Varoluş Dergisi

MAYMUNLAR TAPINAĞI GALTAJİ

Sizlerden gelen talepler doğrultusunda, kutsal mekanlar ve ritüelleri ile ilgili seyahat yazıları paylaşmaya karar verdik.

İlk yazım Hindistan’daki Maymunlar Tapınağı Galtaji.

Bazı şeyler aslında anlatılmaz yaşanır derler ya benimki de o misal. Zira Hindistan ne kadar ekranlardan izlense de gidilip görülünce ancak anlaşılabilen bir yer.

Hindistan büyük bir ülke olmasının yanında, pek bilinmez 447 farklı dilin konuşulduğu 1,4 Milyarlık nüfusunun %80’nin Hindu inancına mensup olduğu bir ülke. Hatta ülkedeki Müslüman kişi sayısı yaklaşık 200 milyon. Bu da aslında bildiğimiz birçok Müslüman ülkeden daha çok Müslümanın yaşadığı bir ülke demek.

Hinduizm çok tanrılı bir din ve birçok tapınağı değişik inancı içinde barındırıyor. Bugün sizlerle beni de çok etkileyen Maymunlar Tapınağı seyahatimdeki izlenimlerimi paylaşmak istedim.

Maymunlar tapınağı Galtaji, Jaipur’a 10 km uzaklıkta bir yer. Jaipur Hindistan’ın Racistan eyaletinin başkenti. Dolayısıyla Jaipur’a gidildiğinde mutlaka vakit yaratılıp görülmesi gereken yerlerden biri.

Buranın Hindular tarafından kutsal olduğuna inanılıyor. Tarihte de bilindiği üzere Aziz Galav’ın tüm hayatını burada geçirdiği ve 100 yıl boyunca burada meditasyon yaptığına inanılıyor. Daha sonrada 18. Yüzyılda SawaiJai Singh II’nin görevlisi DiwanRaoKriparam, Galtaji Tapınağı’nı inşa etmiş.

Tarih öncesi bir Hindu hac yeri Galtaji Tapınağı. Jaipur’un mücevherlerinden biri olan tapınakta doğal tatlı su kaynakları ve 7 adet kutsal su havuzu var. Bu havuzlar arasında ‘Galta’ en kutsal olanı ve asla kurumayacağına inanılıyor. İnek başı şeklinde bir kaya olan “Gaumukh” dan tanklara  saf su kaynağı akıyor. Görkemli bir yapı olan bu tapınak, alçak tepelerin ortasında pembe kumtaşı ile inşa edilmiş ve geleneksel bir tapınaktan çok bir saray gibi görünüyor. Galta Maymun Tapınağı, yemyeşil bitki örtüsüne sahip muhteşem bir manzaraya sahip.  Ve tapınak, bu bölgede yaşayan birçok maymun kabilesi ile ünlü. Maymunlar kutsal sayıldığı için değil de pek aslında bizim İstanbul’da kedilere baktığımız gibi onlarda maymunlara bakıyorlar. Böylece o kadar büyük bir maymun popülasyonu olmuş ki, zamanla tapınak maymunlar tapınağı ismi ile anılmaya başlamış.

Efsaneye göre burada daha önce hiç su yokmuş ve buranın suyunu ibadet için Ganj nehrinden taşıyorlarmış. Ganj nehri buraya neredeyse 1000 kilometre uzakta bu arada. Daha sonra tanrılar Aziz Galav’a gösterdiği inanç ve iyi niyetten ötürü, artık sen yorulma sana bu suyu hediye ediyoruz diye taşların arasında su kaynağı akıtmışlar. Suyun Ganj’dan geldiğine ve kutsal olduğuna inanılıyor. Dolayısı ile bu su ile arınmak, elinizi yüzünüzü yıkanmak hem günahlarınızdan sizi arındırıyor hem de hacı oluyorsunuz. Gerçekten iki tepe arasında, kupkuru bir yarık burası ama su var mı var…

Buraya kadar yazdığım tüm bilgileri internetten araştırarak sizlerde ulaşabilirsiniz. Bundan sonrası tam bir macera aslında…

Galtaji’ye yolculuğumuzda, bize eşlik eden bir rehber ve bir de şoförümüz vardı. Şoförümüz Delhi’de yaşıyordu ve tüm yolculuğumuz boyunca bizi bir an olsun yalnız bırakmadı. Hindistan güvenli bir ülke olsa da bilmediğiniz bir ülkede turist olarak seyahat etmek başlı başına içinde tehlikeler barındırıyor aslında. Yani ilk yurt dışı seyahatinizi Hindistan’a yapıyor, yabancı diliniz de iyi değilse kesinlikle tek başınıza seyahat etmeyin derim. Sadece bu da değil, mental olarak da bazı şeylere hazır olmak gerekiyor.

Şoförümüz maymunlar tapınağına gitmek istediğimizi öğrenince çok sevindi. Çünkü bu onun içinde hacı olmak demekti. Biz de onun sevincine ortak olduğumuz için mutluyduk.

Tapınağa geldiğimizde büyük ihtişamlı saray gibi yapılar ve derin bir sessizlik bizi karşıladı. Rehberimiz maymunları beslemek için yanımıza yemek almamızı istedi. Ve kapıdan içeriye girdik. Burası büyük bir açık hava müzesi gibiydi. Tek duyduğumuz ses maymunların bağırışlarıydı. Hayatımızda bu kadar çok maymunu bir daha herhalde göremeyiz. Tapınakta merdivenlerle çıktıkça maymunların sesleri daha da artıyordu. İşte tam o sırada “ Monkey Man” adını verdikleri bir adamla karşılaştık. Burada maymunları besliyormuş, maymunlar onu tanıyor ve onun peşinden gidiyor. Bize de maymunları kucağımıza almamız için teklifte bulunsa da, maymunlar filmlerdeki gibi sevimli değildi açıkçası. Bir maymun şoförümüzün tepesine atladı, bir diğeri de koluna, elindeki yiyecekleri yiyebilmek için. Bu arada diğer maymunlar da paylarını alabilmek için bağrışmaya başladılar birden bir kaosun içinde bulduk kendimizi. Maymunlar kadın erkek ayrımı yapabiliyorlar ve kadınlardan daha az korkuyor, hatta onları korkutup eğleniyorlar. Bu da bilmediğimiz ve orada öğrendiğimiz bir tecrübe oldu.

Bizim korktuğumuzu gören “Monkey Man” bana yavru maymun sevmem için ısrar etmeye başladı. Ben hem korktuğumu belli etmemeye çalışıyordum.Bir taraftan da kulağım adamda, bana diyor ki “Yavru maymunların tüyleri çok yumuşaktır, bayılacaksın mutlaka kucağına al.” Ama o kadar çok maymun var ki birine dokununca diğerlerinin ne yapacağını kestirmek oldukça güç. Çantamdaki muzları fırlatırcasına adama uzatıp yukarı havuzlara doğru merdivenlerden çıkmaya başladık. En büyük havuza geldiğimizde şoförümüz çok mutlu bir şekilde suyla abdest alır gibi yıkanmaya başladı. Aynı zamanda da havuzda maymunlar yüzüyordu. Mental olarak hazır değilseniz yapmanız pek kolay değil. Biz de saygıda kusur etmeden onun için önemini anlayarak bu süreci tamamlamasını bekledik.

Daha sonra da rehberimizin ısrarıyla tapınakta yaşayan rahiplerin bizlerin kazalardan ve kötülüklerden koruması için dua okumasını bekledik, dua sonunda bileğe bir ip bağlıyorlar. Bir çeşit nazar boncuğu gibi bizdeki.

Bu arada zamanın nasıl geçtiğini de anlayamadık, hava karardı ve maymunların sesleri daha fazla çıkmaya başladı. Ne olduğunu sorunca maymunların kendi aralarında kavga ettiklerini söylediler. Bazıları içlerinde o kadar kötü yaralandı ki, sesler yükselince sopalarla rahiplerin müdahale etmesi gerekti. Havanın kararması ile bu kutsal mekândan ayrılmak için arabamıza doğru yola koyulduk.

Aklımızda kalanlar, maymunlar, saray gibi yapılmış tapınak binaları ve rahiplerin orada yaşadığı ibadete adanmış hayatları oldu. Buna elbette şoförümüzün maymunlarla dolu bir havuzdan abdest almasını da katmak lazım.

Maymun sesleri durduğunda tapınakta gerçekten sonsuz bir dinginlik var aslında. Herkes sakin, rüzgâr bile esmiyor. Burasının farklı bir enerjisi olduğu kesin, Hindular bunun sebebini buranın kutsal olmasına bağlıyorlar.

Bir sonraki kutsal mekanlar ve ritüeller seyahat notlarında buluşmak dileğiyle…

 

1 yorum

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler