Ego aslında hiç var olmamış bir şeydir, sadece varmış gibi hissettirir. Sizin zihninizin verdiği anlamlar ile vücut bulmuştur ve tamamen size ait olan bu şeyi de sizden başka hiç kimse göremez. Yıllar geçer hep onu savunursunuz ona değer atfedersiniz ama bu savunduğunuz şeyin ne olduğunu sizden başkası anlayamaz bile.
Ortada olmayan cam bir fanusu, aman dikkat et kırılır diyerek, korumak gibidir bazen, üstelik sürekli yanınızda taşımak zorunda olduğunuz ağır bir sorumluluktur da bu aynı zamanda kendinizce. İşte bu kırılacağını varsaydığınız şey egodur aslında, kalp değil. Kalbiniz kırılmış gibi hissedersiniz ama en çok düşünce biçiminizle (ki herkesin farklı bir düşünce sistemi vardır) oluşturduğunuz şartlanmalarınız ve inançlarınız hasar görmüştür zihninizdeki.
Tutunduğu bir şey elinizden alınmış bir insanın hayal kırıklığıdır bu. Adı üstünde zihnin yarattığı hayallerin darmadağınık olması, bir bir kırılmasıdır aslında. Tutunulan bir şey elinden alındığında insanın düşer bir kere, öyle bir düşer ki bazen, daha büyük bir ego ile ayağa kalkar. Daha büyük bir egoya (zihinsel illüzyona )tutunarak, zihninin diğerleri dediği kişilere savaş açarak , ego ile birlikte daha güçlü olduğunu hissederek.
Ya da, Egonun, kalp kırıklığı olarak nitelendirdiğiniz belki de tüm dengenizi bozan zihinsel yarayı, kalbinizin en yüce şefkati ve merhametiyle sarıp sarmalayarak, kabullenerek, sadeleşerek, kendinizi yenileyerek ayağa kalkarsınız. Sizin her daim haklı olduğunuzu fısıldayan egonuzu değil, kendinizi, bütünden ayrı olmadığınızı size hissettiren özünüzü severek.
Reiki Okulu İzmir açılış konuşmalarından ilham olmuş ve derlenmiştir.
Yorum yap