Varoluş Dergisi

BESİNLER ENERJİMİZİ NASIL ETKİLER   (ASİT VE ALKALİ ORTAM NEDİR 2)

Ying Yang gibi evrendeki her şey karşıtları ile dengededir. Asit ve Alkali dengesi de vücuttaki bir dengedir. Kalori hesaplarını, gramları, protein diyetlerini, düşük yağ diyetlerini, kibrit kutusu hesaplarını unutalım, ne kadar asit yüklüyüz, ne kadar alkali, buna odaklanalım.

Birinci bölümde Asit ve Alkali ortam konusuna kısaca bir giriş yapmış, tanımlardan bahsetmiştik. Ne demiştik, Asit ortam; yanlış besinlerin alımı sonucu artıklar vücutta biriktiğinde tüm vücudun temizlik, savunma ve onarma, sistemlerinin kapasitesinin üzerine çıkacak kadar birikip tüm dokuları kirletmesidir. Asidin panzehiri alkaliyi arttırmaktır. Bir hücrede asitlenmeye bağlı hasar çoğalınca, o hücrenin oluşturduğu dokuda fonksiyon kaybı olur, tahribat arttığındaysa ilgili organda hastalık oluşur.

Önemli olan yiyeceğin sindirim sonrası halidir, neden? Vücut kendi metabolizması sebebiyle her gün asit artıklar oluşturup bunları temizlemek zorundadır. Yiyeceklerimizi asit artık oluşturacak türden seçersek vücudumuzdaki asitlenme daha da artar. Temizlik daha da zor olur. Temizlenemeyen asitler yağ depolarında saklanır. Asitlenme oldukça bünye yağ yakmakta zorlanır.

Asit artıklardan dolayı yağların depolanma konusu o kadar önemlidir ki, diyetlerimizde ve de eğer ki kilo vermeye çalışıyorsak, bilmediğimiz gizil bir konudur. Vücudumuz bizi korumak için atamadığı artıkları yağların içinde depolar. Aksi olsaydı asit artık dokumuza zarar verirdi, yukarıda da belirttiğimiz gibi atık fazlaysa organlarımıza zarar veriyordu bu durum. İşte bu nedenle ancak alkali bir ortam yarattığımızda yağların içinde depolanan asit artıklar kolayca ve zarar vermeden dışarı atılabilirler.

Alkali beslenmeyle bu atımı kolaylıkla yapabiliriz ve kilo da kolaylıkla verebiliriz. Eğer ki çok az kalori alıyor ve hala kilo veremiyorsak bu konuyu hatırlayalım. Vücudumuzun bizi korumak için direnç göstermesi de bedenimizin bir çalışma mekanizmasıdır. Biz de zannederiz ki ne kadar uğraşsam da kilo veremiyorum, sonrasında zihinsel ve fiziksel yılgınlık devreye girer. Ve bu durum bir kısır döngüye dönüşür.

Bizler de bu muhteşem çalışan mekanizmayı desteklemek adına yediğimiz içtiğimiz besinleri özenle seçersek, yani kısacası Alkali bir ortam yaratırsak onun işini çok daha kolaylaştırmış oluyoruz. Bu kadar çok seçenek arasında seçim yapmak kolay mıdır, tabi ki o kadar kolay değil kafamız karışıyor, etrafta çok fazla bilgi var. Eskileri hatırlayalım, sebzeleri mevsiminde yemek, mevsiminde kışlık hazırlıkları yapmak, pakete girmiş gıdalardan uzak durmak gibi; başlayan küçük gayretlerle mümkündür.

Kanser dâhil çoğu hastalığın nedeni asitlenmedir. Yemek yerken yediğimiz besin ne kadar atık bırakacak bunu düşünmekte fayda var. Sevgilerimle…

Arzu SEZGİN

Arzu Sezgin

19.07.1976 doğumluyum. İlkokulu Berlin’de ortaokul ve liseyi Bandırma’da tamamladım. Beden eğitimi ve spor bölümü mezunuyum. Fizyoloji ve Anatomiye karşı hep bir merakım vardı. Bilimsel çalışmaları takip etmeyi hala da çok seviyorum. Eğitmenliklerini tamamladığım alanda da yoga ve pilates eğitmeni olarak da çalışıyorum. Bir oğlum var. Yaşam içinde geldiğimiz nokta, yaşadıklarım beni spiritüalizme yaklaştırdı ve öğrenme merakım, yaşadığım deneyimler sayesinde bu alana da girdim ve bir gün astroloji haritamı okuttuktan sonra şifa yeteneğimi keşfettim, üstüne gittim eğitmenliklerini aldım. Reiki, Teta healing, EFT, Regresyon konularında da çalışmaya başladım. Bu konular beni fonksiyonel çalışmaya itti ve artık kişiye bütünsel bir yaklaşımla çalışıyorum. Kuantum alandaki tüm karşılaşmalardan çok mutluyum ve istemeye devam…Sonsuz şükürlerimle..

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler