Elif Yilmaz Öztürk0-7 yaş arası çocukların beyninde teta dalgası aktiftir. Teta frekansı; yaratıcılık, duygu, hafıza, meditasyon, hipnoz konularını içermektedir. Teta dalgası çocukların bilgiyi daha hızlı hafızaya kopyalamasını sağlar. Çocuklar bu yaşlarda yetişkinlerden duyduğu gördüğü her şeyi kayıt edecektir. Bilinçaltı bu dönemde şekillenmeye başlayacaktır. Çocukların hayal dünyasının bir o kadar renkli olmasının sebebi de yine teta dalgasının aktif kullanımından kaynaklıdır.
Bizler yürüme, koşma, yüzme, bisiklet binme gibi sonradan refleks haline gelen hareketleri deneyim ve tekrar ederek öğreniriz. Bu saydığım çoğu beceri 0-7 yaş arasında olmaktadır. Bu beceriler öğrenilirken çocuklar, anne, baba, teyze hala, dede babaanneden birçok sözlü uyarı alırlar. Yüzme öğrenmek, bu yaş aralığındaki çoğu çocuğun travması olmuştur. Hatta birçok çocuk su yutma tehlikesi yaşamamış olmasına rağmen suyun korkutucu, öldürücü derin ve karanlık olduğu düşüncesi ile suya girmeye teşebbüs bile etmemişlerdir.
Aileler genelde ‘Oğlum suya bakma düşersin, kızım, uzaklaşma boğulursun, kızım suyu ağzına alma mikrop kaparsın, oğlum suya girme batarsın.’ gibi birçok söylemde bulunurlar. (Çocukken izlenen pirana ve köpek balığı filmlerinin etkilerini hafife almamak gerekir.) Hatta aileler dile getirmeseler de korku duygusu kelimelere gerek duyulmadan, çocuklar tarafından hemen hissedilecektir.
Su korkusu bu olan çocuklar büyüyüp anne-baba olduklarında bu inanç kalıbını miras olarak nesilden nesile aktarmış olacaklardır. Aralarından bir çocuk çıkar cesaret eder ve korkulacak bir yanı olmadığını anladığında suyun, denizin rahatlatıcı güzelliğine kendini bırakır.
Bebekler anne karnında ‘Amniyotik Sıvı’ denilen bir suyun içerisinde gelişimlerini tamamlarlar. Bebeğin suyun içerisinde olması kas ve iskelet sisteminin daha sağlıklı gelişmesine yardımcı olur. Amniyotik Sıvı, anne karnına dışarıdan gelecek olan basıncın yayılıp bebeğin zarar görmesini engellemektedir. Bebek için güvenli bu alanın verdiği his bizlerin doğuştan bildiği ama unuttuğumuz bir deneyimdir. Denize veya havuza girdiğimizde suyun altında bir süre kalırsak veya kafamızı suyun içerisine sokup bir süre beklersek, güzel bir rahatlama hissederiz, belki de sebebi anne karnındaki güvende oluşumuzun bir anımsamasıdır.
Suyun içinde doğum, son dönemde çok tercih edilmektedir. Bebek anne karnından çıkar çıkmaz suyun içine doğuyor; ciğerlerinin oksijen ile dolmasından hemen önce güvenli ve soft bir geçiş sağlıyor.
Aslında hepimiz daha minik bir hücreyken suda gelişimimizi tamamladık. Bizler suda olmanın ne demek olduğunu en güvenli şekilde deneyimledik.
Sudan korkmak 0-7 yaş arası anne-babalarımızın veya aile bireylerinin bizleri korumak adına söylediği veya söylemediği tüm korku kayıtlarının bir sonucudur. Bir de su yutma, nefessiz kalma gibi bir deneyiminiz olduysa travma olarak kayıt edilmiş olabilir. Peki bu kayıt nasıl değiştirilir?
Yüzme öğrenmeye karar verdiysen; (Her işin başı istemek ve başlamak)
- Sana en yakın havuzda eğitmenler eşliğinde ders alabilirsin. (Pandemi nedeniyle kısıtlamalar olabilir.)
- Yüzme derslerine başlandığında her sabah olumlama yapmak, bilinçaltının yapılanmasına katkı sağlayacaktır. ‘’Ben sağlıklıyım. Ben Cesurum. Ben Başarılıyım. Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum ve onaylıyorum. Ben sevgiyim. Şimdi şu anda değişime hazırım.’ gibi birçok olumlama kullanabilirsiniz.
- Deniz kenarında bolca vakit geçirip zihninizde beliren korku ve negatif düşünceleri izleme meditasyonu yapabilirsiniz.
- Eğer Reiki şifa tekniği ile ilgileniyorsanız; travma yaşadığınız yaşlara bolca Reiki çalışabilir, Reiki yapmıyor veya Reiki 1. aşamadaysanız Reiki şifa uygulayıcılarından destek alabilirsiniz.
En korktuğumuz şey, en büyük tutkumuza dönüşebilir. En korktuğumuz şey öze giden yolda bir anahtardır. En korktuğumuz şey, bize ayak bağı değil, bizim en güçlü öğretmenimizdir. Aştıkça korkuları kendimizi ve özümüzü bileceğiz.
Elif Yılmaz
Yorum yap