Varoluş Dergisi

YAZILAMAYAN ZAMAN

Hiç gitmeyecekmiş gibi göğsümüzün üstüne oturmuş 2020’yi uğurlamanın haklı gururunu yaşadığımız bu günlerde hepimizin içindeki beklenti dehlizlerinden taşan niyetlerin kesişim kümesi nedir sence sevgili okur?

Ben de aynı şeyi düşünüyorum evet; pandemi bitsin ve normal hayatın seyrine kapılalım yeniden. Yeni seyrimiz pandemik yaşamda hayatta kalma sanatı olmasın. Kuraklık olmasın. Aşı işe yarasın. Hiçbir çocuk aç uyumasın. Kısa çöp uzun çöpten sorsun hesabını..

İster istemez geçen seneki yani 2019’un son günlerindeki insanlığın, kolektif dileği nedir diye düşünmeden edemedim, akabinde de zamanın nasıl bir illüzyon olduğunu ve bizim de bunu ne kadar çabuk unutabildiğimiz gerçeğiyle yüzleştim. Sanki bir yıl daha büyüyünce olumsuz olan her şey düzelecekmiş gibi 2020’yi kırbaçlayıp dururken aslında zamanın içinden geçenin ‘biz’ olduğumuzu unutuyoruz canım okur.

Bir zamanlar; anneannem, küçük kızım gibi yeni yeni konuşuyordu, sonra o büyüdü ve yanına annemi yazdı zaman. Annem yeni yeni konuşmaya başlarken bir süre sonra, zaman beni şekillendirdi ve şimdi de annem torunlarının konuşması için katkıda bulunuyor. Bilge zaman; ince ince işliyor, dokuyor bizi. Bazen azalıyoruz bazen de çoğalıyoruz. Yazmasını bitirince de alıyor eline silgisini ve silmeye başlıyor bu sefer. İllüzyon böyle bir şey olsa gerek.

Bir Kızılderili atasözü şöyle der;

“Seni tanıyan son kişi de öldüğünde hiç doğmamış olacaksın.”

Bu söz insanı çift yönlü düşündüren bir söz bence. Bir yandan her ne kadar ölümlü olmak ve kendimize ölümü yakıştıramamak çok zor olsa da -ki böyle düşünmeyenimiz de mevcuttur- yaşadığımız hayatı daha anlamlı yaşamak ve yaptığımız işe saygı duyup en iyisini yapmak bizden sonraki ‘biz’i uzun süre yaşatacaktır.

Yıllar sadece gelip geçen on iki aylık zaman dilimleri gibi görünse de yeni yılı kutlamak her zaman umudun ve beklentinin filizlendiği bir mihenktir hepimiz için.

Bunu en güzel üstad Oruç Aruoba yazmıştır fikrimce.

2020 yılının bizden aldığı çok değerli ışıklardan biri olan üstadımın şiiriyle bitiriyorum sevgili okur.

Hepimiz için aydınlık, sağlıklı ve huzurlu bir yıl dilerim.

Yazılamayan Zaman*

Her şeyi yazarım da
zamanı yazamam –
o yazar çünkü
beni.

Yazar beni
yavaş yavaş
özenli –
azalta azalta
görkemli –
sanki
dolduracakmış
olduracakmış
gibi.

Halbuki
sıyırıp düşürmüştür
tırnağımdaki çürüğü
parmağımdaki yarayı
kabuk kabuk
geçirmiştir –
geçerken, sanki
çoğalta çoğalta
yazarak
beni:
özenli
görkemli.

Kaynakça;

*: https://tr.wikipedia.org/wiki/Oruç_Aruoba

 

 

İmren Yıldırım Yılmaz

1987 yılında doğdu. Öğrenmeyi ve öğretmeyi seven bir Matematik Öğretmeni. Deniz’in ve Güneş’in annesi. ‘Bir çocuk değişir dünya değişir.’ diye düşünenlerdendir, bunu başarmaya çalışır bir öğretmen ve anne olarak. Reiki 3B (Master Teacher) aşamasındadır, kendini kendinde aramaya devam etmektedir.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler