Varoluş Dergisi

ALIŞKANLIKLARIMIZI DEĞİŞTİRMEK ÜZERİNE: BİZ YARATICI GÜCÜZ

Bence bu yazıda buluştuysak eğer; bir şeyleri değiştirmek için doğru bir gündeyiz ‘birlikte’.. Birlikte diyorum çünkü bazen bir kelime, bir söz bize ilham olabilir.

Bir sabah aç karnına kahve içmek nasıl olurdu demiştim, içtim. Sonraki sabah, bu sabahta içsem mi acaba derken birkaç yıldır sabah aç karnına kahve içmeye başladım.

Hayatımızdaki alışkanlıklarda tıpkı herhangi “bir şeyin” ilk başlangıç noktası değil midir? Bir kere deneyeyim deriz, bir bakmışız ki o şey ne ise günlük hayatımızın bir parçası oluvermiş.

Faydalı alışkanlıklar edindiysek ne mutlu bize, ama edindiğimiz alışkanlıklar zarar verici boyuttaysa gündelik yaşantımıza, duygusal ve düşünsel dünyamıza tesirini sizlerde deneyimlemişsinizdir. Bunların farkında olmadığımız zaman tesirler büyüyerek artık onları fark edebilmemiz için bize kendi belli edecek emareler göstermeye başlarlar.

Alışkanlıklarımız eğer faydalıysa zaten sonuçları bize olumlu olarak yansır fakat; faydasız alışkanlıklarımızı fark etmediysek, ya fizyolojik bir rahatsızlık ya da psikolojik herhangi bir haliyle bize kendini gösterecektir.

İsmail hocam (İsmail Bülbül) canlı yayınlarından bir tanesinde ‘Biz yaratıcı gücüz, neyi istersek onu yaratabiliriz.’ demişti. Aslında benzer yayınlar olmuştu ve belki bu cümleleri daha öncede kurmuştu ama o yayının olduğu gün bu cümlelerin gerçekliğine hazır hissettiğim bir gündü bence..

‘Biz yaratıcı gücüz.’

Evet aslında her an, her saniye eski ve yeni düşünceler üretiyoruz yani yaratıyoruz. Biz yaratıcı gücüz. Bilimsel araştırmalara göre beyin olumsuz olan düşüncelere çekilmeye, üretmeye daha meyilliymiş. O kadar karışık düşüncenin arasında kurulan tek bir olumlu cümlenin sesi, eğer olumsuz düşünce üretmeye alışmışsak kısık çıkacaktır. Ta ki biz bunun farkında olana kadar..

Hayatımda her şey çok rutin veya arzuladığım şeyleri yapacak gücü kendimde bulamıyorum diyorsanız eğer; gün içinde düşünce yapınızı izlemeye başlamanızı öneririm.

Güne nasıl başlıyorsunuz? Sakinlik, neşe ve şükürle mi ya da off bugün de iş var, ya da sorumluluklarımdan belim doğrulmadı, nasıl bitecek bunlar diye mi?

Gün içinde çalışırken yaptığınız iş su gibi akıyor ve siz de bundan keyif mi alıyorsunuz, yoksa küçük bir sorunla karşılaştığınızda dünyaları karartıp çaresizliğe mi kapılıyorsunuz?

Sevgiliniz, eşiniz, aile bireyiniz suratını astığı zaman, onun mutlu olması için küçük sürprizler hazırlayıp ya da güzel bir kahve yapıp onunla dertleşmeyi ve yardımcı olmayı mı seçiyorsunuz veya üff yine niye astı suratını, bunun sıkıntıları da hiç bitmedi mi diyorsunuz?

Bu örnekler sonsuza kadar çoğaltılabilir.

Bu örneklerden herhangi bir düşünce sizi aşağıya çekiyorsa yaşamdan tat almanızda doğru orantılı olarak azalacaktır.

‘Biz yaratıcı gücüz.’

Titreşimi yüksek kelimeleri hayatımıza her gün bir parça almaya başlarsak olumsuz düşünce yığını gün geçtikte gücünü azaltmaya başlayacaktır. ‘Ben bunu çözemem, bittim.’ yerine, ‘Evet böyle bir durum var, bunu nasıl çözebilirim veya çözeceğimi inanıyorum ve hatta çözüldü bile’ dediğimiz anda yaratımımızın yönünü değiştirmiş oluyoruz.

‘Biz yaratıcı gücüz.’

Başarı hikayeleri dinler veya okuruz ya, hepsinde başından sonuna kadar çok büyük evrilmeler olduğuna şahit oluruz ve bu hikayeleri anlatan, yaşayan kişilerin hayatları pekte güllük gülistanlık olmamıştır. Ama onlar bir şekilde güçlendirdikleri inanç sistemleriyle hareket etmiş ve yaşadıkları problemlerin içerisinde çözümü geliştiren kişiler olmuşlardır.

‘Biz yaratıcı gücüz.’

Çünkü karanlıkta, aydınlıkta, gözümüzü kapattığımızda veya açtığımızda kendi algımızın içindeyiz. Biz var olduğumuzda bizim için her şey var olur, yok olduğumuzda dünya veya diğer canlılar algımızda yok olur. Tüm hayat yolculuğu (zamansız) kafatasımızın içindeki frekanstan kalbe doğru bir evrim geçirir. Kafatasından yayılan frekansla birlikte yaratırız. Yaratım kalbe uygunsa yüksek titreşimler yayarız. Yaratımlar zihni ve olumsuz ise titreşimler düşer, hayatımıza düşük frekanslı insanlar ve olaylar çekeriz. Evet dediğimizde hayatımız ona göre şekillenir, hayır dediğimizde de ona göre şekillenir. Seçen, yani yapan, ‘yaratan’ biziz. Belki bazı hatalar yaptırır bu bize ama olsun, zihin bahçemizde ne gibi tohumlar ve çiçekler yetiştiğini veya yetişebileceğini anlayabilmemiz için mevcut bir yaratımı öyle veya böyle yapmamız lazım değil midir, sizce de? Yaratım yapmaktan çekinirsek, kendi mevsimimizin hangisi olduğunu, bahçeye tropikal bir meyve dikme yaratımı yapmazsak bizim toprağımızın tropikal meyveye uygun olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?

‘Biz yaratıcı gücüz.’

Sorumluluk alabilmeyi öğrendiğimiz zaman bu cümle çok daha anlam kazanır. Maddi veya manevi düzlemde yaratmış olduğumuz her şeyin sorumluluğu bize aittir. Milisaniye içinde düşündüğümüz şeyler bile boşlukta salınmıyor. Evrenin bir köşesinde kayıtlı kalıyor. Bumerang gibi zamanı gelince bize geri dönüyor.

Mahatma Gandi’nin herkes tarafından bilinen sözünü ben de bu duruma uygun olduğu için tekrarlamak isterim.

Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür.

Düşüncelerinize dikkat edin, duygulara dönüşür.

Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür.

Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür.

Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür.

Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür.

Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür.’

‘Biz yaratıcı gücüz.’

Başka bir örneği de, değerli hocam İsmail Bülbül’ün, Uyan kitabından vermek isterim. Aşağıdaki bölüm, kitapta ‘Meditasyon’ bölümünde yer alıyor.

‘Meditasyon temizliktir. Kalbimizin bellenmesi yabani otlardan temizlenmesidir. Ancak ondan sonra ondan mahsul bekleyebilirsin. Kalbimiz temizleniyor.

Dış dünya eğitimleri, kuralları ile kirleniyoruz biz. Bunu kim yaptı peki? Biz yaptık! Yamuk ve depreme dayanıksız bir bina yaptık. Şimdi onu biz yıkacağız. Kendi yaptığımız binayı kendimiz yıkacağız. Yerine dosdoğru bir bina inşa edeceğiz. Er ya da geç yıkmak zorundayız. Zihnimizle biz ürettik bunu. Kalbimizi biz kirlettik. Meditasyonda da olur, namaz kılarken de, dua ederken de olur. Osho’nun dediği gibi yatakta yatarken de olur. Birden yakalar seni. O temizlendikten sonra bunun bir özel ‘an’ı yok.. ‘ (*)

Gelin birlikte bu konu hakkında kendimizi tanımak için ufak bir çalışma yapalım.

Boş bir kağıda noktaları sizin dolduracağınız şekilde bu iki cümleyi yazalım.

‘……………………..dan dolayı /ötürü ben yaratıcı gücüm.’

‘……………………..çünkü ben yaratıcı gücüm.’

Vermiş olduğunuz cevaplar yaratma gücünüze karşı yaklaşımınızı ve bu konudaki farkındalık durumunuzu size gösterecektir.

Dilerim bu fark etme sizi yeni çözümler bulmak ve düşünmeye, ‘yaratıma geçmeye’ sevk eder.

Bol şanslar dilerim.

 

Dünya bir toz tanesiydi, parmağının ucunda,

-Görme- ayarların bozuldu da, gözünde büyüttün, o tozu boylu boyunca,

Bozuk olduğunu bilmediğin için çektin acıyı usulca,

Özün sinyal gönderdi, bak o küçük bir toz tanesi göremedin dedi gözün bozulunca,

Çare aramak için Yaradan’dan istedin yardım, düştün yollara,

Sen yaratıcı güçsün diye bir ses geldi, Yaradan dedi benden türedin, çare gören gözün ayarını bulmada..

Esra Yılmaz

Kaynakça;

(*) İsmail Bülbül, Uyan

Esra Yılmaz Aslan

2009 Yılında Reiki ile 2011'de de İsmail Bülbül hocamla tanıştım. Reiki 3b Öğretmeniyim. Kendimi tanıma evresini yaşarken insanlara faydalı olabilmek amacındayım.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler