Varoluş Dergisi

DİRENÇLERİMİZ VE ŞİFA

Dirençlerimiz, kendimizde geliştirmemiz gereken yönlere ışık tutarlar.

Nerede direnç varsa aslında orada bir şifa potansiyeli vardır.

Bana göre bunu en iyi anlatan örnek, ıstakozların nasıl büyüdüğüdür.

Narin ve yumuşak bir hayvan olan ıstakoz, sert ve genişlemeyen bir kabuğun içinde yaşar.

Istakoz büyüdükçe bu sert kabuk onu sıkıştırmaya başlar ve ıstakozun kendini fazlasıyla baskı altında ve rahatsız hissetmesine neden olur. Bu durumda ıstakoz, kendini avcı balıklardan korumak için bir kaya oluşumunun altına gizlenir. Bu kayanın altında kabuğunu çıkarıp atan ıstakoz, kendine yeni bir kabuk üretir. Istakoz bir süreliğine kabuğunun baskısından kurtulmuş olsa da, büyümeye devam ettikçe bu kabuk da ona dar gelmeye ve ıstakozu sıkmaya başlar. Tekrar kayanın altına giren ıstakoz, bu kez kendine daha büyük bir kabuk üretir. Bu döngü bu şekilde devam eder ve ıstakoz kendine yeniden ve yeniden kabuk üreterek büyümeye devam eder.

Abraham J. Twerski (Amerikalı psikiyatrist ve haham), ‘ıstakozun büyümesine imkan sağlayan tetikleyicinin onun rahatsızlık duyması’ olduğunu söylüyor. “Eğer ıstakozların doktorları olsaydı hiçbir zaman büyüyemezlerdi. Çünkü ıstakoz rahatsız hisseder hissetmez doktora giderdi ve doktor da ona antidepresan verirdi. Istakoz kendini iyi hissederdi ancak kabuğunu hiçbir zaman çıkarıp atamazdı.” demektedir.

Istakoz hikâyesi, bize ileriye doğru gelişmenin anahtarını vermektedir.

Bazen konfor alanımızdan çıkmayı tercih etmediğimiz için, bazen alışkanlıklarımız nedeniyle, bazen ‘bildiğimiz cehennem bilmediğimiz cennetten iyidir’ diye, bazen korkularımızdan, bazen kendimizde o kabuğu kıracak gücü hissedemediğimizden…

Hayatın içinde sıkışıp kalırız.

Olayların içinde sıkışıp kalırız.

Durumların içinde sıkışıp kalırız.

Aslında bize çok dar gelen, hatta artık içinde nefes alamadığımız o kabuğun içinde var olmaya çalışırız. O sıkışmışlık hissini yok saymaya çalışırız. Görmezden gelmeye, halı altına süpürmeye çalışırız. Ama ne yaparsak yapalım, o his geçmez.

Ve günün birinde hayat bizi o kabuğu kırmak zorunda bırakabilir; hayatın bunu yapması ise çok daha zor ve acılı bir biçimde olabilir.

O yüzden kendinize ilk önce şu soruyu sorun;

O sıkışmışlığın içinde, o mutsuzluğun içinde, o acının içinde, kendi cehennemimde yanmaya devam etmek istiyor muyum yoksa kendi cennetime doğru bir adım atmak mı istiyorum?

Herkes cenneti istediğini söyler ama birçok kimse cennet için çaba harcamak istemez.

Herkes cenneti istediğini söyler fakat kişi bilinçaltı düzeyde cehenneminden zevk alıyor olabilir. Böyle bir durumda öncelikle o bilinçaltı kalıbına çalışmak gerekmektedir.

Eğer gerçekten cennete doğru bir adım atmak istiyorsanız içinizdeki dirençleri fark edin.

Hangi konularda kendinizin daha iyi versiyonuna doğru, şifaya doğru ilerlemek yerine o kabuğun içinde o sıkışmışlıkla nefes almaya çalıştığınızı fark edin.

Ve bu farkındalıktan sonra; içinizdeki tüm dirençlere rağmen, size çok zor gelmesine rağmen, o kabuğu kırmak için küçücük bir adım atın.

Kabukta küçük bir çatlak açın.

Işık oradan içeri sızmaya başlayacaktır.

Gökçe YILMAZ

Gökçe Yılmaz

İsmim Gökçe Yılmaz. 1980 İstanbul doğumluyum. Nefes almaya başladığım andan itibaren İstanbul’da süren yaşamım 2015 yılından beri Bodrum’da devam ediyor.

Kendimi arama yolculuğum, ‘mutlu bir ilişki yaşama’ hayali ile başladı. Bu hayatta en çok sorun yaşadığım konu, kadın-erkek ilişkileriydi. İkili ilişkilerimde, değişen yüzler ile yaşadığım aynı sorunlar zaman içerisinde ruhumda dayanılmaz bir hale gelmişti. Bıçak kemiğe dayanmıştı ve artık bir şeyler değişmek zorundaydı. Okuduğum tüm kitaplar mutlu olmak için insanın kendini değiştirmesi gerektiğini söylüyordu ama hiçbiri kendimi nasıl değiştireceğimi tam olarak söylemiyordu. Kendimi değiştirmenin ve mutluluğa ulaşmanın yöntemini ararken daha önceden de araştırdığım ve bilgi sahibi olduğum Reiki’ye uyumlanmaya karar verdim. 2015 senesinde Usui Reiki ile başlayan yolculuğum, 2017 yılından itibaren Gurdjieff’in 4.Yol Öğretisi ile devam etti. 2018 senesinde Bütünsel Yaşam Koçluğu ve 2020 yılında da EFT Eğitimi aldım. 2020 senesinin Aralık ayında Yoga, Nefes ve Meditasyon çalışmaları hayatıma eklendi. Yaşadığım bir içsel bir çekilim sonucunda 2021 yılının Şubat ayında 4.Yol Öğretisinden Tasavvuf Öğretisine geçiş yaptım.

Bugün kendi üzerimde çalışmaya Tasavvuf Öğretisi ile birlikte Reiki, EFT, Yoga, Nefes ve Meditasyon teknikleri ile devam ediyorum.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler