Varoluş Dergisi

NEFS

Nefs hep peşimizde olandır, anı bozar, hep bizi dürtükler, şöyle mi olmalıydı, böyle mi olmalıydı, geri götürür, yaşanmış anı tekrar tekrar yaşatır, farklı yorumlarla… Hâlbuki hiçbir şey yoktur O’ndan başka AN’dan başka.

Suçu üzerimizden başkalarına atmak, içimizdeki iyi olmayan duyguyu, davranış halini karşımızdakinin suçuymuş gibi ötekileştirdiğiniz zaman nefsimizi daha da güçlendirmiş oluruz. Ne bencil adam, ne açgözlü komşu vb. Bu olguyu sürekli tekrar ederiz, bu bizim alışkanlığımız haline gelmiştir. Aynı konuları düşünür ve aynı suçlamaları yapar dururuz. Fakat bu şekilde davranarak iyileştirmemiz gereken tarafımızla yüzleşmiş olmayız. Durumu daha da ertelemiş ve büyütmüş oluruz. Ne ararsak kendimizde aramalıyız.

Negatif düşüncelerimizin farkına varmalı, önümüzdeki engelleri yaratanın yine kendimiz olduğunu görmeli, yetersizlik veya yeterlilik hislerini aşırı uçlarda hissedenin kurguladığımız karakter olduğunun farkına varmalıyız. İçimizdeki farkındalık dinamiklerini çalıştırmalıyız.

İçimizde kendimizi sürekli yargılayan bir ses var. Bu ses içinde biz ve sadece bizden oluşan, bizim duygularımızla harmanlanmış, üzerimizdeki hâkimiyetinden olmak istemeyen, gereksiz düşmanlık, öfke, kurban etme, kurban olma, kıskançlık gibi durumlar yaratır. Bu yapıyı fark ettiğimizde onu kullanma alışkanlığımızı terk etme zamanımız gelmiş demektir.

Nefsimiz bizi aynı kötü duruma ve daha da ağırlaştırılmış şekilde tekrar tekrar iter. Erken farkındalık hayatınızı çok değiştirebilir. Yokmuş gibi davranmak yine nefsimizin eseridir. Hayatımızın en çok rayında gittiğini düşündüğümüz yerde nefs ortaya çıkıp her şeyi mahvedebilir. Tam hayatımı düzelttim her şeyi yoluna koydum derken…

Amacımız esneyebilen, kötü enerjileri algılayıp onlardan uzaklaşabilen, geçmişinden bağımsızlaşabilmiş, yardımsever, üst benliği ile tanışmış bir insan olmak olmaktır. Nefsin karşı yönde kürek çektiği akışa kendimizi bırakabilmeliyiz.

Nefsi zayıflatmanın yolu genel bir bütün anlayışı ve sevgiden geçer. Bütünde herkes değerlidir ve karşımızdaki her kim olursa olsun bizim bir parçamız olarak görünür. Sevgi ve ışık bütünden gelir. Kaynak bütündür. Yargılamayı bırakıp olanı kabul ettiğimizde sevgi ve ışık bize gelecektir. İnsanlığa duyduğunuz sevginin içerisine onları iyileştirebilmeyi de eklemek ister misiniz? Eğer öyle ise siz doğru yoldasınız demektir.

Sevgi yokken nefs ortaya çıkar. Işıktır sevgi. Reiki öğrencileri olarak biz ben nurum, ben ışığım, ben sevgiyim diyoruz. Işığı kendimize davet ediyoruz. Sevgiyi şu kişi hak etmiyor çünkü birisine bunu yapmış dediğimiz anlar, nefsin en çok belirginleştiği anlardır, sevgi yani ışık herkesindir, herkes bütünü oluşturur. Nefs kalbimizde bulunan merhamet ile etkisini yitirir, merhamet, kalp açıklığı, sevgi hepsi ışıktan gelir.

Yargılamak nefsin işidir ve bundan yarar sağlayan tek şey yine nefsin kendisidir. Nefs problem yaratma odaklı çalışır aynı zamanda bize gerekli olan problemin çözümüdür. Güvende olmama hissi nefsin ürünüdür. Sonuç ne kadar iyi olursa olsun sizi yetersiz hissettiren nefsinizdir. Vücudumuzda bulunan bütün biyolojik formun enerji alanı vardır. Nefsin de kendine ait eksilmesini istemediği bir enerji alanı vardır. Bu bizi etkisi altında bırakır. Nefsin konağının ömrünün uzun yaşaması gibi bir derdi yoktur. Nefs beklemez hemen der. Etik ahlak nefsin umurunda değildir. Nefs üzerimizdeki hâkimiyetini daha çok güçlendirmek ister.

Nefs an’la bizim aramıza girer ve bir düşünme hali ikilem başlatır. An’ da kalınca ise doğal olarak gelen kendinle barışıklık hali ile yaşam çok kolaylaşır. Bu şekilde sizin ürettiğiniz dinginlik size geri yansır.

Ben sevgiyi seçiyorum, nefsimin bana dediğini güçlendirmiyorum. Nefsim bana anlık benden başka kimsenin yararına olmayan seçenekler sunuyor. Ben aydınlığı tercih ediyorum deyip kendimizi nefs ten ayrı tutalım.

Sevginin olmadığı durumlarda, bu durumu iyi bir alternatifi ile algılamaya niyet ediyorum demeli, bizimle farklı fikirlerde olan ve adil davranışları olmayan insanları da sevebilmeli ve ışığımızı onlardan esirgememeliyiz. Burada sevmek, kabullenmek gibi sevmek, sanki bizim bir parçamızda öyleymiş gibi kabullenmek, mevcut şartlar altında öyle olabileceğinin sıra dışı bir durum olmadığını kabul etmek, içinde olduğumuz bütünün bir parçası olduğunu görmek…

Kendimize karşı dürüst olduğumuzda, değiştirmemiz gereken yanımızı kabul edip o yanımızı affetmeyi başarabildiğimizde, meditasyon ve dua, yazı yazma gibi konuya derinlik katabileceğimiz ve kendimize yanlışlığı ne zaman, nasıl başlattığımızı sorabilirsek nefs üzerimizdeki hakimiyetini zamanla yitirecektir.

Aydın YAKUPOĞLU

Aydın Yakupoğlu

Ağustos 1979, İstanbul’da doğdu. 2002 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 2005 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği yüksek lisans bölümünü bitirdi ve özel sektörde çalışmaya başladı. 2013 yılında bir kız çocuğu babası oldu. 2018 yılında Reiki öğretmeni İsmail Bülbül ile tanıştı ve pozitif yönde bir değişim geçirdi. Şu an Reiki 3a (Master) aşamasında ve insanlığa yardımcı olma bilincindedir.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler