SORUNLARIMIZI NASIL ÇÖZERİZ?

Mutsuzluğumuzun, amaçsızca depresif duygularda yaşamamızın temel nedeni kendimizi tanımamak, huzuru kendimiz yerine dış dünyada aramaktır. İnsan hem maddi hem manevi bir varlıktır. Hem görünen kısmı hem görünmeyen kısmı vardır. Görünmeyen kısmı esas olandır. Özellikle son yıllarda teknolojinin gelişmesi, yaşam şartlarının zorlaşması ile hayatta kalmak için daha çok maddi dünyayla ilişki kurar, maneviyattan uzaklaşır olduk. Maneviyat derken insanın kendiyle baş başa kalması ve kendi iç aleminde keşifler yapmasını kastediyorum.

Yaradan’ın gerçekliği, gerçek bilgiyi içimize sakladığı, onu açığa çıkarmayı bizim çabamıza bıraktığı çoğu dinde, manevi öğretide anlatılır. Bu bilgiye zihinle ulaşılamaz, aksine zihnin bilgiye ulaşmada engeldir denilebilir. Gerçek bilgiye, içteki düşüncesiz alana ulaşmak için dingin ve temiz bir zihin gereklidir. Deniz suyu dalgasız ve temiz olduğunda derindeki alemlerin görüldüğü gibi, dingin ve temiz zihinle de içimizdeki gerçek alem görülür.

Bildiğiniz gibi dört esas beyin dalgası vardır. Beta, alfa, teta ve delta (bir de gama var ama ondan sonra bahsedeceğim.)

Gün içerisinde neredeyse uyandığımız andan itibaren düşünmeye başlıyoruz. Keyifli, gülerek, coşkulu düşünceden uzak uyanan pek azdır diye düşünüyorum. “Bugün ne giyineyim, çocuğun kahvaltısı hazır mı, servis geldi mi, geç kalmayayım, hadi hadi” ile veya “poff bir tane daha aynı gün, hiç kalkasım yok” tarzı düşüncelerle güne başlıyoruz genelde. Sürekli sorun var algısı ile de beynimiz sürekli çözüm sürecinde. Sabahtan başlayarak neredeyse yatana kadar bilgileri evirip çeviriyor içinde çözüm bulacağım diye. İşte bu analitik zihin işleyişi de beynimizin (içinde negatif duygular varsa daha da yüksek olarak) beta frekansında titreşim yaymasına sebep oluyor.

Bunları yaparken duruma kendimizi kaptırmayıp farkındaysak veya bilinçli bir şekilde rahatça ve keyifle yapıyorsak alfadayız demektir.

Teta aşaması daha az, delta aşaması da çok daha az dalga dinginlik demektir. Teta’da bilinçaltındaki bastırılmış anılar, düşünceler ve gerçekler hatırlanır genelde. Çoğu zaman bu frekansta problem olarak gördüğümüz olaylara daha önce hiç aklımıza gelmeyen çözümler ortaya çıkar.

Az önce de dediğim gibi bir deniz düşünün. Derinlerinde hayatınızdaki her şey için çözüm duruyor. Ama su dalgalı, dalgalandıkça su bulanıklaşıyor ve derinler gözükmüyor. Ayrıca dalgalar gemiyi de batırıyor. İşte zihnin dalgalanması da bu şekildedir. Öfke, kin, heyecan, kibir, kaygı gibi duygular ve negatif düşünceler içindeyseniz beyin dalga boyları ve frekansı yüksek ve sıktır. Bu yüksek frekans sizi saldırganlık gibi eylemlere iter, geminin batması gibi kişi alabora olur. Bununla beraber zihin sürekli düşünceler içinde olduğu için de içteki çözümü göremez. Çözüm çoğu zaman basittir ve hep vardır, yerinde duruyordur. Sadece temiz ve dingin zihinle bakmak gerekir.

Meditasyon yapın, sakin müzikler dinleyin, doğada yürüyüş yapın, doğayı izleyin, reiki yapın. Zihninizi düşüncelerden arındırın, coşturmayın, sakinleştirin. Beta frekansından diğer frekanslara geçiş yapın. Sürekli düşünerek çözümünü aradığınız sorunlara bakın nasıl bir anda ve hiç beklemediğiniz yerden çözüm gelecek görün.

Sevgiyle alfada kalın…