Varoluş Dergisi

ELEMENTLER

4 element, 4 yön, 4 prensip, 4 unsur, Şamanizm’den, kadim bilgeliğe, geleneksel tıptan, enerji tıbbı ve çakralara, Tasavvuf’tan, Astroloji’ye kadar pek çok disiplinde kendine çok geniş yer bulan, varoluşu, doğayı, enerjiyi anlamamızda ve belli çalışmalarda temelleri oluşturan kaidelerdir. Çünkü evrende, doğada, bedenlerimizde, mizacımızda, her türden ilişki ve olaylarda bu temel unsurlar ve birbirleriyle ilişkileri yer alır. Tüm ruhsal öğretiler elementleri, bilgeliğini ve çalışmalarını çok geniş ölçekte ele alır, bunların her biri, derin inceleme ve çalışma yapmak isteyenler için, bugün yeterince bol kaynaktan ulaşabileceğimiz biçimde mevcuttur. Benim bu sayıda bahsetmeyi tercih ettiklerimse, basitçe anlayabileceğimiz, çok temel ve kritik noktalar.

Reiki’den ve çakralardan aşina olanlar elementleri, çakraların çalışma prensibine benzer biçimde düşünebilir. Bizler yaşamımızın her alanında tüm elementlerin tezahürü, birlikte çalışması ve döngüsünü görürüz, fakat bazen bazı elementlerimiz ve yapı dengesizleşebilir. Bir elementin fazla ya da düşük çalışması değil, güçlü, yoğun ve dengeli çalışması tekamüli seyirde belirleyicidir, yine de elementlerin negatif ya da pozitif yanı, ya da fazla ya da az çalışması da iyi ya da kötüdür denemez, bu sadece belli bir ihtiyacı işaret eder ve bize rehberlik etmek, tamamlamak içindir, önemli olan onu doğru yorumlayıp akabinde nasıl kullandığımız ve geliştiğimiz, dönüştüğümüzdür tıpkı her şeyde olduğu gibi. Çakralar gibi elementler arasında da bir hiyerarşi değil sistem ve simya vardır, hepsi gerekli bütünün parçalarıdır, ben elementleri gökkuşağının renkleri ya da ruhun veçheleri gibi yorumlamayı seviyor ve tercih ediyorum.

Yaratımda ortaya çıkan, ilk, temel, başlatıcı element; ateştir. Ateşin başlattığını toprak devam ettirir, alan sunar yaşama ve hava ortama bunu yayar, iletir, ileriye taşır, su ise bütünleştirir, derinleştirir ve tamamlar. Böyle olduğunda birbirini tekrarlamayan genişleyen, yol alan, seyir halinde döngüler görürüz, tıpkı varlıkta olduğu gibi. Her bir elementin konularında fazla ya da az çalıştığında yaşamımızı çok çeşitli biçim ve alanlarda zorlayabileceğini, denge talep edebileceğini anlayıp kendimizi ve çevremizi bu biçimde okumamız, tanımamız, bağ kurmamız ve şifasını alabilmemiz önemlidir.

Ateş

Yaratıcı, ısıtıcı, harekete, eyleme geçirici, eril, dönüştürücü, canın ışığı, kanı ateş… Fazla, düşük ya da dengesiz çalıştığında; öfke, şiddet, hırs, şehvet, bencillik, aşırı faaliyet, sabırsızlık, tükenme, enerji düşüklüğü, dayanıksızlık, depresyon, gücün yanlış kullanımı, özgüven eksikliği, benliği ortaya koyamama, erteleme, kararsızlık, huzursuzluk getirir. Doğada yangınlar, patlamalar, volkanik hareketlerle ortaya çıkar. Bir elementin az ya da çok çalışması aynı şeyin 2 farklı yüzü gibidir; ateşin fazlası yakar, azı da canlılığı sonlandırır. Yaşamınızın bir alanında ya da devresinde ateşiniz iyi çalışıyor olabilir, bunun her alan ve evre için geçerli olmayabileceğini göz önünde bulundurmak lazım, mesela; bir alanda harekete geçemiyorsak, zamanında ve yerinde kullanılmayan ateş elementi bizi başka bir alanda zorlar ve olmadık biçimde orada patlar ya da içsel öfke yaratır. Kendime sormam gerekenler; yaşamımda ateş hangi alanlarda nasıl ve neden tezahür ediyor, nelerde daha düşük ya da yüksek ateşe ihtiyacım var ve bunun için neler yapabilirim? Tüm çalışmaların olmazsa olmaz pratiği, yaşam içinde kendini gözlemleme ve sorgulamadır, yani meditasyon ve tefekkür de element çalışmaları için yine başlıca kullanılabileceklerden. Elementleri yaşamınızda görmeniz ve bağ kurmanız için bilinçli olarak çaba göstermeniz, elementleri bedeninizde, zihin, duygu ve çektiğiniz birtakım oluşumlarda gözlemlemeniz önemli, ayrıca elementlerin onurlandırılması da değerli başka bir konu. Bunları temel seremoni, ritüeller haricinde o elemente yaşamımızın pek çok yönünde maddi ya da manevi olarak yer açarak da yapabiliriz. Ateşin düşük çalıştığı bir zaman ya da alanda sıcak renkler giymek, daha fazla hareket etmek, ateşi sembolize eden parçalardan bazılarını üstünde, yanında taşımak, bir sunak oluşturmak vs. ilk verebileceğim maddi boyutta örneklerden. Kadim bilgelikte aşk, bilgi, şifa, cesur ve dayanıklı ateşe atfedilir ve denir ki; ‘Yanmadan bırak insan, tuğla bile olamazsın.’ (Tapduk Emre) ‘Aşktan yana nasibin varsa dokunsan da yanacaksın, dokunmasan da… Şunu iyi bilki; kimileri hasrette yanar, kimileri vuslatta.’ (Mevlana) Tefekkür edilesi. Tabii ki ateşin doğru düzgün çalışması için toprak, hava ve su tarafından da desteklenmesi, dengelenmesi gerekir.

Toprak

Sürdürücü, koruyucu, bereketlendirici, köklendirici, köprü, canın kabı, bedeni, sert zemini, omurgası toprak anamız… Fazla, düşük ya da dengesiz çalıştığında; maddi kaygılar, cimrilik, biriktirme, sahiplenme, kıskançlık, sabit fikirlilik, inatçılık, durgunluk, korku, güvensizlik, köklenememe, varoluşsal sorunlar, aidiyetsizlik hissi, depresyon, tembellik, kıymet bilmeme, aşırı tüketim, üretememe, atasal, ailevi sorunlar, bırakamama, geçmişe tutunma, ilerleyememe, basiretin bağlanması gibi yüzlerle yaşamımızda tezahür eder. Doğada toprak kaymaları, depremler, temel, köklü, sert, somut yapıların sarsılması olarak gözlemlenir. Sürdürülebilirlik ve bereket toprağa atfedilir. Ateş elementinde bahsettiğimiz soru, çalışma ve öneriler toprak için de geçerlidir. Dilerseniz kök çakranın da veçhesi olan toprağa ait alanların daha geniş bir açılımını, ‘kök çakramız’ başlıklı geçmiş yazımdan okuyabilirsiniz. (https://varolus.com/kok-cakramiz/)

Hava

Taşıyıcı, iletici, iletişimci, destekleyici, analitik köprü, canın sarıp sarmalayıcı, şefkatli, anlayışlı, her yere sirayet eden nefesi eril hava… Fazla, düşük ya da dengesiz çalıştığında yaşamımızda; havailik, aklı havadalık, aşırı analitik, rasyonel bir bakış açısı, hoşgörüsüzlük, dedikoduculuk, samimiyetsizlik, yalan dolan, görüş bulanıklığı, odaklanamama, aşırı yüklenme, bunaltıcılık, tükenme, ketumluk, donukluk, ifade, destek sorunları yaratır. Doğada hortum, fırtına dahil tüm doğal afet yaratıcı hava hareketleriyle birlikte sanırım artık küresel ısınmayı da buraya ekleyebiliriz. Herhangi bir işte ustalık, idrak ve rehberlik hava elementine atfedilir. Bu açıdan bakınca insanlık olarak ne de ustalaştığımızı, neyi idrak edemediğimizi, ne de desteklenmediğimizi sorgulayabiliriz.

