“Bir varmış bir yokmuş” diye başlar bütün masallar…
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; develer tellal iken, pireler berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken… Sonsuzca uzanan bir boşluğun içindeki milyarlarca galaksiden birinde orada yaşayanlar tarafından Dünya diye adlandırılan bir gezegen varmış. Bu gezegende canlı ve cansız birçok varlık bulunurmuş ve bu varlıklardan birinin adı da ‘insan’mış. Günlerden bir gün, insan, birdenbire, hiç bilmediği bir yerde hiç bilmediği bir hayata gözlerini açmış. Buna ‘doğum’ deniliyormuş. Ve doğum denilen kavram beraberinde ‘ölüm’ü getiriyormuş. Dünya, zıtlıkların ve ikiliklerin olduğu bir yermiş.
Samsara, Sanskrit kökenli modern dillerde birincil olarak ‘Dünya’ anlamında kullanılır. Hinduizm, Budizm, Jainizim, Sihizm dinlerinde reenkarnasyon ya da yeniden doğum döngüsünü anlatan bir kavramdır.
Bu dinlerdeki genel anlayışa göre, ölümün gerçekleştiği sırada karmik hesap kişinin yeniden doğduğu sıradaki duruma aktarılır. Samsara’nın sonsuz ölüm ve yeniden doğum zincirinden nasıl kurtulunulacağı bu dinlerdeki esas konulardan biri olmuştur.
Önemli Hint dinlerinin ortak tanımı olan samsara; yaşamın döngüsünü, ölümü ve yeniden doğuşu, var oluşu ve yok oluşu tanımlar. Kaynak: Wikipedia
Ruh, doğum ve ölüm deneyimleriyle ‘yok’luktan ‘var’lığa ve ‘var’lıktan ‘yok’luğa geçerek olgunlaşıp gelişerek yol alır. Buna ruhun tekâmül yolculuğu da diyebiliriz. Tekâmül sözlük anlamı olarak, ‘olgunlaşma, gelişim, evrim’ gibi anlamlara gelmektedir. Ruhsal tekâmül ise, ruhun kendi kemâlatına doğru geçirdiği evrim olarak tanımlanabilir.
Samsara döngüsünden kurtulmak, farklı kültürlerde farklı isimlerle ifade edilmektedir.
Genel anlamıyla ise, insanın kendisine bahşedilen yaşam içerisinde Öz’ü ile buluşmasını ifade eden ‘Aydınlanma’ deneyimi olarak tanımlayabiliriz.
Mevlânâ bu tekâmül yolculuğunu şu şekilde dile getirmiştir.
Taş olarak ölmüştüm, bitki oldum.
Bitki olarak öldüm ve hayvan oldum.
Hayvan olarak öldüm, o zaman insan oldum.
Öyleyse ölümden korkmak niye?
Hiçbir sefer kötüye dönüştüğüm
Ya da alçaldığım görüldü mü?
Bir gün insan olarak ölüp
Işıktan bir yaratık,
Rüyaların meleği olacağım.
Fakat yolum devam edecek,
Allah’tan başka her şey kaybolacak,
Hiç kimsenin görüp duymadığı bir şey olacağım.
Yıldızların üstünde bir yıldız olup,
Doğum ve ölüm üzerine parlayacağım.
Bir ‘Var’mış Bir ‘Yok’muş…
İnsanın masalı buymuş…
Gökçe YILMAZ
Merhaba Gökçe dostum. Seni Çağrı Hocamın kahve buluşmasında görmüştüm. Daha öncede canlı yayınında izlemiştim. İlk karşılaşmanı anlatmıştın ve beni gerçekten çok etkilemişti anlattıkların.Yazıların olduğunu bilmiyordum. Ouroboros hesabı paylaşmış oradan gördüm.
Ne kadar sade ne kadar öz bir yazı. Ellerine sağlık. 🌼🙏
Sevgili Ayşe,
Güzel yorumun için çok teşekkür ederim 🙏
Yeniden karşılaşmak üzere,
Sevgilerimle 🌹