Konuya balıklama girmek istiyorum. Eminim ki bugüne kadar çok yazıldı, çok çizildi ama kimse dinlemedi, okuduysa uygulamadı, ya da uyguladı hemen vazgeçti, egzersize başladıysa da omurgayı içine alan bölgelerdeki ağrıları ve sıkıntıları hala geçiremedi. ‘’Tüm gün bilgisayar başındayım boynum çok ağrıyor, belim çok kötü, ya da o kadar spor yapıyorum hala ağrılarım devam ediyor.’’ diye söylenmelerle başlayan döngüye giriliyor.
Öncelikle kişinin bilgiyi okumadan önce, unuttuğu bir şey hatırlatmak istiyorum; “Kendimize verdiğimiz değer”, kendini sevmek, önemsemek her işin temeli. Zayıflayıp fit bir görünüme sahip olduktan sonra kendini seveceksen, şimdiki halini reddediyor ve mutsuzsan maalesef bu kısır döngü sürüp gidecektir; bu kendini kandırmaktan başka ne olabilir ki?
Kendini şimdi sev, şefkat göster, sana birçok sinyal yollayan bedenini fark et. Unutma, sen çok değerlisin!
Omurga iç organlarımızı ve omuriliği korumakla görevlidir. Omurganın hem korurken hem de esnek bir yapıda olması muazzamdır. Omurganın yapısını köprüye benzetirim, sağlam ayaklarının olması yanı sıra esnek yapısı köprünün kırılmaz ve dayanıklı olmasını sağlar, her türlü doğa olaylarına karşı, araçların bir yerden, diğer bir yere ulaşımını sağlar aynı omuriliğin beyin ve beden arasındaki köprü görevi gibi.
Omurga, hem ince, narin bir yapı hem de çevresini koruyan kollayan bir aile gibidir. Bizim hayatta en büyük destekçimizdir.
Omurgamız anne karnında gelişmeye başlar. Bebeğin anne karnından çıkışıyla birlikte kıvrımlarının belirginleşmesi ve devamında emekleme, yürüme evrelerinde de omurga ve omurgayı dengeleyen kaslar gelişmeye başlar.
İnsan iki ayak üzerinde yer çekimine karşı yaşayan bir canlıdır. Yer çekimine karşı olan direnç kasların gelişmesine ve omurganın dengelenmesine olanak sağlar.
Gelişimini tamamlamış bir insanın omurgası hakkında kısaca bilgi vermek isterim; gelin kendinizi daha da yakından tanımak adına insan omurgasına birlikte göz atalım.
Omurga, gövdeyi oluşturan iskelet ve kas sisteminden oluşur. Omurgamızın içinde omurilik sinirleri bulunur. Yukarıda kafatasının altından başlar, kalça kemiğimizin içine oturarak son bulur. Vertebra dediğimiz 33 omurun üst üste dizilmiş halinden oluşur. Ellerinizi sırtınıza götürerek parmaklarınızla omurlarınıza hepsi olamasa da kısmen dokunabilirsiniz. Önden bakıldığında düz bir sütün gibi gözükürken, yandan bakıldığında kıvrımlı bir yapı olduğu görülecektir. Omurgamızdaki kıvrımlar olmasaydı, zıplama, koşma, yürüme, yüksek bir yerden atlama ve bedenin ayakta ki çoğu hareketini yapamaz olurduk. Dümdüz olsaydı kırılır ortadan ikiye ayrılırdı belki de.
Sizlerde omurganızı tanımak, daha da farkında olmak için, aynadan kendinize bakıp omurganızın kıvrımlarını gözlemleyebilirsiniz. Kendi omurganızın şuan ki durumunu analiz etmek isterseniz de omurga kıvrımlarının çok artmış olması, omuzların öne doğru kapanarak sırtın arkasının kamburlaşmış görüntüsü, başınızın göğüs kafesinizin önüne doğru fazla önde gözükmesi gibi aşırılıklar dikkatinizi çekebilir. Ağrı, sıkışma, batma, çekme vb. halk arası tanımlanan acı hissi yaşıyorsanız mutlaka alanında uzman doktorlara danışın.
Omurganız ile bir diğer tanışma ise omurganızı hissetmek daha derin bir bağ kurmak olacaktır, oda düz ve sert bir zeminde (yer olabilir, yatak olmasın) sırt üstü uzanıp bedeniniz ile yer arasında ilişkiyi gözlemleyerek yere temas etmeyen boşlukları fark edebilirsiniz.
Omurga Fark Etme Çalışması
Sert bir zeminde sırt üstü yere yatın, bacaklar uzun ve yerde ayaklar yanlara doğru dökülsün, kollar bedenin iki yanında rahat olsun. Ses ve ışığın minimum düzeyde olması ilginizi bedene yönlendirmeniz açısından önemlidir. (Başınıza yastık almayın) Diyafram nefesini fark etmek için, burnunuzdan nefesi alarak karnınıza doldurun (10-20 arası isteğe bağlı), daha sonra nefesi burundan ya da ağızdan olacak şekilde uzun uzun dışarıya boşaltın. Nefes sayma işlemi bittikten sonra nefesinizi doğal akışına bırakın.
Şimdi yer ile temas eden baş, sırtın arkası kalça, bacaklar ve ayakların yer ile olan temasını fark edin. Nefesinizi bu gözlemleme işleminde ara sıra kontrol edin, nefesin doğal akışını gözlemleyin müdahale etmeyin. Beden parçalarını taradıktan sonra bu sefer beden ile yer arasında kalan boşlukları fark edin. Boyun kıvrımı, bel kıvrımı ve bu gözlemleme işleminde nefesinizi bu boşluklara yönlendirin. Örneğin; ilk önce boyun boşluğuna dikkatinizi getirin ve o bölgeye doğru nefes alın, nefes verirken ağırlığınızın yere doğru biraz daha yayılmasına izin verin. Daha sonra bel boşluğu, diz kapaklarının arkası ve son olarak ayaklara doğru nefes işlemini devam ettirin. Harika bir tanışma olacağından eminim.
Evet, şimdi bu çalışma sonucunda bazılarınızın bel kıvrımlarında minik minik sıkışmalar, hatta kas ağrılarını fark etmeniz tesadüf olmayacaktır. Veya omurgadaki kaslarda bir rahatlama açılma hisside gelmiş olabilir. Daha önce bu kadar dikkatli bakmadığınız içindir ki, bu sıkışma ve ağrıları daha önce fark edememiş, bedendeki hisler ile bağ kuramamış olabilirsiniz. Şimdi daha görülür ve hissedilir oldu. Bu fark etme bile kasların rahatlamasını sağlamış olabilir. Eğer bir rahatsızlığınız var ise iyileşmenin ilk kuralı bedendeki sinyalleri fark etmek olacaktır.
Beden, yaşamını bize rağmen en iyi şekilde sürdürmeye çalışıyor. Bizler bedenin ihtiyaçlarını en iyi şekilde yerine getirelim, göreceğiz ki bunun sonucunda bize konfor ve sağlıklı bir yaşam verecektir. Hiç bıkmadan yorulmadan oradan oraya dolaşan kanımız, bize rağmen her türlü sıkıntıya karşı atmaya devam eden kalbimiz, nefes almaktan hiç usanmayan diyafram ve ciğerlerimiz var. Bıkmadan usanmadan aynı pozitiflikle bizleri yaşamda tutmaya çalışıyorlar. Biz istesek de istemesek de yaşama devam ediyorlar AŞKLA…
Beden, ne güzel bir öğretmen. Bedenin bilgeliğine ulaşmak için yakından bakmak,‘’hissetmek’’, fark etmek çok güzel bir pratiktir.
Sevgiler
Kaynakça:
Elif Yılmaz, Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Rehabilitasyon dersinde anlatılan bilgilerden faydalanmıştır.
Yorum yap