Su

Her kabın şeklini alabilen, halden hale girebilen canın yaşam suyu… Son element olarak daima birleştirici, derinleştirici, tamamlayan dişil enerjidir. Suyun fazla, düşük ya da dengesiz çalışması yaşamımızda; aşırı duygusallık, içe dönüklük, utangaçlık, sürekli haz arayışı, pişmanlık, suçluluk, depresyon, obsesyon, bağımlılık, hayalperestlik, yoksunluk, bağ kuramama, katılık gibi durumlara yol açabilir. Doğada seller, dengesiz yağışlar, gelgitler, taşkınlar, tsunamiler, kuraklık şeklinde kendini gösterebilir.

4 elementin içinde var olduğu, dönüştüğü alan olan belirleyici bir 5. unsurdan bahsedilir. Buna eter, akaşa, ışık, ruh gibi farklı isimler verilir. Burada “Çömleği ayakta tutan boşluktur.” sözünü tefekkür etmekte fayda var. Verimli, genç bir yaşam, elementlerin düzgün, dengeli çalışması, hikmet sahibi temiz bir görüş ve ilerleme için Akaşa’nın düzenli olarak element yükleri ve enerjilerinden arındırılması gerekir, çünkü herhangi bir elementin enerjisi altındayken, hele ki dengesiz bir sistemdeysek hakiki olandan oldukça izoleyizdir. Bu da yaşamımızda birçok blokaja sebep olur. Boşaltmanın en bilinen yolu, düzenli meditasyon, elementlerin enerjilerinin izlenip sağaltıldığı çalışmalar ve elementin geri çekildiği nefes egzersizleridir.

İlişkilerde benzerler ve elementlerin dengeli olduğu ilişkiler daima birbirini destekler, rahat ettirir fakat bazen ne kadar zorlayıcı da olsa zıt kutuplar, dahi elementlerin dengesiz olması da bir ilişkide tekamül açısından bize katalizörlük yapabilir ve bu biçimde destek sunabilir, tekrarlamakta fayda var; hiç bir şey tek başına iyi ya da kötü değildir, önemli olan bütünde nasıl çalıştıkları, bizim nasıl algılayıp kullandığımızdır. Toplum olarak ateşi ve suyunu fazla, hava ve toprağını az çalıştıran dengesiz bir tabloda yer aldığımızı söylemeden geçmek istemem. Kolektif ve daha geniş bir ölçekten bakmak da önemli, çünkü bütün ve parça daima bağlıdır ve birbirlerinden etkilenirler, bu açıdan da üstümüze düşen sorumluluğu en kısa zamanda almamızı, bu bahar bolca çiçeklenmemizi dilerim.

Ahu Birlik

Ahu Birlik

1981 baharında Ankara'da doğdum. Çocukluğum ve gençliğim seyahat ve enstantanelerle geçti. İstanbul Bilgi Üniversitesi Film&Tv lisans ve Kültürel İncelemeler yüksek lisans programlarını tamamladıktan sonra hizmet, üretim, reklamcılık gibi sektörlerde farklı görevlerde yer aldım. 2012 yılında içsel yolculuğu beni Reiki Bilinçaltı Terapiler ve Can Hocam İsmail Bülbül'e taşıdı. 2014 yılından beri Bodrum'da yaşıyor, Bodrum Şifa Sanatları Atölyesi Kumbahçe'de yolculuğumuza sevgiyle, şükranla devam ediyorum.

Usui Reiki Master Teacher

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler