Şu anda biz her yerde o olmayanı görme halini yaşamaktayız. İnsan bütünü nasıl algılar? Bir o vardır. Bir de o yoktur. Yok iken de vardır, var iken de yoktur, siz nasıl algılıyorsunuz, ya da ne zaman algılamıyorsunuz?
Bütün bir tek bütünden bakılınca tamamen bilinir. Onu Allah bilir. Edindiğimiz bilgiden, bize verildiği kadarından daha fazlası bir başkasına verilir. Her yok oluş, bir başka varoluştur.
İnsan dünyaya insan olarak gelir ama dönüşü nasıl olur? İnsanın bilinci ve idraki ışığa doğru yol alır. Hayat sonsuz olasılıklar denizidir ve mutlak bir kesinlikten uzaktadır. Açgözlülük, kibir, adil olamama varlık nurundan eksiklik belirtileridir. Haddinden fazla olan iyi niyetler kaosa neden olabilir, onun içindir ki denge olmalı, iyi niyetlerin değer sıralamasına göre kendi içinde doğru sıralaması olmalıdır. Çok fazla adalet bir süre sonra sezgisellik olmadan despotluğa dönüşebilir. Demek ki bir şey bir şeyden üstün olmalı ve derecelendirilmelidir.
Bütün; bir insanın hem annesi hem babasıdır, bütün varlıkların üstüne titrer, iyileşme için güçte kullanır. Evrensel akış içerisinde rahmet gazaptan, iyilik kötülükten fazladır ki dünya ayakta durmaktadır. Rahmet varlıktandır gazap hiçliktendir. Kötü, iyinin olmadığı yerdedir. İdrak etmenin genel geçerliliği ve referans noktalarının da yüzdüğü unutulmamalıdır. Çünkü biz hayal âlemindeyiz. İnsan yönünü kâinata çeviriyorsa, tüm kâinat ta yönünü ona çevirir. Bir tek onda ikilik akla gelmez, çünkü “O” her şeydir.
Allah dediğimizde aklımıza zıtlık gelmez varoluş, teklik, bütünlük gelir. Bütün zıtlıkların buluştuğu yerdir. Bütün hiçbir şeyle mukayese edilemez ama içerisinde benzerlikler barındırır. Bütüne kalp ile varılır zihin her defasında başka bir soru sorar.
Birisi maddi ihtiyaç içerisinde ise başka biri tarafından karşılanır. Her ikisi de bütündür. Perdeler kalkınca göremeyen göz neler görür. Cisim görünmeyeni, görünmeyen de cismi kapsar. Ondan başka hiçbir şey yoktur. Sürekli değişir. Aynı kalmaz.
Hz. Mevlana diyor ki: “Sen düşünceden ibaretsin gül düşünür gülistan olursun, diken düşünür dikenlik olursun.”
Cahilliğinde bir perde olduğunu unutmamak gerekir, çocuk gibi meraklı olmak ideal durumdur.
Varoluş sonsuz sayıda problem için sonsuz çözüm üretir, zihin belirli problemleri çözebilecek sınırlı sayıda çözüm üretir. Kalbimizle idrak ettiğimiz şey budur.
Ne sonsuzluk algısı ne de bir şeyleri bir şeylere benzetme bütünü algılamada başarılıdır, bunlar zihindendir, kalp ise bütünü algılar, sezgiseldir. Buna ek olarak sınırsızlığı, sonsuzluğu sınırlı zihinle bilmek olası değildir. Evrensel enerji gönderimi de bireysel değil, bütünseldir. Hayallerle düşünceleri birbirinden ayırmak erdemdir. Kalbi açık olana bazı şeyler hayallerle ihsan olur. Varoluşun çeşitliği o kadardır ki, kimsenin kimseye benzememesi yönünden ele alındığında, bütün algısında bir o kadar çeşitlilik yaratır, her kalp bütün deyince farklı şekilde çarpar. Bazı referans noktaları olsa da güzel olan bu farklılıklarda gizlidir.
Bilgi en değerli şeydir. Hayatımızın sonuna kadar onun peşinden gitmemiz gerekir. Olabilecek her türlü bilgi bütünden gelir, ama bütün bilgiler değerli değildir. Değerli bilgi pozitif salınım yapar. Yolculuğun seyrini bilgi değiştirir, bilgi anlamında bir şey almıyorsanız âlem sizi seyreder, eğer bilgi alıyorsanız siz âlemi seyredersiniz. Bildiğimizden tamamen emin olmak zihni bir durumdur. Her şeyi bilemeyeceğinin kabulü kalpten gelir. Zihin sınırlarla kalp değişkenlikle çalışır. Kalple edinilen bilgiden kuşku duyulmaz.
Huzur ve evren, birey ve bütün, akış ve varoluş paraleldir. Paralel olmayan nefsimizdir.
Ebu Yezid El Bestami’ye sormuşlar: ‘İsteğin nedir?’ O da cevap vermiş: ‘İstemeyi istememek.’ Yaşam yolculuğumuzda irade ve yardımseverlik vasıflarımızı, acziyet ve açgözlülük vasıflarımızla yer değiştirmeliyiz.
Kalp gözü açıldıkça bütün algısı birbirine yaklaşır. Bunun dışındaki durumlarda algı algılayanın dünyası ile sınırlıdır. Çorak bir arazi ile…
Bütünü kendimizden yola çıkıp, ya da gözümüzün gördüğü geometrik şekillere bakıp, kâinatı düşünüp, sınırlı veya sınırsız olduğu yapılara benzetebiliriz, nihayetinde yapabileceğimiz en doğru şeyin bu konuyu idrak edemeyeceğimizi idrak etmek olduğunun bilincindeyim. Akıldan kalbe…
Kamil insan hem görüneni hem görünmeyeni görür.
Aydın YAKUPOĞLU
Yorum yap