Varoluş Dergisi

YENİ BİR “BEN”E MERHABA…

Hayat koşturmacası ve kaygısı içinde olsak bile sevdiklerimize vakit ayırırız, öyle değil mi? Bunu neden kendimiz için yaparken içimiz rahat değil hiç düşündünüz mü? Oysaki bunu kendimiz için de gönül rahatlığı ile yapabilmeliyiz.

Bunca kargaşa içerisinde kayboluyor ve düzene ayak uydurma adına kendimizi tanımadan, bir dönme dolapta sürekli dönüyormuşçasına telaşla yaşıyor, adeta ışık hızıyla geçen zamanda ise hiçbir şeye zaman bulamamaktan dert yanıyoruz. Unutmayalım ki kendimizi geri planda bıraktığımız sürece sağlıklı bir ruha ve bedene sahip olamayız. Hayattaki önceliklerimizi iyi sıralayıp kendimizi de listede üst sıralarda konumlandırmalıyız. Kendimizi önceliklendirip yeterince zaman ayırabilirsek, kendi değerimizin farkında olup bunu hissederiz.

Bilinç altında ya da bilinç düzeyindeki sorumluluklarımızla baş ederken iyi anne olmak, iyi eş olmak, iyi çalışan olmak gibi görevler altında ezilmeden; mükemmel olmaya çalışmaktan vazgeçerek ne zaman kendimiz olup, kendimize değer vererek; öz sevgi, saygı ve farkındalığımız ile kendi benliğimizi önemseyeceğiz?

Kendi kıymetinin farkında olmalı insan, kendini kabullenmeli, suçlamaları bir tarafa bırakmalı, basmakalıp atanmış kabullerden sıyrılıp benliğini tanımalı ve saygı duymalı; kendi iç huzurunu sağlamalıdır.

Sorun şu ki; kendine değer vermeyen insanlar çevresindekileri daha fazla önemser, kaybetme korkusuyla kendinden ödün verir, geride durur. Karşı taraf ise alma verme dengesinden habersizce alır alır alır, hayatın doğal akışı haline gelir bu bir süre sonra. Bunu fark ettiğinde ise kendine değer vermemekten vazgeçip başkalarına da fazla değer atfetmekten vazgeçmiş olursun. Kendine değer verdikten sonra neleri hak ettiğini bilip bulman ve kabul etmen daha kolay ve zahmetsizce olacaktır.

“Kendimizi değiştirerek hayatımızı değiştirebiliriz.” demiştim Kasım sayısındaki yazımda, ne demek istedim, nasıl olacak bu, derinleştirelim biraz.

Başkalarını değiştiremiyorsak değişime önce kendimizden başlayalım. Her birey kendi hayatının mimarıdır, çünkü yaratım gücüne sahibiz bir ölçüde. İç dünyamız değiştikçe dış dünyamız da değişmeye başlayacaktır inanın.

Dr. Joe Dispenza “kendi gücüne inan” diyerek düşünce yapısındaki küçük değişimlerin bütünsel sağlığı iyileştirici, yaşamı değiştirici büyük bir etkisi olduğunu savunmaktadır. “Hayatımı içerden değiştirmeyi seçiyorum ve kendimden başlıyorum” sözü ile ben de kendimi dönüştürmeyi seçtim. Bu nasıl oldu peki? Kendini sevmekle başlıyor her şey, gerçekten burası çok önemli 😊.

Öncelikle meşguliyetler ve mükemmelliyetçilik kaosunda, kendimizi yargılamalardan vazgeçelim ve hiçbir şeye yetişememe hissini bir kenara bırakalım.

Öz şefkat, öz yeterlilik, öz saygı gibi farkındalık yaratan kavramları hayatına katıp ve içini doldurarak yaşamaya başladığında kendine değer vermeye başlıyorsun, hayat gerçekten daha yaşanılabilir ve anlamlandırılabilir bir hale bürünüyor. Bir süre sonra da kendinize değer verdiğiniz ölçüde değer görüp önemsendiğinizi görüyorsunuz. Çünkü sağlıklı ilişkiler kurma becerisi önce kendi benliğini tanımakla elde ediliyor.

Başka neler yapılabilir, ben neler yaptım?

Enerjimi sömüren etmenleri ve tek taraflı, talepkâr an hırsızlarını çıkardım hayatımdan. Sorular sordum kendime ve yanıtlara göre karar verdim, ben kimim, beni ne mutlu eder? Kalbimdeki doğru ne?

Öz sevgi ve değerimin farkına vardığımda ve sonrasında bulduğum cevaplarla kendimi sevmeye karar verip iyi davrandığımda aydınlandı dünya.… “Önce kendini sev!” Kendini sevmeye başladığında başkalarına karşı bakış açın değişecek ve yargılamaların da bitecektir.

Kendimizi kabul edip kendimizi sevmeliyiz ki çevremiz de bizi sevsin, kendimizi onaylayıp kabul edelim, sonra her şey daha güzel olacak. Bunun sonucunda iç dünyamızın dış dünyamıza yansımasını yaşayacağız. “İçimiz nasılsa dışımız da o olmalı, özü sözü bir tabirindeki gibi dengede olmalıyız” der Reiki üstadı sevgili İsmail Bülbül. İnsan kendi kendisinin yansımasıdır derler ya siz kendinizde ne görürseniz karşınızdaki de onu görür, bu bir gerçek.

