nun başkenti. Ancak depremler ve nedeni çok net bilinmeyen sebeplerden ötürü terk edilmiş ve unutulmuş koca bir şehir. Şehir yüzyıllar boyunca boş kalmış ve neredeyse harabeye dönmüş olsa da 1800’lerin başlarında İsviçreli gezgin Johann Burckhardt ​​ tarafından tekrar keşfedilerek gün yüzüne çıkartılmış.

Muhteşem kumtaşı şehir Petra, MÖ 3. yüzyılda, yumuşak taş kayalıklardan saraylar, tapınaklar, mezarlar, depolar ve ahırlar oyan Nebati halkı tarafından inşa edilmiş. Kurdukları bu şehirde hidrolik mühendisliğini, demir ve bakırı kullanan bu usta inşaatçı Nebatiler, Şam’dan Arabistan’a giden ticaret yollarını kontrol etmişler o dönemde. Nebati topraklarından geçen kervanlara ödenen vergilerle Petra zamanla daha da zenginleşmiş ve gelişmiş.  MS 555’teki bir deprem, şehrin ölümünün en olası nedeni olsa da neyse ki Petra’nın en etkileyici yapılarının birçoğu bozulmadan kalmış, bu da farklı uzunluklarda ve zorluklarda yürüyüş parkurları boyunca gizlenmiş bir mimari sürprizler hazinesi haline getirmiş şehri.

El Hazne adı verilen ilk yapıya birkaç km’lik bir kanyondan yürüyerek ulaşılıyor. Bu yol kayalardaki tektonik güçler tarafından parçalanmış bir yarık aslında. Bu yolun sonu olmadığını düşünmeye başladığınız anda, Petra’nın en etkileyici turistik noktası olan ve yerel olarak Al Khazneh (El Hazne) olarak bilinen yapının önünde nefes kesici bir manzara sizi bekliyor. Mezar olarak kullanılmak üzere yapılmış bu yer, kum taşından oyulmuş. Adını, Mısırlı bir firavunun hazinesini en üst çömleğe sakladığına dair yerel bir inançtan alıyor. Yunan tarzı sütunlar, girintiler ve duvar işçiliğinin muntazam bir şaheseri.

Burayı geçtikten sonra yol, 40’tan fazla mezarın yer aldığı amfitiyatroya doğru ilerliyor. Hava şartlarından etkilenmiş olsa da 7000 kişilik tiyatro sizi tüm ihtişamıyla karşılıyor. Tiyatrodan sonra gözün alabildiğince geniş bir alan sizi bekliyor. Açık hava müzesi burası tam anlamıyla. Turistler, develer her şey küçülüyor, sessizlik ve turuncu sarı bir renk gözlerinizi kamaştırıyor alabildiğine. Bu şehir birçok mezarı, mağarayı içinde barındırıyor. Zamanında 30.000 kişinin yaşadığı, kervanların sıklıkla burayı kullandığı bir yerleşim merkezi olduğu tahmin ediliyor. O kadar geniş bir alan ki bir günde gezilmesi oldukça zor.  Hatta bunun için atlar, develer, faytonlar sıklıkla turistler tarafından tercih ediliyor.

Günümüze dönecek olursak 1985’te Petra Arkeoloji Parkı, UNESCO Dünya Mirası alanı ilan edilmiş ve 2007’de dünyanın yeni yedi harikasından biri seçilmiş.

1989’da ‘Indiana Jones And The Last Crusade’ filminin de çekildiği yerdir Petra. Indiana Jones serisini takip edenler iyi bilir, Indiana Jones bir arkeologdur ve dünyanın gizli hazinelerinin peşinden giderken, bir taraftan da kötü adamlarla savaşması ve gizli hazineleri koruması gerekir. Petra göz kamaştırıcı görselliği ve tarihiyle bu filme çok yakışmış ve dünya çapında bilinmesine de vesile olmuştur.

Ürdün Ortadoğu’da küçük bir krallık. Her ne kadar ülkenin bir kısmı çöl ve Ortadoğu da bulunsa da rakımdan dolayı kışın oldukça soğuk ve kar yağışı da alan bir ülke. Bu güzel ülke belki de en çok Kral ve Kraliçesi ile tanınıyor. Halk özellikle Kraliçe Rania’ya büyük saygı ve sevgi besliyor. Ülkede her yerde Kral ve Kraliçe’nin resimlerini görmek mümkün.

İlk başta da dediğim gibi, bir kitap okudum hayatım değişti gibi, bir yere gittim ve tüm dünyam değişti denebilecek bir yer Petra! 2021’de sizlerin de görmesi dileklerimle…

*Harut ve *Marut

Tarihe baktığımızda Harut ile Marut, Akadlar, Sümerler ve Persler’in mitolojik hikayelerinde yer alan mitolojik kahramanlar. Bununla birlikte hem Tevrat’da hem İncil’de hem de Kuran’da adları geçmekte olan iki melek. İnanışa göre bu melekler insanlara büyü ilmini öğreten melekler ve Babil’e bu görevle indirilmişler. Bir rivayete göre de insan oğlunun kötü yola sapması ve günah işlemesi üzerine, melekler biz dünyada olsaydık bunları yapmazdık der. Allah meleklere, size şehvet duygusunu verseydim daha çok günah işlerdiniz diyerek ve sınanmaları için bu iki meleği dünyaya gönderir.

Ve dünyaya da Zühre adında bir kadın tarafından kandırılırlar. Bu güzel kadınla birlikte olmak isteyen melekler, kadının üç şartı ile karşılaşırlar; Ya kadının kocasını öldürecek ya puta tapacak ya da içki içeceklerdir. İçlerinde en masum olan içki içme teklifini kabul eden melekler, içki içtikten sonra kendilerini kaybeder ve kadının kocasını da öldürmek dahil kadının tüm isteklerine boyun eğerler. Bu sırada kadın, meleklerden Allah katına çıkmak için kullanılan “İsmi Azam” duasını öğrenir ve gökyüzüne yükselir. Allah bu kadının gökyüzünde bir yıldızın üzerine koyar ve yıldıza da daha sonra Zühre Yıldızı denir.

Harut ile Marut’u da dünyada bir yerde baş aşağı kıyamete kadar durmaları cezası verilir. Burada onları bulan insanlara da eğer cehenneme gitmeyi kabul ederlerse sihir ve büyü öğrettiklerine hala inanılır. (Wikipedia : Harut ve Marut)

Kaynakça;

Wikipedia : Petra

Wikipedia : Harut ve Marut

 

 

 

 

1 yorum

  • Gitmedim ama gitmiş kadar oldum. Okurken bile bu kadar büyülendiğime etkilendiğime göre gitmiş görmüş halimi düşunemiyorum. Yazı gercekten muthiş her satırı oralara götürüyor insanı. Kaleminize saglık elinize. Yeni yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz.inşallah dünya gözüyle dünyanın 7 harıkasını görmek cok istiyorum. Yeni yılda hepınze saglık dolu seyahat dolu yıllar diliyorum

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler