Sevgisizlikten sevgiye bir yol var.
Görünmez bir hat halinde ilerleyen
Hem çok aşikar, hem gizli saklı…
İnsan, özünde ‘sevgi’ temelli yaratılmış.
Belki de o yüzden en büyük ihtiyaçlarından biri, sevmek ve sevilmek.
Bazen sanki tüm insanlık bedenlerinde görünmez bıçaklarla dolaşıyor gibi geliyor.
Dışarıdan bakıldığında herkes ‘tam’ gözüküyor.
Oysa ki ruhlar paramparça, ruhlar delik deşik…
Herkes kendi yarasından seviyor.
Ve yine herkes,
Kendi yarasından sevemiyor.
Ve ne gariptir ki; sevgiye giden yol sevgisizlik algısından geçiyor.
İnsan sevginin peşine düşüyor.
İnsan eksikliğinin peşine düşüyor.
İnsan, eksiklik hissini tamamlamaya çalışıyor bu yaşam yolculuğunda.
Ve yine ‘bir’ hissetmeye, ‘tam’ hissetmeye çalışıyor.
İnsan özündeki o sevgiye ulaşmak için sevgisizliği deneyimliyor.
İçindeki sevgi eksikliğinin ucu saf sevgiye ulaşıyor.
‘Saf sevgi’ olsak arar mıydık o zaman?
Aramazdık.
İnsan ancak kendindeki eksiği arar çünkü…
İnsanın kendine doğru yola çıkma sebeplerinden biri, sevgisizlik.
İnsanın kendini bulma sürecinin başlangıcı sevgisizlik.
İnsanın bulabilmesi için önce araması gerekiyor,
Araması için eksikliği hissetmesi…
‘Tam’ın içinde, ‘var’ın içinde, ‘sevgi’nin içinde, ‘cennet’in içinde arayışın başlaması mümkün mü?
Mümkün değil.
‘Varlık’a giden yol ‘yokluk’tan başlıyor,
‘Sevgi’ye giden yol ‘sevgisizlik’ten.
Gökçe YILMAZ
Yorum yap