Kendimize verdiğimiz öz değer seviyesinde hayatımıza da bizim gibi değerli insanları çekeriz tıpkı bir mıknatıs gibi.

Başka?

Her yeni güne uyanırken, beni taşıyan bu bedene şükranlarımı sunuyorum, iç sesimi, kendimi değersiz hissettiren benlik eleştirmelerimi, yargılamalarımı, olumsuz inanç kalıplarımı bırakmaya niyet ediyorum. Her sabah yüklerimden arınmayı ve hafiflemeyi tercih ediyorum.

Peki kendimizi sevme ve tanıma fırsatını nasıl yakalayacağız?

Kendimize zaman ayırarak tabii ki.

Ruh sağlığını korumak ve farkındalığı artırmak için en etkili yol kendinle baş başa kalmaktır. Ancak bu şekilde başkalarına da faydalı bir varlık olunabileceğinin kanaatindeyim.

Düşüncelerimizi dinginleştirip, dış dünyadan soyutlanıp kendimize odaklandığımızda farkında olmadığımız, bu görünmez çarkın içerisinde bazen kabullenmelerle, bazen ise görev bilinciyle yaptığımız meşguliyetleri ve öncelikleri fark ederek değiştirme/düzeltme şansını bulmuş olacağız.

Başarılı insanların kendilerine çok zaman ayırdıkları bilinmektedir, örneğin ünlü girişimci ve bilim insanı Elon Musk yılda en az 100-150 kitap okuduğunu belirtmektedir. 😊Bazı iş insanlarını da sabah mesai öncesi sahilde yürüdüğünü ya da koştuğunu, beden ve ruh sağlığı için spor yaptığını sosyal medyada belirtmektedir.

Öyleyse sizlere ilham olabilecek kendine zaman ayırma örneklerini listeliyorum şimdi:

  • Erken uyanıp sabahın sessizliğinde, kendinizle baş başa kalarak yürümek,
  • Sevdiğiniz şarkı eşliğinde kahvenizi alıp balkonda oturmak,
  • Dinlendirici bir müzik ile meditasyon yapmak,
  • Minik hayvan dostlarımızla ilgilenmek,
  • Kitap okumak, kitaplığınızı düzenlemek,
  • Aromatik yağların huzur verici kokusundan yararlanmak,
  • Spora başlamak, zindelik coşkuyu beraberinde getirecektir,
  • Cilt bakımına ya da masaja gitmek,
  • Tek başına sinemaya gitmek, inanın bu çok zevkli 😊
  • Konser ya da maç izlemeye gitmek yine tek başınıza,
  • Denizi seyretmek, sahilde çimlerde oturup biraz soluklanmak,
  • Gecenin sessizliğinde kar fırtınası ve şömine çıtırtılarını dinlemek ya da yağmur ormanlarındaki gök gürültüsü ve fırtına kaydını da tercih edebilirsiniz tabii (ben bu maddeyi her gece uyguluyorum, tavsiyemdir, Youtube videoları sağolsun)

Bütün bunların yanında, bir başka seçenek olarak, hep merak ettiğiniz “o” şeye başlayabilirsiniz, yeni bir hobiniz olsun. Benim hobim fotoğrafçılık mesela.

Yazımızın sonuna gelirken cümlelerimi özetlemem gerekirse;

Kendimize zaman ayırdığımızda ve değerimizin farkına vardığımızda sahip olduğumuz olumsuz düşünceleri, korkuları, kabulleri ve inançları dönüştürme ve değiştirme imkanı bularak, bir nevi uyanışı deneyimleyeceğimizi düşünüyorum.

Ve unutmayalım, başucu sözcüklerimiz şunlar olsun bundan böyle de:

“Ben değerliyim, eşsiz ve biriciğim. Kendi değerimin farkındayım.”

Peki şimdi ve şu anda hayatının merkezine biraz da kendini almaya ne dersin?

Ben varım…

Seher BAKIM

 

 

 

Seher Bakım

Finans sektörü bilgi teknolojilerinde İş Analisti olarak çalışmaktayım.
Spritüel konulara kendimi bildim bileli ilgim vardı. Okumayı, araştırmayı ve yazmayı seviyorum. Ayrıca fotoğrafçılık ve doğal tarım en önemsediğim hobilerim.
Çekim yasası, numeroloji, access bars, theta healing gibi konular ilgimi çekiyor.
Sevginin iyileştirici gücüne inanıyorum. Sevgiyle dönüştürebileceğimizi; düşüncelerimizi ve bakış açılarımızı değiştirirsek hayatımızı değiştirebileceğimize inanıyorum.
Doğayla baş başa kalmak, gezmek, yeni yerler, kültürler, insanlar keşfetmek benim için büyük keyif.
Hassas kimyası olan biriyim, doğayı, hayvanları kısacası hayatı anlamlı kılan tüm can parçalarını seviyorum.
Ayrıca çok tatlı iki kızım var, biri patili 😊
Herkesin bu dünyaya bir amaç ile geldiğini düşünüyorum. Bir gün bu varoluş amacımızı gerçekleştirebilmemiz dileğiyle…

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler