Varoluş Dergisi

BİLMECE

“O benim içimde, ben onun içinde. Al sana bir bilmece” dedi babası oğluna.

Uzun süre düşünen oğlu, buldum babaa diye bağırdı.

İlk tanıdığımda yukarıda sürekli beni izleyen, katı kuralları olan, kurallarına uymayınca ceza veren, yakan, kavuran, tövbe edersem affeden, etmezde yapmaya devam edersem cezaları biriktiren, terazisinde tartan, birikince nerede olduğu bilinmeyen cehenneme atandı “O”.

Sonra “O”nun ceza vermeyen olduğunu anladım. Sadece seven ve yakmayan olduğunu. Bir yakan varsa O’nun da kendimin, kendime dediklerimin, kendime yaptıklarımın olduğunu anladım. Sonra başkalarına yaptıklarımında aslında kendime yaptığımı, başkasında gördükleriminde aslında kendimde olduğunu gördüm. Acısıyla, tatlısıyla kendimle yüzleştim ama ama kendimin kim olduğunu hiç göremedim.

Yapan kim, duyan kim, kim görüyor, ben gerçekten kimim diye sordum. O’nu aramaya devam ettim. Kendinden içine parça üfledi demiştin. Dedim o zaman buldum. “O” nefes… Dışımda koca, sonsuz atmosfer, içimde aynısından parça.

Tam ikna olamadım.

Sonra aramaya devam ettim, yine buldum. Hayat “O” dedim. Dışımda sonsuz makro hayat, içimde sonsuz mikro hayat. Canlı canlı devam ediyor, akıyor dedim. Can bu işte, O bu işte. İnsanların gözleriyle beni gören, kulaklarıyla beni duyan, her sorunun çözümünü içinde yaşayanlarda barındıran, canlı, büyüyen, genişleyen, sonsuza dek süren, ölünce O’na karışan, yaşamaya devam eden.

Düşünmeye devam ederken, birden zeka kavramını idrak ettim. Her yerimi sarmıştı anlamı, zekanın ne olduğu. O’nun zeka olduğu… “Şu an benim bilmeceye cevabım, anlatamadığım ama kavradığım zeka” baba. “O” sonsuz zeka, bende de O’ndan bir parça. Her şeyi çözen, her an genişleyen, hep ilerleyen, akan, özgür, şekli şemali olmayan. Bilmece gibi, kendini bana saklamış. Daha doğrusu benim zihnim sakladığını sanmış. Ben de O’nun parçasıyım. Ben de üreten, ben de gören ben de çözenim. O’ndanım.

Şu an bu kavramdayım baba, cevabım bu. Bu idrak bile çok hafifletici. Her çözümü barındıran, her şeyi gören, her şeye kadir olan bir zekanın parçası olmak ne güzel…

Aferin dedi babası, daha da derin, yol doğru…

Emine NALÇACI MAVİŞ

Emine Nalçacı Maviş

4.10.1984 Ankara doğumlu. Lisans/Yüksek Lisans dahil tüm eğitimlerini Ankara'da aldı. Çocuk diş hekimi oldu. Ankara, Sinop, Düzce’de çalıştı. Evlendi. İstanbul’a geldi. Bilincine ışık yakarak, hayata bakışını, böylece hayatını değiştiren Reiki Hocası İsmail Bülbül ile tanıştı. Şu an Reiki 3b öğretmeni oldu. Reiki’yi bilime katmalıyım isteği ile Yeditepe Üniversitesi Fizyoloji bölümünde doktoraya başladı. Böylece bir kez daha insanın mükemmel yaratıldığına şahit oldu. Reiki Okulu’nda öğrendiği öğretilerin soyutluğunun doktora bilgilerinin somutluğu ile desteklendiğini görünce yürüdüğü yolun doğruluğundan emin oldu. Düşüp kalkmalarından sonra o yolda koştuğunu hissediyor. Dönüp duruyor bakalım. Allah sonunu hayır etsin. Bu arada bir kızı, bir oğlu oldu. Onlar ve yaşadığı hayat sayesinde sevgiyi, sabrı, merhameti ve tüm güzellikleri hayatına katmaya çalışıyor. 2022 sonu itibarıyla Usui Reiki Grandmaster 5&6.Aşama olmuştur.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler