İnsan vücudunda da işleyiş, tüm kainatta olduğu gibi tam bir denge ve uyum içerisindedir. Vücudumuzun tüm hücreleri hatta daha da alt birimleri birbirleri ve evrenle uyumluysa, aynı/benzer frekansta titreşiyorsa sağlıklıyızdır. Ancak duygu ve düşüncelerdeki olumsuzluklar, fiziksel bedenin işleyişine ters davranışlar bu dengeyi bozar ve oluşan uyumsuzluk bize hastalık diye adlandırdığımız durumlar olarak yansır. (Duygu-düşünceler bedeni nasıl etkiler? Bu sorudan diğer yazımda bahsedeceğim.)
Denge hali (homeostaz) çok ince sınırlar arasında tutulur ve sistem mükemmel kontrol mekanizmaları ile hep bizleri/vücudu/sistemi korunma yönünde çalışır. Vücutta her molekülün miktarı, vücut ısısı, kan akış hızı, tansiyon, solunum ritmi vs. her an dengelenme durumundadır. Ancak bizler sağ olalım, doğamıza aykırı ne varsa yaparak (Örn: çok yiyerek, doğal beslenmeyerek, su içmeyerek, sedanter-hareketsiz yaşayarak, çok tuz tüketerek vs. fiziksel bedenlerimize, her an tartışma, kavga vs ile öfke, kibir, kin gibi duygulara izin vererek, öz farkındalığımızla değil de zihnimizle yaşayarak manevi bedenlerimize-ruhumuza ısrarla zarar veriyoruz ve uyumu, dengemizi bozuyoruz. Ancak yaradılışımızdaki mükemmellik sayesinde, fiziksel bedenlerimiz immun sistem aracılığı ile manevi bedenlerimiz de adı herkese, inancına göre değişen yüce bir güç tarafından sürekli korunuyor, bir bozulma durumunda da hızla iyileşme yönünde bir oluşlar bütünü başlıyor. Çok basit bir örnek verecek olursak, örneğin elimiz kesildiğinde, hemen iyileşmede görevli hücreler ve iyileşmeye yönelik biyokimyasal reaksiyonlar devreye girer ve iyileşme o an başlar. Ancak bu reaksiyonların başlaması ve sürmesi için enerji gerekmektedir. İyileşme mekanizması vardır, ama enerji lazımdır. (Grip olduğunuzda sıkı beslendiğinizde besinler sizin iyileşmeniz için size nasıl enerji sağlıyorsa bu durumu da öyle düşünebilirsiniz. Manevi yönden de örneklersek örneğin birisine öfkelendiniz, kızdınız bağırdınız, ancak bir baktınız ki bir süre sonra kendiliğinden öfkeniz geçmiş. Bir güç o hissi dağıtmış, almış götürmüş sizden rüzgar misali).
Peki Reiki işin neresinde?
Tanımlarken hep şu kelimeleri kullanırız, “Reiki ilahi enerjidir”. İşte Reiki’nin iyileştirmesi de bu yüzdendir. Reiki sevgi frekansından geldiğinden, çok yüksek titreşimli, frekansı çok yüksek bir enerji formudur. Elektromanyetik spektrumda henüz aralığı belirlenmemiş olsa da Gama ışınları, x ışınları, kızıl ötesi ışınlar gibi dalga boyu, frekansı olan bir enerji formudur. Bilinçli bir enerji olduğundan, niyetle istediğiniz yere, kişiye yönlendirebilirsiniz. Bilindiği gibi enerji çok yoğun ortamdan az yoğun ortamadır. Reiki enerjisi çok yüksek olduğundan yönlendirdiğiniz an zaten hemen oraya akmaya başlar. Ve iyileşme de, parçada da, bütünde de o anda başlar. İyileşme mekanizması da şöyledir. Yukarıda bahsettiğim gibi yaradılışımız gereği bizim zaten bir iyileşme mekanizmanız var. Hastalığımız ne olursa olsun iyileşme mekanizmanız bizde zaten vardır, bize aittir. Yani ne kadar ilaç da alsak, hangi tedaviyi de görsek iyileştiren ilaç/yöntem değil bizim kendi mekanizmamızdır. Onlar sadece iyileşmeyi tetikler, vucüt kendinde olan iyileşme mekanizmaları ile kendi kendine iyileşir. İşte Reiki de aynı şeyi yapar. Bizde olanı tetikler sadece. Hani dedik ya iyileşme için de enerji lazım, enerji bulamazsa vücut iyileşemez diye, işte Reiki bize tam olarak bu enerjiyi sağlar. İyileşme mekanizmalarımızı yüksek enerjisi ile harekete geçirir, (Pedal çevirerek ilerletmeye çalıştığınız bisikletinize, motor taktığınızı düşünün) aynı frekansta titreşmeyerek uyumu bozulmuş olan hücrelerin tekrar aynı frekansta titreşmesini sağlayarak, uyumu, dengeyi sağlar ve kendimizde zaten olan mekanizma ile iyileşmemiz gerçekleşir. Hem de örneğin midenizin ağrısı için vermişseniz midenizin ağrısının geçmesini sağladığı gibi, mide ağrınıza neden olan düşünce/ duygularınızda olan blokajları da yüksek enerjisi sayesinde fark etmenizi sağlayarak her yönden iyileşmenizi sağlar.
Reiki’nin hiçbir dezavantajı yoktur. Yaranız iyileşirken iyileşme sürecinde yaranın kaşınması gibi Reiki uygulamalarından sonra da iyileşme belirtisi olan bir arınma dönemi geçer. Bu arınma döneminde blokajlar çözüldükçe duygu/düşüncede yoğunluklar yaşanması, bu olumsuzlukların sizden gittikleri anlamını taşır. Görünüşte negatif olsa da, aynı yaranın kaşınması misali aslında hayrınıza bir iyileşme söz konusudur.
Gelin bir de bir pratik uygulama paylaşayım sizinle. Örneğin, diş etlerinizde çekilme şikayetiniz olsun. Diş hekimine gittiniz diş sıktığınız ortaya çıktı, diş sıkma sonucunda diş eti çekilmesi gerçekleşmiş. Öncelikle; etken olan diş sıkma, semptom olan diş eti çekilmesi için tıbbi tedavinizi yaptırın. Sonra şunu hatırlayın. Öfkenin, hiddetin, söylenemeyen sözlerin, engellenme hissinin vb. zihninizde birikmesi genelde boğaz çakra sorunlarını ve dengeleyen göbek çakra sorunlarını beraberinde getirir. Problemli çakralar işlevini yapamaz, enerji akışı sağlanamaz, duygu-düşüncelerdeki içeriğe göre ilgili enerji kanallarında blokajlar oluşur. Bu durum da (bizim örneğimizde) bedene ağız, diş bölgelerinde bozukluk olarak yansır. Eğer siz, tıbbi tedavinizin yanı sıra Reiki uygulaması da yaparsanız, hem tıbbi tedavinizin sizdeki iyileşme sürecini hızlandırırsınız, hem de esas kaynak olan öfkenizi/ nefretinizi fark ederek sizden uzaklaşmasını sağlarsınız. Diş sıkmanız geçerken, bir de bakmışsınız ki öfkenizin diğer bölgelere yansıması olan örneğin mide ağrınız, mide yanmanız, karaciğerinizdeki bozukluklar da geçmiş. İşte Reiki bütünsel iyileştirir derken bunu kastederiz. Burada bahsettiğim bir iki örnekle sınırlandırmayın kendinizi. Düşünün daha nelerin iyileşmesi için güç veriyor. Aslında yapan yine sizsiniz, Reiki sadece vesile oluyor, enerji sağlıyor.
Çevremde görüyorum ki inançlara ters düştüğü, görülmediği, mantığa tam olarak oturtulamadığı için ihtimal verilmediğinden şifadan birçok insan mahrum kalmakta. Ama inanıyorum ki günün birinde bu durum da kalmayacak. Gelin size tavsiye, yeniliklere açık olun, doğal şifadan mahrum kalmayın…
Yorum yap