Sonbaharı iyice hissedip iç mekanlara daha çok çekileceğimiz bu zamanlarda mekanların enerjisi, şifası ve mekanla kurduğumuz iletişimsel bağdan bahsetmek istiyorum.
Her şeyin bir aurası olduğu gibi mekanların da bir titreşimi var ve bu frekanslar hem bizi etkiler hem bizden etkilenir biçimde var.
Uzun sürelerle yoğun enerjiler biriktirmiş mekanlara girdiğinizde beden, duygu/zihin ve ruh yapınızın nasıl değiştiğine şahit olmuşsunuzdur. Bazen o mekanlara giderken ya da geldikten sonra bizim de temizleme, dengeleme ya da koruma yapmamız gerekir. Bazı yerlerin enerjisi iyi, bazı yerlerinki kötü gelir. Özellikle hassas insanlar bu konuda daha açık, alıcı ve farkındadır. Mekanlardaki eşyalar dahil bir enerji taşır, depolar ve yansıtır. Bu prensiplere dayanarak mekan şifasının aynı zamanda ruh şifası olduğunu söyleyebiliriz. Mekan ve insan, aynı ruh ve beden gibi birbirinden ayrılmaz. İnsanın mekanı bu nedenle onun hakkında çok şey söyler ve bir nevi onu belli enerjilerle bağlar. Aslan yattığı yerden belli olur atasözü tam da bunun içindir. Atalarımız çok uzun zamanlar, mekanlar için doğanın bilgeliğini de kullanan kadim ve güdüsel bir mekanizmaya sahipti, çoğumuz bunları zamanla unuttu ve bu, buraya sığmayacak kadar geniş başka bir konu.
Mekanlarda enerji akışı, seçim, temizlik, denge ile ilgilenen en bilinen çalışma alanı; Feng Shui ve Veda Biliminden yola çıkan Sthapatya Veda.
Mekanda mekanik olarak yaptığımız temizlik, tadilat, değişiklik gibi işlemlerin ve hepimizin aşina olduğu çok temel, basit ve daha enerjisel işlemlerin dışında özel ya da periyodik olarak mekan enerji şifasına ihtiyaç duyabiliriz. Ofis, ev gibi mekanlarda birikmiş ya da yerleşik, olumsuzluk, ağırlık, tıkanıklık ve dengesizlik yaratan enerjileri temizlemek, dengelemek için Reiki teknikleri, sembol ve kombinasyonlarla yapılan, mekanların enerjisini tazeleyip uyumlandıran, olumlu enerjilerin dolmasına, negatif enerjilerden korunmaya olanak veren enerji temizlikleri bu nedenle önemlidir.
Peki bu tip enerji temizlikleri hangi durumlarda gerekli?
Yeni taşındığınız, el değişimi, tadilat vs. geçirmiş, geçmişi, insan ve durum yükü fazla ya da olumsuz olan alanlarda,
Bazı yoğun enerji hatları üzerinde, olumsuz element yerleşim bölgeleri, negatif kolektif travma temeli olan yerlerde,
Sürekli sıkıntılı, ağır, huzursuz, depresif açıklayamadığınız negatif bir yük hissettiğiniz, sık sık korku, öfke, endişe, panik, aşırı hassasiyet gibi olumsuz duygulara, olumsuz ruh halleri ve düşüncelere kapıldığınız mekanlarda,
Kişiler arasında sık sık tartışma, taciz, huzursuzluk, kıskançlık, dedikodu, gerginlik, şiddet, düşmanlık gibi negatif durumların yaşandığı alanlarda,
Sık sık iş kazaları, aletlerin bozulması, yaralanmalar, sağlıkta bozulma, bolluk berekette azalma, uykusuzluk, aşırı uyku halleri, kabus, duygusal / zihinsel karmaşa ve dengesizliklerin yaşandığı yerlerde,
Şifa mekanlarında, altar, sunak, güç ve korunma bölgesi yaratılmak istenilen mekanlarda,
Evcil hayvanların başka bir nedene bağlı bulunmadan, sık sık huzursuz bulunup, davranışlarında dengesizleşmelerin, hastalıkların gözlemlendiği yerleşimlerde temizliğe ihtiyaç duyulabilir. Kendimizle kaldığımız daha mahrem alanlar ve toplulukla çokça vakit geçirdiğimiz mekanların enerjilerinin temiz, dengeli, bizi ve ihtiyaçlarımızı yansıtır olması çok önemli. Doğal, şifalı malzemelerin, ışık ve renklerin kullanımı yanında belli sağaltımlara, hijyene, yalıtıma, fonksiyonelliğe, radyasyona dikkat etmek ilk öncelikleriniz olabilir fakat mekânda yaşadığınız düşünce ve duygulara dikkat etmek de bir o kadar, hatta çok daha etkili olacaktır.
Benim tavsiyelerimden biri, hepimize iyi gelecek körelttiğimiz bir cevherimizle ilgili; öncelikle mekanı 5 duyunun her biriyle algılamaya, onu yaşayıp hissetmeye, onunla konuşmaya, yani mekânda köklenmeye zaman ayırın. Mekanın toprak ve ateş öncelikleri, ihtiyaçları, maddi/fiziksel doğası daha somut ve eril bir seviyeyken, içinde kendimizi nasıl hissettiğimiz, hayallerimiz, mekanla iletişime, anlam yüklemeye, bağ kurmaya geçmemiz soyut ve dişil bir seviyedir, su ve hava elementiyle bağlı olup biraz daha yavaşlama ve bütünleşme ister. Mekan insanın ifade alanlarından biridir ve tüm çakralarınızla bağlantıya geçer. Tüm bunlar için belli seviyeler gereklidir ve bu; zaman, emek ve enerji demek. Zamanın mekanı yarattığını hesaba katar, zaman, niyet ve emeğin yaratım enerjilerinden olduğunu anlarsanız mekanın ruhunun nasıl da sizin ruhunuz olduğunu anlarsınız. Bu her şey gibi karşılıklı beslenip bereketlenebilecek, ya da güdük kalacak bir bütün. Bunu hissettiğinizde mesela çorapları fırlatıp atmak yerine başka bir farkındalık geliştirip başka şeyler tercih edersiniz.
Her yeni girdiğimiz ve çıktığımız mekândan önce izin alır, şükran sunar, kısaca aktarmaya çalıştığım biçimde gerekli şeyleri elimizden geldiğince yapar ve onurlandırırız. Bu bizim ruhumuzun mekana, içindekilere ve varoluşa sunumuzdur. Yoksa ne mekan ne ruh size zaten kendini açmaz. Ruhsuz, yaralı, şifaya ihtiyaç duyan mekanlar sözünü duymuşsunuzdur bundandır.
Doğa ve gezegenimizse kolektif paylaştığımız en geniş mekanımız, ortak bilincimizin bir yansıması.
İnsan tohumu ve kütüğünde nasılsa dal ve meyvelerinde de öyledir o yüzden bu hassasiyetlerle bir şeylere önce odamızdan, kendi içimizden, içinde bulunup en çok vakti paylaştıklarımızdan ama canlı ama cansız atfettiklerimizden başlamak çok daha iyi olur. Bunun için de her türlü detoksta olduğu gibi mevsim döngüleri biçilmiş kaftan. Hepimize mutlu son, mutlu başlangıçlar ve şifalı mekanlar olsun.
Ahu BİRLİK
Yorum yap