Varoluş Dergisi

NELER YAŞIYORUZ BİZ?

Merhaba, hızla başlayan bir yıla hızlı bir giriş yaptık ve hızımız kesilmeden de devam ediyor akışımız. Ülkemizde peş peşe yaşanan felaketlerde hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yara alanlara şifa ve yakınlarının acısını yaşayanlara acılarına dayanacak sabır ve güç diliyorum.

8 Kasım’da yaşanan tutulmayı anlattığım yazımda hatırlarsanız 20 yıllık bir döngünün kapanışından bahsetmiştim.16 derecede yaşanan tutulmayı tetikleyen ve yine 16 derecede gerçekleşen 5 Şubat’taki Aslan burcu dolunayının ardından gerçekleşen bir deprem yaşadık.

16 sayısı Plüton etkisi gibidir, sağlam olmayan, olması gerektiği gibi olmayanı yıkıp yenisi sağlam bir şekilde tekrardan yapmanı isteyen bir etkidedir.

Mart ayı içerisinde Satürn 2,5 yıl kalacak olduğu Balık burcuna geçti ve bizlerin 2,5 yıl boyunca alacağı dersler değişti. Bize en temelde vermek istediği ders biz olmak, birlik olmak, koşulsuz sevgiyi ve birlikte bir bütün olduğumuzun, ona göre hareket etmemizin önemine vurgu yapacak. Bakın ülkemizde yaşanan felaketle hepimiz o durumu yaşayanların yardımına nasıl birlik olarak koşmak istedik, birinin yaşadığı acıyı biz bir bütünüz diyerek acısını hissettik… Biz acı şeyler yaşamadan da bunu biliyor olsak dahi, unutanlar olmuş olabilir. Biz insanız hayatımızın başka noktaları daha önceliğe geçmişte olabilir. Ancak acı deneyimlerle hatırlatılmasını istemiyorsak birlikte olarak, bütün olarak bu bilinçte olmalıyız. Balık bütünü anlatır, hepimizi anlatır; birimizin bir kaçımızın değil hepimizin, çoğunluğumuzun birlik bilincinde olup Satürn’ün bu konuda bize vereceği öğretileri daha kolay, daha yumuşak almamıza olanak sağlayacak olabilir. Aldığımız nefesten, yediğimiz lokmadan, içtiğimiz sudan… Hayatta nelere öncelik veriyorduk oysaki bir nefesin, yediğin bir lokma ekmeğin, içtiğin bir yudum suyun ne kadar büyük bir nimet olduğunu gösterdi bizlere acı deneyimlerle. İşte biz bunların acı deneyimini yaşamadan da bunların büyük bir nimet olduğunu görebiliyor olmamız önemli olan…

Satürn Balık burcunda 2,5 yıl kalacak ve Balık suyu da anlatır. Su taşkınlıkları, sel gibi, selden sebep heyelan gibi durumlar da olabileceği gibi susuzlukta yaşayacak olmamız olası. Kendi kişisel hayatımızda israf ettiğimizi görmediğimiz noktalarımızı fark ederek başlayabiliriz. Sonrasında yardıma ihtiyacı olanlara uzatabileceğimiz bir elimizin olduğuna şükrederek devam edebiliriz.

Satürn’ün burç değişiminden hemen sonra Plüton’da 20 yıl boyunca kalacak olduğu Kova burcuna ilk girişini yaptı. Tekrar Oğlak burcuna geri dönüp, kova burcuna geliş gidişleri devam edecek olsa da 2024 yılından sonra 20 yıl boyunca burçta kalacak. Yepyeni bir çağa geçiyoruz ve bu geçişimiz çok önceden başladı aslında. Biz girecek olduğumuz çağın derslerini 2019’da Satürn’ün Kova burcuna geçişiyle almaya başlamıştık. Satürn yine önden bize dersini verdi ve başka bir burca geçti.

2019 pandemi süreci, teknolojinin daha fazla kullanıldığı ve teknoloji kullanılarak hayatımızda çıkış yollarını aradığımız süreçti ve bunu tüm dünya olarak yaşadık deyip bu konuyu burada küçük bir hatırlatma olarak bırakmak istedim. Daha fazla detayına inmiştik tekrardan kimseyi yormak istemiyorum.

Şimdi aldığımız derslerin devamında geldiğimiz noktadayız ve aldık mı, almadık mı o dersleri sonuçları ile yüzleştiğimiz bir süreçteyiz. 2008’de Plüton Oğlak burcuna geçerken bizlere maddi konularda bir yıkım ve bir zorlukla hayatımızda köklü değişimler yapmamızı gerektirecek bazı durumlar yaşattı. Meslek değişenler oldu, mesleğine başka yerde devam etmek durumunda kalanlar da. Kimi kendi işinden kimi eşin işinden kaynaklı olarak yaşadı. Kimi kendi ailesinden kimi eşinin ailesinden kaynaklı köklü bir takım değişim sürecine girip hayatını farklı bir noktadan tekrar yapılandırmaya geçti.

2008’den beri yapılandırdığımız alanlarımızın ne kadar sağlam bir yapılandırma olup olmadığını, eğer sağlam değilse hangi noktaları tekrardan ele almamız gerektiğini göreceğiz. 24 Mart ve 11 Haziran arasında bize önümüzdeki 20 yılın başlıklarını içeren bir fragman izleyeceğiz. İzlediğimiz bu fragmanla işte o dokunmamız yeniden ele almamız gerek noktalarımızı tespit edip 11 Haziran’dan itibaren Ocak ayına kadar olan sürede tekrar bunları düzeltmemiz için bize tanınan süreyi değerlendirebiliriz. Sağlam olamayan, olması gibi olmayanı yıkıp geçecek olan Plüton’dan önce bizlerin bunu görüp düzeltme fırsatında olacak olmamız bizler için önemli.

