Varoluş Dergisi

EN İYİ ÖĞRETMENLER ARŞİVİ: ‘’KIRIK BİR KALP’’

İki aylık aradan sonra yeniden merhaba! Kahve, kurabiye ve rahat bir koltuk’ üçlüsünü de bir araya getirebildiğimize göre okumaya başlayabiliriz.

Günlük bilinç yoklamasını da atlamayalım elbette

Anda mıyız? Dikkatimiz nerede? Düşüncelerimizde kaybolmuşsak, ne düşünüyoruz?

Hayatın bize getirdikleri kadar götürdükleri de var elbette

Bu esnada yaşadığımız duygu durum değişiklikleri, bazen iyi bazen de kötü hissetmeyi seçemediğimiz halde, kendilerini göstermekten pek de çekinmiyorlar. En nihayetinde bir yandan kendimiz için hayırlısını da bilememek, kontrolü kaybetmemize ve bir açmaz labirentine girmemize neden olabiliyor.

Bazen de işte böyle birkaç ay, sizi uzakta kalmaya zorluyor bazı deneyimlerSonunda bir bakarız ki ortalık süt limanYola çıkma vakti gelmiştir çoktan

Bundan bir birkaç vakit sonra canımızı sıkan şeyler yeniden vücut bulacak mı hayatlarımızda? Belki de yapamadıklarımızdan dolayı pişmanlık peşimizi bırakmayacakTam bir muamma… Öyleyse neden rüzgarı da arkamıza alıp, güvenli limanlarımızdan ayrılmayı seçemiyoruz? Araştırma, hayal etme ve keşif tanımlarımızı yeniden mi gözden geçirmeli?

Nice hikayeleri bizlere anımsatacak yeni bir seriye hazır mıyız? İlk interaktif öykü ile başlayalım:

Seher vaktiydi. Hava, henüz kirlenmeye vakit bulamamıştı. Bol oksijeni özgürce çekerken ciğerime, gene sol tarafa bakarken yakaladım kendimi

Depresif düşünceler uzak kalmalı benden’ diye geçirdim dimağımdan. Aynı anda ocakta yanan ateşi hatırladım. Çaydanlıktan gelen kaynama sesiyle yeni bir rezonansa girecektim. Önümüzdeki birkaç saniye içerisinde gelecekti nice güzel satırlar, parmak uçlarımdan ekrana doğru ve usulca tabii

Birileri tarafından üzüldüğümüzde ilk akla gelen kalıpla kalbimi kırdın’ deriz. Bir olaya çok canımız sıkıldığında ise kalbim acıdı

Bu vb. tanımlamaları oluşturma sebebimiz nedir?

Her daim mutlu olmak mümkün olmadığı halde, neden kötü bir olay yaşadığımızda bu denli olumsuz etkileniyoruz?

Başımıza gelen felaketlerde hangi tutumu sergiliyoruz? Hangi kaçınma davranışları bizi ele geçiriyor? Hangi kabulleniş bize destek oluyor? Daha önce yasın beş evresini yaşamış mıydık mesela…

Sıkı sıkıya tutunduğumuz, bırakmaktan korktuğumuz şeyler ne? Olaylar, insanlar

Özgürlüğün tanımı bilinçaltımızda doğru mu kayıtlı? Yoksa sabah evden çıkıp akşama kadar sokakta dolaşmayı mı “özgürümolarak tanımlıyoruz?

Zaman hızla akıp giderken tükenen ömrümüzü nerelerde geçirdik?’’ sorusunu muhatap alan nefsimizin gücü hala bizi kontrol mü ediyor yoksa?

Hayatta birkaç iyi öğretmen olmadığı gibi, en belirgin olan ve her an karşılaşabileceğimiz bu durumlara örnek verirken yavaşça ilerliyoruz.

En iyi öğretmenlerin zaman, reddedilme, başarısızlık, boş bir cüzdan, tecrübeler ve kalp kırıklıkları olduğu söyleniverirmiş…Söz ağızdan çıktı ya bir kereBizler de birkaç anekdot ekledikten sonra, gündem oluşturduğumuz konuya geri gelerek, yukarıda sorguladığımız bazı anların/durumların cevaplarını kalplerinizin insiyatifine bırakıyoruz. Bu çalışma karşılıklı bir seans niteliğinde olacak

En son ne zaman kalbiniz kırıldı?

Bu durumu neden bir detay olarak hafızanıza kazıdınız?
Bu olay psikolojinizi nasıl etkiledi?
Atlatabildiniz mi, yoksa rüyalarda buluşma gerçekleşiyor mu?
Kaç gün sizi meşgul etti?
Hangi baş etme yöntemlerini kullandınız?
Gün içerisinde kaç kere aklınıza geliyor?
Hayat devam ediyor’ diye verilen tavsiyeleri takip edip uygulayabildiniz mi?
O müziği her dinlediğinizde yeniden aklınıza geliyor mu? Sizin uyaranınız ne?
Bu durumla ilgili kaç adet kitap okudunuz, seminere, etkinliğe katıldınız?
Kaç yıl daha aynı olayı hatırlayacaksınız?
Neden unutamıyorsunuz?
Hangi senaryolarla olayın seyrini değiştiriverdiniz?
Hikaye artık zihninizde kaç sezonda oynuyor?
Hangi kaçınma davranışlarını sergilediniz?
Bırakmanızı engelleyen şeyler neler?

Soruları okurken karmaşada kalan ve bir takım olması gerekli anksiyete nöbetine’ giren arkadaşlar için son bir soru daha:

Sizce bundan bir beş yıl sonra bu olayın bir önemi kalacak mı? Sizi nasıl etkileyecek?

Cevapları bildiğimiz halde maalesef ki devam edebiliyoruz bazenEn önemlisi ise bu hengamede aklımıza mukayyet olmak. Yoksa alınan tavsiyeler, gidilen terapiler, okunan kitaplar ve yapılan aktiviteler sizi döngüden çıkaramıyor ve yıllar boyu aynı yükleri sırtınızda taşıdığınız için ödediğiniz maddi ve manevi bedeller size hayli ağır bir fatura çıkartabiliyor.

Çok dikkat etmeli, öz güven ve öz benlik kavramlarına odaklanmalı, bazen bencillik de yaşanmalı, sağlıklı ve mutlu olma yolculuğumuzda

Herkes bir, her şey illüzyon, her yol ise mübah, bu dünyadan geçiş, uyanış denen, ezelde hür irademiz ile seçtiğimiz bu muhteşem sınavda!

Kişilere, olaylara müdahale etmeden izlemeli bazenTıpkı bizler gibi her şey ve herkes gelip geçiyorBugün mezarlıklarda gömülü olan nice çeşitli hayatlar da artık mutlak sonu bekliyor

Her zaman çabalamak da doğru değil. Sonuç olarak bataklıkta da olabilirsinRahatla ve bırak

Boş vakti ve sağlığı, iyi değerlendirmeli vesselam.

Tugay PEHLİVAN

Tugay Pehlivan

Beni kısaca tanımlayan kelimeler: Yazar, Çizer, Okur ve Gezer şeklindedir. İstanbul’da 1991 yılında dünyaya geldim. Yüksek Kimya Mühendisiyim. Hali hazırda esans ve aroma üreten bir firmada Parfümör olarak çalışıyorum. Reiki ile 2022 yılında tanışma fırsatım oldu ve böylece hayatıma büyük bir farkındalık geldi. Görsel sanatlara merakım oldukça fazladır. Yeni yerler keşfetmek, anı biriktirmek, yaratılış hakkında araştırma yapmak vb. aktiviteler benim için çok keyif vericidir. Işığı yaymak ve bütüne faydalı olmak hayat amaçlarım arasındadır.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler