Hayatımızın akışı ve tüm faaliyetlerimizi sağlayan yaşam enerjisi, hem ayaklar kanalıyla yerden hem de tepe kanalla -ilahi enerji/aydınlanma biçiminde- gökten alınarak tüm sisteme dengeli biçimde yayılır ve geri salınır. İnsan sayısız faktör ve sebeple bu yaşam enerjisinin akışı, dengesi ve kalitesini bozarak tıkanma ve uyumsuzluklara sebep olur. Bu nedenle; topraklanma tüm düzeylerde hayati bir öneme sahiptir.
Topraklanma, bir nevi merkezlenme ve dengelenme olup; bizi oluşturan ve içeren ana kaynak kutuplardan biri olan merkeze, temele, köke yani dünyaya, elementlere, doğa ve toprağa bağlanmaktır. Topraklanma; semavi kanaldan alınan enerjinin akışı, miktarı, niteliği ve dengesi için de kilit bir nokta olmasının yanı sıra fiziksel, duygusal, zihinsel ya da ruhsal olarak akış ve dengede kalmak için de önemlidir. Bu alanların herhangi birinde görülen tıkanıklık, ağırlık, sıkıntı ya da dengesizlik topraklanma ihtiyacını gösterir. Topraklanma biriktirdiğimiz negatif yüklerin onu pozitif biçimde kullanabilecek olan kaynağa boşaltılmasını, salınmasını, geri dönüşümünü de sağlar; böylece yeni için yer açılır, daha berrak görebilir, arınır, hafifler, dinginleşir ve tazeleniriz. Topraklanma spiritüel deneyimler yaşayan, mistik bakış açısına sahip olan ya da şifa / enerji çalışmalarıyla uğraşan bireyler için de ayrı bir aciliyet ve önem arz eder. Topraklanma; temel merkezlerimizden biri olan doğayla, toprak anayla rezonans eşitlemesi ve harmonik hale gelmedir. Öteki tarafı besleyen ve dengeleyense; iç sese kulak verme ve meditatif uygulamalardır. Bunlar el ele gitmezse her alanda dengesizleşiriz. Başka bir deyişle; bizler, yer çekimine ya da göksel çekime karşı yürüyemeyiz, ancak ikisiyle beraber el ele yürüyerek aradaki akışı, dengeyle sağlayabiliriz. Her ikisi de enerji çalışmaları ve şifa sistemleriyle desteklenebilir.
Eski insanlar içsel uygulamaların yanı sıra her an merkezlenmiş, bağları sağlam durumdaydı, çünkü topraklanma olgusuyla iç içe, ona sevgi ve saygı duyarak, onu besleyip, ondan beslenerek, doğayla yaşıyorlardı. Modern insan, bir çok etkene bağlı olarak tüm düzeylerde iki merkezinden de (yersel ve göksel) kendini gitgide yalıttı, halbuki ilerlemeyi her şey gibi hem pozitif hem de negatif yönde kullanmak mümkündür. Modern insan kendini biyolojik maddesel kökeninden, geçmişinden, doğa ve topraktan kopartarak onu ötekileştirdi, aslı yerine ikamelerden beslenmeye ve bunun her seviyedeki mutasyonlarını yaşamaya başladı. Şüphesiz olanlar belli sebeplerle olması gerekendir; fakat kaderimizin de bir ölçüde çabaya, farkındalık, seçim ve sorumluluğa bağlı olduğu asla unutulmaması gereken bir noktadır. Bizler, ötekileştirdiğimiz öz parçalarımıza uyguladıklarımızı kendi merkezlerimize yansıtıyor ve boşaltım yapamıyoruz, böylelikle alabildiklerimiz de merkezlerimize yansıttıklarımız ölçüsünde olup bir kısır döngü yaratıyor. Öte yandan merkezlerin saflığı, kalitesi de bir nevi zehirlendi ve değişime uğradı. Bugün topraklanma kaynaklarımızın ve onlardan akan yaşam enerjisinin niteliği kadim zamanların ki ile aynı değil. İçtiğimiz suyu, yediğimiz besinleri, soluduğumuz havayı, işlediğimiz toprağı, elementleri, doğayı, hayvan ve bitki alemini içeren merkezi bilinç canlıdır ve her şeyle beraber bilincimizle etkileşim halinde olup ondan beslenir ve onu besler. Dolayısıyla pranik akışın eskisi niteliğinde hissedilememesinin sebeplerinden biri de bu merkezi bilince negatif anlamda güç yani kuvvet kullanımımızdır. Doğa ve kaynaklar üzerindeki negatif güç kullanımı eşleşerek bize belli tipte hastalıklar, doğa yıkımları, yokluklar olarak geri döner.
Her şeye rağmen; yeni uyanış ve bilinç geçişiyle de beraber topraklanma, insan için tüm zamanların en önemli yaşamsal kaynaklarından biri olmaya devam ediyor ve edecek. Topraklanma, çoğunluğumuzu oluşturan, oldukça zihin odaklı, modern, kalabalık, hızlı, teknoloji ve enerji kirlenmesi, yüklenmesi ve dengesizliğiyle iç içe, şehirlerde rutin ve doğadan izole ya da yapay biçimde farkındalıktan yoksun yaşayanlarımız için biraz daha zorlayıcı olsa da her zaman mümkün. Beden topraklanmanın aracıdır ve maddi merkezin elementlerini içerir, bu nedenle maddi merkezdeki elementler bedendekilerle rezonansa girerler. Yediklerimizin, içtiklerimizin, bedenimize aldıklarımızın içeriğine ve enerjisine dikkat etmek topraklanma açısından bu nedenle de çok önemlidir. Reiki 2. Aşama bedene alınanların (ilaçlar dahil) titreşim seviyesini arttırma, arındırma ve uyumlama için de kullanılır.
Bedendeki başlıca topraklanma aracı kök çakra; ayak tabanlarındaki çakralarla merkeze bağlanır, enerji alır ve verir. Sanılanın aksine yerler ve yerdekiler yücedir; göklere çıkan enerjiyi besleyen, taşıyan ve gökleri dengeleyen elmanın öteki yarısıdır. Ayaklar tüm bedenin haritasıdır. Çok eski zamanlardan beri tanı ve tedavi yöntemi olarak kullanılan Ayak Refleksoloji’si; bedendeki tüm sistem ve organların ayaklarda yansıması olduğu temeline ve ayaklardaki belli noktaların belli biçimlerde uyarılmasının da sıkıntılı alanların tedavisi için beyni uyardığı ilkesine dayanır. Oysaki bugün bedende ayaklar, en çok yükü taşıyan, narin bir mekanik mucize olmasına rağmen, en çok dışlanan, sevilmeyendir. Merkezlere, bedenimize olduğu kadar ayaklarımıza da yabancı, düşman, izole ve saygısız biçimde yaşıyor, gereken özeni göstermek, ihtiyaçlarını karşılamak şöyle dursun onları genellikle egosal ihtiyaçlar ve bastırmalar sebebiyle sürekli hırpalıyor ve hapsediyoruz.
Peki nasıl topraklanılır? Topraklanma ihtiyaç hissedildikçe -tercihen bir sıkıntı hissetmeyi beklemeden- her gün rutin olarak alışkanlık haline getirilmesi gereken, oldukça kısa süren, herkesin, her yerde basitçe uygulayabileceği bir olgudur ve işte bu en basit uygulamalar; niyet, farkındalık ve şükranla tekrarlandıkça yaşam kaliteniz, tüm faaliyetleriniz ve düzeyler üzerinde muazzam etkilere sahip olanlardır. Şifa kanallarının çalışma aralarında ayrıca toplanmasının önemini belirtmeye gerek yok sanırım.
Topraklanma yatarak, ya da ayakta somut, soyut ya da her iki kaynağı da kullanarak yapılabilir, topraklandığınızı hissetmek dışında herhangi bir süre, belirti vs. kısıtlaması yoktur. Kısa, huzurlu bir mola vererek, bir şeyler yiyip içerek, duş alarak, dünyevi bir işle uğraşarak da topraklanabiliriz. Önemli olan maddi köklerimizin farkındalığına gelmek ve ondan beslenmek, onu beslemektir.
1. Topraklanmanın en bilinen ve kullanılan; yöntemi toprağın kendisidir; çıplak ayak toprağa, kumlara, çimenlere basın!
2. Elementleri (su, ateş, hava, toprak) somut / soyut biçimde kullanarak topraklanabilirsiniz. Mesela duş yaparken üzerinizden akan suyun sizi tüm negatif yüklerden temizlediğini hissederken bir yandan da nefes, ışık, imgeleme, olumlama gibi unsurları kullanarak topraklanmayı güçlendirebilirsiniz.
3. Doğanın parçalarını kullanmak topraklanmanın bir diğer biçimidir. Doğa yürüyüşleri, kamp, keşif gezileri yapabilir, rüzgarla, güneşle, bir su kaynağının sesiyle, bir ağaca sarılarak, bitki, çiçek, toprakla ilgilenerek ya da hayvanlarla (mesela evcil hayvanlarınızla vakit geçirerek) topraklanma sağlayabilirsiniz. Doğaya hediyeler vererek de topraklanabilirsiniz. Bu bir ağaç dikmek, bir hayvanı beslemek, doğaya sunu olabilir mesela.
4. Doğal taşlar topraklanmada kullanılan ve insanlarla rezonansa girebilen bir başka canlı kaynaktır. Doğal taşlarla çalışmak engin bir alandır, başlanmadan mutlaka güvenilir bir kaynaktan bu alana ait çalışma prensipleri edinilmelidir.
5. Reiki gibi enerji şifa sistemleriyle çalışıyorsanız bu alanlara özel topraklanma ve dengeleme tekniklerini kullanabilirsiniz.
6. Topraklanma için çok kaynağın bulunmadığı ya da kaynağa uzak bulunulan yerlerde mesela çok katlı bir apartmanın odasında ayak tabanlarınızı zemine ya da avuç içlerinizi duvara yaslayarak uygun bir imgeleme, nefes, ışık ve telkinle de destekleyerek topraklanabilirsiniz.
Çok basit temel bir topraklanma örneği: Topraklanma mekanı ve atmosferi (dilerseniz mum, tütsü, dinlendirici bir müzik, rahatsız edilmeyeceğiniz huzurlu bir ortam) seçtikten sonra; tercihen gözlerimiz kapalı, ayak ve kollarımız çaprazlanmamış, tabanlar yere basar, omurga dik biçimde, rahat, acele etmeden burundan tüm bedenimize yayıldığını hissettiğimiz derin bir nefes alıyoruz. Bu nefesi alırken en derin zemindeki enerjiyi (dünyanın merkezi) ayak tabanlarımızdan ona uzanan köklerle tüm bedene çektiğimizi ve yayıldığını imgeliyoruz, ağızdan nefes verirken tüm yüklerin, olumsuzlukların onu dönüştürüp kullanması için doğaya salındığını imgeliyoruz. Mükemmel imgeleme için lütfen bunların şimdi burada şüphesiz gerçekleştiğini hissedin, 5 duyu ve duygu yükleyin. İmgelenen şey gerçekte tüm varlıkta olan ve yayılan şeydir unutmayın. Belli bir süre bu işleme devam ediyoruz, ritüelin sonunda geri dönüşüm için toprak anaya ya da ilahi kanala teşekkür edebilir, bu sade ve temel imgelemeyi istediğiniz biçimde kendinize özel ve zengin hale getirebilirsiniz. Baharın ve renklerin canlandığı bu güzel günlerde, doğayla, doğanızla bir olmayı, sevgi ve saygıyı, demlenmeyi, kutsanmayı ve kutsamayı, mucizeleri hatırladığınız ışıklı, hakiki anları seçin, yaratın ve bol tutun. Unutmayın, başınız göklere ne kadar ererse ayaklarınızda toprağın derinliklerine o denli derin ve sağlam basmalıdır.
Yorum yap