Nisan ayına sert bir giriş yapıyoruz, şaşırabileceğimiz ani şeyler yaşayabilme olasılığımız yüksek. Daha olumlu ve daha güzel şeyler diyebilmeyi bende isterdim ancak bu gerçekçi olmazdı. Evet biz sert bir giriş yapıyor olabiliriz astrolojik göstergeler bunu anlatıyor olabilir ancak bizim bu sert etkilerin altında ne görüyor olduğumuz ve bu gördüğümüzü nasıl değerlendiriyor olmamız çok çok önemli. Sancısız bir doğum olur mu? Doğum acısını çekip de doğan yavrusunu kucağına alan bir annenin mutluk gözyaşlarını düşünün. Tüm çektiği acıyı unutmuş hayatına katılan bebeğinin, hayatına getirdiği güzelliği ilk hissediş anıdır o.

Bizler de şu an ve 2025 yılına kadar belki biraz sancılı bir süreç geçirecek olabiliriz. Ancak yepyeni bir çağ bizi bekliyor. Bizi bekleyen bu çağda neler olabilir diye şöyle bir bakalım dilerseniz. İlk başta özgürleşme, düşünceni, haklarını dilediğince özgürce dile getirebilme. Kendi haklarını ve sınırlarını koruyarak, başkalarının sınırlarına saygı duyarak, kendi haklarını koruduğun gibi diğerlerinin hakkını da korumak için mücadele vermek. Bilim, teknoloji, uzayla ilgili birçok yeniliklerin icadı ve hayatımıza girecek olması. Öyle buluşlara imza atılabilir ki hayalini dahi kuramadığımız ya da sadece bir hayal bu dediğimiz şeylerin hayatımıza girecek olması. Dünyada birçok ülkede veya dünya genelinde yönetim şekillerinde büyük değişimlerin yaşanacak olması. Dünya genelinde ülkelerin başındaki ülke liderleri ile ilgili önemli konuların gündeme gelecek olması. Ülkeler arasındaki, sınır, toprak gibi konularda birçok yeni antlaşmanın imzalanacak olması. Yönetim şekilleri değişebilir, yöneticiler değişebilir, yenilenmesi gereken ya da yeni antlaşmaların imzalanmasını gerektiren durumların yaşanacak olması işte sancılı dediğimiz nokta olacak olabilir. Sonrasında doğacak olan kısım ise güzel ve kalıcılığı uzun süre olacak veya hayatımızda büyük etkilerini görebileceğimiz kısım…

Kova, özgürlüktür, hak aramaktır, hakkını ararken büyük, devrim denecek değişimlere imza atmaktır. Eskiyi geride bırakarak önüne bakıyor olmaktır. Bilim, teknoloji, uzay, astroloji gibi konuları çok daha fazla ön plana çıkacak olmasıdır.

Astroloji kendimizi tanımak ve hayat içerisindeki yaşıyor olduklarımızı anlamlandırmak ve olası durumlara karşı bizleri uyarmak için kullanılan bir ilimdir. Madem Kova çağına giriyoruz ve astrolojinin de ön planda olacağı bir süreç olacak; ben de astroloji konusunda bilgi aktarabileceğim yazılara daha fazla ağırlık vermeyi seçtim. Astrolojiyi hiç bilmeyen, daha önce hiç ilgi alanı olmayan ancak bu konuda dinlediğinde duyduğunda neyin ne olduğunu daha rahat anlayıp anlamlandıracağı bir şekilde bilgiler paylaşmak istedim. Her birimizin imzası gibi olan doğum haritalarımız bizlere kendimizi tanımamız için sunulan yollardan biri ve kendini tanımak için bu yolu seçenlere de küçük de olsa bir katkım olursa çok mutlu olurum.

Hayatınızdaki her şeyin kolaylıkla ve keyifle ilerleyeceği sizi en mutlu olacağınız noktaya rahatlıkla taşımasını diliyorum, sevgilerimle…

Zeliha SEVİNÇ

Zeliha Sevinç

1972 yılında İzmir’de doğdum. Eğitimini aldığım Bilgisayar Programcılığı, Bankacılık ve Sigortacılık bölümleri üzerine hiç bir çalışma hayatım olmadı. Aile mesleğimiz olan Tekstil üzerine farklı firmalarda yöneticilik deneyimlerim oldu. Kendime olan yolculuğum esnasında öncelikle Astroloji ile ve sonrasında Reiki ile tanıştım. Temel, orta ve ileri eğitimlerimi ikişer kez farklı hocalardan alarak tamamladım. İlişki uyumunu anlatan Sinastri ve Astro Tarot eğitimlerimle de devamını getirdim. Öğrenmeye doyamadığım Astroloji'nin diğer alanlarında da eğitimlerime devam etmek istiyorum.

Reiki uyumlamalarımı İsmail Bülbül hocamdan aldım. Reiki 3A Master öğrencisiyim. Reiki alanındaki ilerleyişim ise hocamın ne zaman beni hazır görmesi ile olacağı için olduğum anın tadını almayı seçiyorum şu an.

Günlük yorumlarımı paylaştığım kendi sayfamın dışında farklı dergilerde de yazarlık deneyimlerim oldu. Yazılarımla başkalarının yüreklerine sevgi ile dokunup öğrendiklerimi aktarabilmeyi seviyorum. Dilerim birbirimize olan her dokunuşumuz sevgi ile olsun hayatlarımızda güzel etkiler yaratsın.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler