Varoluş Dergisi

PANZEHİR: SHİNRİN – YOKU

Belki ilk kez duyanlarınız vardır. Doğa ile içiçe büyümüş ve doğayı seven biri olarak farkında olmadan hayatımda yer verdiğim bir uygulama imiş. Elbette Hector Garcia ve Francesc Miralles’in beraber yazdığı Shinrin – Yoku kitabını okuduğumda benim de olaya bakış açım ve farkındalığım arttı.

Türkçe’ye “orman banyosu” olarak çevrilen bu kavramı bir doğasever olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ruhsal sağlık için tekrar doğaya dönme şeklinde özetleyebileceğim bir prensip olan Shinrin Yoku’nun tarihine bakacak olursak, 80’li yıllarda sağlıklı bir yaşam için Orman Bakanlığı önerisiyle Japonya’da resmi bir etkinlik olarak yapılmaya başlanmış. Orman atmosferinde banyo yapmak ya da duyularımız ile ormanı hissetmek demektir. Japon hükümeti stresten uzaklaşmak ve daha sağlıklı bir zihin yapısına sahip olabilmek için haftada 1 saat ormanda ya da doğada vakit geçirmeyi özendiriyor ve destekliyor.

Japonya’da ortaya çıkma sebebi belki de çılgın teknolojik gelişmeleri ve nüfus kalabalığı içindeki yalnızlık duygusudur belki kimbilir.

Şinto ve Budist geleneklerinden esinlenen Shinrin – Yoku terapi yöntemi, hatta faydası kanıtlanmış olan bu koruyucu tıp uygulaması; orman terapisi olarak İspanya, Hindistan gibi çeşitli kültürlerde de kendine yer bulmuştur. Zihni rahatlatma ve stresi azaltma gibi güçlü etkileri olan bir meditasyondur. Beyin, göz, kalp, sindirim sistemi, bağışıklık sistemi, sinir sistemi üzerine olumlu etkileri vardır ve insan ömrünü uzattığı da söylenmektedir.

Dünya çapında önemsenen ve bir felsefesi olan bu terapi için özel olarak ayrılan 44 adet Shinrin Yoku Ormanı bulunduğunu da unutmadan belirteyim. Orman terapilerinin önem verildiği ve uygulandığı ülkelerde yapılan istatistik ve çalışmalara göre stres, öfke, depresif ruh hali gibi durumlarda azalma olduğu gözlenmiştir.

Beton yığınları arasında yaşadığımız “modern” dünyamızdan çıkıp doğaya sığınma ve teslim olma ile kendimizi her anlamda tedavi edebileceğimizi düşünüyorum. Hele ülkemiz gibi gündemin sürekli değiştiği bir yerde yaşıyor ve suni gündemlere maruz kalıyorsak negatif olarak etkilenmememiz mümkün değil.

Bunun için size bir seans orman banyosu önereceğim. 🙂 Haftada 2 doz, süresi 2 saat.

Doğada vakit geçirmeyi, yürüyüş yapmayı sevmeyen yoktur.

Peki siz hiç bir ağaca sarıldınız mı? Merhaba diyerek, ona şarkılar söylediniz mi? Ben yaptım ve kesinlikle  ruhuma iyi geldi.

Orman banyosu nedir, nasıl yapılır konusuna gelecek olursak.

En etkili yolu şehrin sesinden uzak doğal bir ormanda bulunmak şeklinde de olsa, ağaçlı bir parkta ya da bahçede de orman banyosu yapılabilir.

Yanımıza teknolojik bir alet mesela cep telefonu almıyoruz.

Sessiz, sakin, huzurlu ormanda amaçsızca yol almaya başlıyoruz.

Herhangi bir hedef belirlemeden akışına bırakarak yürüyoruz. Zaman zaman durarak bazen oturarak, bazen de yere uzanarak dinlenip, ilerliyoruz. Çıplak ayakla yürüyoruz bazen de, negatif enerjilerden kurtulmak için bu yöntem birebir. Acele etmeden, koşturmadan yol ayrımlarına gelip; seçim yapıp devam ediyoruz.

Beş duyumuzla birlikte ormana teslim oluyoruz. Doğanın ürettiklerine hayran olmamak mümkün mü?

Derinden gelen sesleri duymaya çalışıyor; orman hayatının bir parçası olduğumuzu hücrelerimize kadar hissediyoruz.

Sorunları, hayatı ve endişeleri düşünmeden; anda kalmanın anlamını hatırlıyoruz.

Gözlerimizi kapatıp, algılarımızı açıyoruz. Farklı kokuları alıp, sesleri dinleyerek, renkleri görerek, doğayı yeniden ayrıntıları ile keşfediyoruz.

Ayaklarımızın altında ezilen yaprakları ve toprağı hissediyor; kuş sesleri eşliğinde yavaşlatıyoruz beynimizi. Bu esnada nefes çalışmaları yapılbileceği gibi; sadece ormanın içinde bulunarak ya da yürüyüş, koşu, egzersiz gibi sporlar da yapılabilir.

Doğa ve toprak ile bağ kurma zamanı şimdi.

Ağaç türlerini gör; tanımaya ve kavramaya çalışmak için dokun,yeşilin dinginliğini yaşa, dinle, kokla ve farklılıkları keşfet.

Biliyorum hiçbir ağaç ile kucaklaşmadın. 🙂 Şimdi ise bunun tam zamanı.

Sarılmak için bir ağaç seçip yürü; ayaklarının altındaki çimleri, kozalakları farket. Etrafta olup bitenleri anlamaya çalış; yukarı bak. Ağaçlar gökyüzünü, toprağı ve yer altını birleştiriyor. Ağaçların ululuğunu düşün.

Ormanla bütünleşerek; yavaş yavaş bir ağaç gibi oraya aitmiş gibi hissetmeye başlıyorsun değil mi?

Ne kadar çok ağaca sarılırsan o kadar iyi hissedeceksin inan. Yapraklarına dokun, kabuğuna dokun.

Merhaba de,

Ve karşılık aldığını düşün 🙂

Yanağını dokundur ve sessizce o titreşimi hisset.

Olumlu enerjileri aldığını düşün.

Teşekkür ederek vedalaşabilirsin artık.

Bu iki saatlik keşif bir anlamda kendi içinde bir yolculuk oldu adeta, sana çok iyi gelecek inan.

Farklı ağaçlar ile de selamlaşarak, terapini tamamlayabilirsin.

Duygu yoğunluğu bu terapide fazla olabiliyor. Doğanın dengesi ve döngüsünü anlayıp; yaşam ve ölümü kuru bir dal üzerindeki bir meyve tanesinde bir arada görüp ağlayabilirsin.

Hayatın koşturmacası içinde kendine zaman tanı ve bu terapi yolunu dene. Tek başına yapılabilecek bir aktivite olabileceği gibi bir grup arkadaşın ile de deneyimleyebilirsin.

İlgimi çeken bir konu olduğundan araştırdığımda ülkemizde  orman terapisi gezileri yapıldığını öğrendim ve bu beni mutlu etti.

Doğanın iyileştirici gücünden faydalanmak için doğa ile bozulan bağımızı yeniden kurmamız ve güçlendirmemiz gerekiyor. Orman banyosu ruhumuza ve bedenimize iyi gelecek ve ormanın ruhu bizi zehirleyen tüm dış etkenlere karşı bir panzehir etkisi göstererek nefes almamızı sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Doğaya iyi bakalım ki, kendimizi doğanın şifalı ellerine bırakma şansından mahrum kalmayalım.

Yapay zeka, yapay dünyalar, yalanlar, ve de dolanlar…

Oysa ki doğada herşey olduğu gibi; doğal ve ilham verici…

Kibirden, egodan uzak!

Sizce de öyle değil mi?

Sevgimle.

Seher BAKIM

Seher Bakım

Finans sektörü bilgi teknolojilerinde İş Analisti olarak çalışmaktayım.
Spritüel konulara kendimi bildim bileli ilgim vardı. Okumayı, araştırmayı ve yazmayı seviyorum. Ayrıca fotoğrafçılık ve doğal tarım en önemsediğim hobilerim.
Çekim yasası, numeroloji, access bars, theta healing gibi konular ilgimi çekiyor.
Sevginin iyileştirici gücüne inanıyorum. Sevgiyle dönüştürebileceğimizi; düşüncelerimizi ve bakış açılarımızı değiştirirsek hayatımızı değiştirebileceğimize inanıyorum.
Doğayla baş başa kalmak, gezmek, yeni yerler, kültürler, insanlar keşfetmek benim için büyük keyif.
Hassas kimyası olan biriyim, doğayı, hayvanları kısacası hayatı anlamlı kılan tüm can parçalarını seviyorum.
Ayrıca çok tatlı iki kızım var, biri patili 😊
Herkesin bu dünyaya bir amaç ile geldiğini düşünüyorum. Bir gün bu varoluş amacımızı gerçekleştirebilmemiz dileğiyle…

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler