Varoluş Dergisi

İÇİMDEKİ OTORİTE

Gel zaman git zaman, içimde, sonsuz farkındalık diyarında, irili ufaklı, olumsuz-olumlu, duygusuz-duygulu bir sürü düşünceden bir devlet kurmuşum.

En baskınını, duygusu en derin olanı, sesi en kuvvetli çıkanı da başa geçirmişim.

Olmuş küçücük bir düşünce içimde koca bir otorite.

Otoriter düşünce, izlenmediğini görünce almış hakimiyeti eline.

İşte bu güçle, diğer düşünceler akla her geldiğinde veya her eyleme geçildiğinde,

Konuşmuş, son sözü söylemiş “farkındalığım ben” diye.

Geçmişle ilgili düşünceleri “keşke” demiş susturmuş,

Bazen “iyi ki” demiş uzun uzun konuşturmuş,

Diğer düşünceleri etkisi altına almış.

Keşkeyle, iyikiyle, vahla, tühle,

Tüm kuvveti zihinde tutmayı başarmış.

Bu kuvvet karşısında yorulan zihnin tüm düşünceleri, baskın düşünceye susması için yalvarmış.

Ama otorite ya kendi susmamış, susturmak için otoritesini kullanmış, var gücüyle bağırmış:

“Sessiz oluuuuuun”

Diğer düşünceleri bir güzel korkutmuş, sindirip, susturmuş.

Ama diğerlerine sessiz olmalarını söylerken, kibirinden kendi sesini duymamış.

Ne yapsın o da, otoritenin gücüne kapılmış, her şeyi yanlış anlamış, yanlış anlayınca yanlış anlatmış. Kendisinin de düşünce olduğunu unutmuş, kendisini farkındalık sanmış, her an kontrol halinde olmayı ise dikkat!!

“Dikkat de benim, her şey de ben’im”diye düşünen otoriter düşünce, her düşünceye müdahale etme hakkının olduğunu sanmış.

Bir düşünce ne kadar güçlü olsa da gücü bir yere kadardır, eninde sonunda bağlı olduğu zihin yorulur.

Bizim otoritenin de bir gün gücü azalmış, kabul etmese de yorulmuş.

Yorulunca diğer düşünceler üzerindeki kontrolü kaybetmeye başlamış.

Durumu fırsat bilen diğer düşünceler ayaklanmış, zihinde isyan başlamış.

Bu zihne ait vücutsa hastalanmış, tüm gücü içerideki isyanı bastırmaya gidince dermansızlaşmış.

Tabii zihin de,

Savaşmaktan dermanı kalmayan düşüncelerin sesi azalmış, azalmış, azalmış…

Sonunda hepsi gerçekten susmuş, koca bir sessizlik olmuş.

İşte o zaman gerçek farkındalık ortaya çıkmış, tüm dikkat toplanmış.

Şöyle bir duruma bakılmış, nerede ne var görülmüş.

Zihin yavaşça uyandırılmış ama dinginliği bozmaması gerektiği anlatılmış.

Farkındalıkla teslim olan zihin elele vermişler, bedeni iyileştirmişler.

Zihin, beden ve farkındalık bir bütün olup sıhhatle güzelce yaşamaya devam etmişler.

Yazardan tavsiye: Hemen şimdi, şuanda kendinize sorun. Ben ne düşünüyorum ???

İçinizdeki baskın düşünceyi, size hakim olan düşünceyi bulun, muhtemelen kuvvetli bir duyguyla tutuyorsunuzdur. Bildiğiniz tüm bilgileri bir anlık unutun ve o düşünceyi hemen şimdi bırakın.

En kısa yol!!

Yolunuz açık olsun…

Emine NALÇACI MAVİŞ

 

Emine Nalçacı Maviş

4.10.1984 Ankara doğumlu. Lisans/Yüksek Lisans dahil tüm eğitimlerini Ankara'da aldı. Çocuk diş hekimi oldu. Ankara, Sinop, Düzce’de çalıştı. Evlendi. İstanbul’a geldi. Bilincine ışık yakarak, hayata bakışını, böylece hayatını değiştiren Reiki Hocası İsmail Bülbül ile tanıştı. Şu an Reiki 3b öğretmeni oldu. Reiki’yi bilime katmalıyım isteği ile Yeditepe Üniversitesi Fizyoloji bölümünde doktoraya başladı. Böylece bir kez daha insanın mükemmel yaratıldığına şahit oldu. Reiki Okulu’nda öğrendiği öğretilerin soyutluğunun doktora bilgilerinin somutluğu ile desteklendiğini görünce yürüdüğü yolun doğruluğundan emin oldu. Düşüp kalkmalarından sonra o yolda koştuğunu hissediyor. Dönüp duruyor bakalım. Allah sonunu hayır etsin. Bu arada bir kızı, bir oğlu oldu. Onlar ve yaşadığı hayat sayesinde sevgiyi, sabrı, merhameti ve tüm güzellikleri hayatına katmaya çalışıyor. 2022 sonu itibarıyla Usui Reiki Grandmaster 5&6.Aşama olmuştur.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler