Dünyanın kendisi denge üzerine kuruludur. Hayatlarımız da öyle. Kendi içindeki dinamikleri dengede ise, düzenli ve güzeldir. Gerçek doyum ise dengeli bir hayat sonucunda yaşanmaktadır.
İnsanda dengeden bahsedecek olursak; bedensel, ruhsal, düşünsel, manevi ve maddi olarak uyumlu bir yaşantıya sahip olunduğunda, insan dengededir diyebiliriz. İş sahibi olmak, aile kurmak, arkadaşlarla zaman geçirmek, iyi beslenmek, spor yapmak, iyi dinlenmek, hobilere zaman ayırmak, sosyal bir hayata sahip olmak….
Dengeli bir hayat; yukardaki maddelerden oluşan faaliyetlere zaman ayırarak, başarılı bir sosyal hayat ve ilişkiler kurulabilen bir hayattır. Birkaçını yapamadığımızda bu denge bozulabilir. Böyle olduğunda kendimizi engellenmiş hissederiz, belki de hayata geç kalıyoruz hissine dahi kapışabiliriz. Bu dengeli hayatı kurabilmek ve sürdürebilmek gerçekten kolay değildir. Bunun için farkındalık, kendini iyi tanımak, ne istediğini bilmek ve zamanı etkin, verimli kullanmayı öğrenmek gerekir.
Hayatı güzelleştirmenin yolu, dengeyi sağlayabilmekten geçer. Hayatımızdaki aktörlerden birine biraz daha yakın olabiliriz. Örneğin ailemiz bizim için her şeyden önce geliyor olabilir.Ya da işimiz bizim için çok önemlidir. Önemli olan hayatımızı tamamen o aktöre adamamaktır. Örneğin yaşantımız işimizden ibaret olmamalı, kendimizi ihmal etmemeliyiz. Tüm bu unsurları kararında tutarak, yaşantımızı dengelemeliyiz.
Bilgeye sormuşlar;
-Zehir nedir?
Bilge şöyle cevap vermiş:
-Yaşamın özü ve şifası dengede kalabilmektir.
Yani; hayatın dengede olması; iş, aile, hobiler, çevre ve toplumla anlamlı ilişkiler kurabilmektir aslında.
Her şeyin aşırısı adeta dengemizi bozan bir zehirdir. Ne çok sıkı, ne çok gevşek; ne çok fazla ne çok az… Her şeyin bir ölçüsü vardır ve aşırılıkların ötesinde, dengede olması idealdir. Eksikliğini hissettiğimiz varlıkları fark etmeliyiz. Bunu da odaklanarak farkındalığımızı arttırarak tespit edebiliriz. Ve hayatımıza bunları ekleyerek yine dengeyi kurabiliriz.
Denge, iyi bir hayatın sırrıdır. Hayatımızdaki alma verme dengesini iyi kurmalıyız. Sosyal hayatta, iş hayatımızda ya da özel ilişkimizde gerekli olanı görmeli ve dengede alma verme ilişkisini kurabilmeliyiz. İyi ve doğru seçimler yapmak, iç huzuru yakalamak da, içsel dengemizi sağladığımızda kendiliğinden oluşacaktır. Kendimizi bilmeli, gelişmeli ve olumlu dönüşümlere açık olarak; dünya ile denge ve uyum içinde yaşamalıyız.
Alma verme dengesine dikkat etmeliyiz demiştik. Sevgi ve diğer tüm güzellikler doğru şekilde ve dozunda paylaşılırsa güçlenir, beslenir ve devamlılık kazanır.
Enerjimizi de dengede tutmalıyız. Enerjimizi azaltan ve düşüren etkenleri belirleyip, hayatımızdan çıkarmamız gerekir. Bu aşamada, dengeden söz etmişken, Reiki’yi tavsiye ediyorum size. Reiki’de amaç düşük yaşam enerjisini yükseltmek, enerjinin dengelenmesini ve bu enerji dengesizliklerinin sebep olabileceği sorunların önüne geçmektir. Bu konuda iki kitap önerim olacak sizlere. Reiki denilince akla gelen ilk isim olan sayın İsmail BÜLBÜL’ün Reiki İlahi Aydınlanma ve Uyan adındaki kitapları bu konuda bilgi edinmek isteyenlere tavsiyemdir.
İşte hayatın her noktasında hep denge olmalı dostlar.
Denge “BİZ”iz.
Biz istersek eğer, yürümemiz gereken bu yolda hayatlarımıza dengeyi getirebiliriz.
Ben; hayatın her noktasında denge kurabilmeyi seçiyor; denge ve uyum yaratmaya niyet ediyorum.
İçinizdeki sese kulak verin!
Sıra siz de.
Sevgimle…
Seher BAKIM
Yine cok basarili heycanli bir yazi olmus emeginize kalemize saglik. Basarilarinizin daimi olsun.