Varoluş Dergisi

YUNUS GİBİ YAŞAMAK

“Gelin tanış olalım

İşi kolay kılalım

Sevelim sevilelim

Dünya kimseye kalmaz.”

13.yy’da, Anadolu tarihinin karışık dönemlerinden birinde yaşamış olan Yunus Emre’nin bu dizeleri onun sadece döneminin değil; tüm zamanların, tüm çağların evrensel bir söyleyicisi olduğunu gösteriyor. Yunus’un dizeleri, varlıkların birer tercümanı olarak, bize bizi anlatıyor.

“Gelin tanış olalım.”

İnsanın bir başkasını tanıması için işe önce kendisinden başlaması gerekmektedir. Hayattaki en büyük başarılardan birisi de insanın kendini tanımasıdır.

Delphoi’deki Apollon tapınağının girişinde yazan öğüt “Kendini bil!”dir. Thales “Dünyanın en zor şeyi insanın kendini tanıması, bilmesidir.” der. Platon; kendini tanıma yolculuğunda bilgelik, cesaret ve ölçülü olma erdemlerini vurgular. Yunus Emre de “Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır.” dizeleriyle seslenir bizlere.

Önce kendini tanıyanlar başkalarını da tanıyabilir. Çünkü hepimiz birbirimize aynayız. Birbirimizde gördüklerimiz, kendi yansımamızdan ibarettir.

“Halk içre bir âyineyim

Herkes bakar bir ân görür

Her ne görür kendin görür

Ger yahşi, ger yaman  görür” (Niyazi Mısri)

*

Tasavvufta bezm-i elest denilen sohbet meclisinde canlar/ ruhlar bu dünyaya gelmeden evvel tanışmış, dost olmuştu zaten. Canlar, bu dünyaya gelirken pek çok şey gibi bezm-i elest’ teki merhabalaşmalarını da unutmuşlardır. Yunus; bu tanışıklığımızı şimdi, burada bize hatırlatmaktadır.

Bu dizenin vurgularından biri de birlik, beraberlik çağrısıdır. Bu çağrıya “gelin” diyerek başlamış, devamında dil, din, ırk ayrımı yapmadan, kavgadan uzak bir yaşam davetinde bulunmuştur.

“İşi kolay kılalım.”

Kendini tanıyan, herkeste kendisinin bir yansımasını bulan, bu sayede özüne ulaşan bir insan için zorluk diye bir kavram yoktur. Çünkü kendini tanıyan, kainatı tanır. O, artık olan bitenin bir şahididir sadece. O, “Bir ben vardır ben de, benden içeri.” dizesinin sırrına vakıftır.

“Sevelim, sevilelim

Dünya kimseye kalmaz.”

İnsanın özü sevgiden yaratılmıştır. “O, insanı sevgi ve hücreden yarattı.”(Alak/2)

Yunus’un felsefesi de sevgi üzerine kuruludur. İnsan, büyük alemin güzelliklerini yansıtan küçük bir alemdir. Her şey bir enerjidir. Sevgi de titreşimi en yüksek olan enerjilerden birisidir. Bir balığın suda yüzdüğünün farkında olmaması gibi bizler de çoğu zaman bir enerji denizinde bulunduğumuzu unutuyoruz. Beynimizin gün içinde ortalama 60 bin düşünce ürettiği ve bizim bir saatte 27 duyguya kapıldığımız söylenir. Tüm bunların yaydığı frekansla gün içinde sürekli bu enerji denizini doldurmaktayız ve evrensel yasaya göre her enerji çıktığı kaynağa geri döner. Yasa der ki: Ne verirsek onu alırız. Sevgi verirsek sevgi almamız doğal bir akıştır. Sevgi frekansı insanın yaratımıyla en uyumlu frekanstır. Bize düşen, hücrelerimize kodlanmış olan bu enerjiyi açığa çıkarıp kullanmayı öğrenmek… Sonrası tam da Yunus Emre’nin dediği gibi: kendimizden başlayarak herkesi tanımak; işi kolay kılmak…

“Kardeşim, sen düşünceden ibaretsin

Geriye kalan et ve kemiksin

Gül düşünürsün, gülistan olursun.

Diken düşünürsün, dikenlik olursun.” ( Mevlana)

Sevgiyle…

Sema KUŞCU

Sema Kuşcu

Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Türk Halk Bilimi Ana Bilim Dalı mezunuyum.
Doğada hayvanlarla birlikte olmaktan, doğada yürüyüş yapmaktan çok keyif alırım. İsmail Bülbül hocamın Reiki 3A öğrencisi olarak bu güzel yolculuğa devam etmekteyim.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler