Reiki’nin bilimsel altyapısı sorgulanırken bir yandan da plasebo etkisi olup olmadığı önemli bir gündem konusudur. Reiki psikolojik midir yoksa gerçekten de kanıtlara dayalı bir şifa sistemi midir? Elbette bunla ilgili çarpıcı deneyler de mevcut. Usui Reiki eğitiminin Reiki sürecinde çok önemli olduğunu yenilemek durumundayım. Bu açıdan uyumlama tam ise Reiki literatür tarafından kabul edilmiş bir şifa sistemidir.
Reiki’nin Ağrı, Anksiyete ve Yorgunluk Üzerine Etkisi
Dünya Sağlık Örgütü’nün ilaçsız ağrı geçirme tekniği olarak ele aldığı Reiki ile ilgili bir diğer çok yaygın olan bilimsel yayınlar ise Reiki’nin ağrı üzerine etkisidir. Birçok yabancı çalışmada Reiki pratiğinin ağrılara, anksiyete iyi geldiği net bir şekilde ifade edilmiştir.
Ülkemizde bu konuda yapılan bir çalışma ise İnönü Üniversitesi’nden Zeliha Büyükbayram’ın doktora tezidir. (1) “Onkoloji Hastalarında Reiki ve Yönlendirilmiş İmgelem Uygulamasının Ağrı ve Yorgunluk Üzerine Etkisi” isimli 2018 yılında yapılan tezde bulgular çarpıcıdır. 60 Reiki, 60 imgelem ve 60 kontrol grubu olmak üzere 180 hasta üzerinde yapılan deneyde, hem Reiki hem İmgelem’in etkisi hem de ikisinin karşılaştırması yer almıştır. Onkoloji hastalarında Reiki ve yönlendirilmiş imgelemin ağrıyı ve yorgunluğu azalttığı tespit edilmiştir. Hatta Reiki’nin yönlendirilmiş imgeleme göre daha etkili olduğu gözlemlenmiştir.
Bir diğer bu konuyla ilgili çalışma ise Ege Üniversitesi (Tıp ve Hemşirelik Fakültesi)’nden İsmet Eşer ve Meltem Uyar ile Celal Bayar Üniversitesi’nden (Sağlık Yüksekokulu) Tülay Sağkal’ın yaptığı derlemedir. (2) Çeşitli yabancı makalelerin incelendiği bu bilimsel derleme türündeki makalede sonuç olarak Reiki’nin ağrı ve anksiyete üzerinde olumlu etkisi olduğu, mevcut tedavilere dirençli hastalıklarda (Kanser, kronik ağrı, psikiyatrik rahatsızlıklar vb.) iyileşme sağlaması ve ağrı ile anksiyeteyi azaltması sebebiyle modern tıpta önemli bir yere sahip olduğuna yer verilmiştir. Ülkemizde tıp ve hemşirelik alanında daha çok uygulanması tavsiye edilmiştir.
Reiki’nin Kanser tedavisinin Yan Etkileri Üzerine Etkisi
Kanser tedavisindeki ağrı, yorgunluk vs. gibi durumları da azaltma konusunda da Reiki oldukça faydalıdır. Yukarıdaki çalışmalara ek olarak Kathy L. Tsang ve ekibinin bu konuda güzel bir araştırması mevcuttur. (3)
Bu araştırmada kanser tedavisinin yarattığı yan etkileri olarak yorgunluk, ağrı ve anksiyete ve genel yaşam kalitesi üzerine Reiki’nin destekleyici etkisi olup olmadığı incelenmiştir. Katılımcılara 5 günlük seanslar uygulanmış ve ardından 1 hafta boyunca hiçbir terapi uygulanmadan hastalar izlenmiş ve ardından 2 ek Reiki seansı yapılmıştır. Bu çalışmanın sonunda aynı yukarıdaki makalelerde de belirtildiği üzere kanser terapisinin yan etkisi olan yorgunluğu, ağrıyı ve anksiyeteyi Reiki’nin önemli ölçüde azalttığı tespit edilmiştir.
Bir başka çalışma ise ileri kanser hastalarında ağrı yönetimi için Reiki uygulanmasını içeren bir makaledir. (4) Kanada’da Kärin L. Olson ve ekibinin yaptığı bu çalışmada ağrı yönetimi ve yaşam kalitesinde Reiki terapisi sayesinde bir artış olabilir mi diye sorgulanmıştır.
Katılımcılar 1. ve 4. günlerde ilk öğlen analjezik dozlarından bir saat sonra 1.5 saatlik iki Reiki tedavisi görmüşlerdir. Ağrı değerleri tespit edilmiş, kan basıncı, kalp atışı hızı ve solunumları her tedavi ve dinlenme periyodundan önce tespit edilmiştir. 7 gün boyunca raporlama devam etmiştir. Bu süre zarfında kontrol grubuna göre Reiki uygulanan katılımcılarda yaşam kalitesinde artış gözlemlenmiş, ağrı kontrolünde gelişme tespit edilmiştir.
Bu deneyler göstermektedir ki onkoloji hastalarında, kanser tedavisinin yan etkilerini azaltmak, stresi azaltmaya bağlı olarak tedaviyi desteklemek için Reiki oldukça faydalıdır. Zaten yurt dışında bir çok kanser tedavi merkezinde Reiki terapisi destekleyici bir terapi olarak yer almaktadır.
Reiki, kanser hastalarına yaşama umudu vermekte, psikolojik destek sağlamakta, ağrıların hafiflemesini ve kemoterapik ilaçların tesirlerinin azalmasını sağlamaktadır.
Memorial Sloan-Kettering Cancer Center ve The University of Texas MD Anderson Cancer Center
gibi önemli kanser merkezlerinde tedavisinde resmi olarak Reiki uygulamaktadır.
İstanbul Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Müdür, Prof Dr. Erken Topuz ve Marmara Üniversitesi Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cengiz Canpolat, Reiki gibi tamamlayıcı tıp yöntemlerini desteklerini ve bunların kanserli hastalarda olumlu etkiler yaptığını açıklamışlardır.
Reiki Pratisyenin Etkisi
Söz konusu bilimsel bir bakış ise konuyu irdelerken tarafsız ele almam gerekir ki, haliyle sadece olumlu makaleler yoktur. Hatta olumsuz sonuçları içeren derlemeler de vardır. Bilimsel analizlerde, veriler istatistiksel olarak ele alındığında “P value” denen değer ortaya çıkar ve bu da bir farklılık olup olmadığını vurgular. Bu değere göre bir sonuçta anlamlı farklılık varsa bu pozitif bir sonuçtur. Ama bazen yüksek düzeyde ya da çok düşük düzeyde farklılık olabilir ya da önemli bir fark bulunmayabilir. Bu makalelerde genelde bakıldığında farklılık vardır ama önemli düzeyde değildir. Peki bunun sebebi nedir? Neden bazı makaleler pozitif sonuç verirken bazıları vermez?
Bunun bir çok sebebi olabilir. Ama temel olarak deneylerdeki insan faktörü önemlidir. İkinci olarak bu tarz makalelerde üzerinde durulmayan ama aslında çok önemli bir kavram olan “kimin Reiki uyguladığı” farklı sonuçlara neden olabilmektedir. Reiki uygulayan kişi doğru uyumlamaya sahip midir, uzun süredir Reiki pratiği yapmakta mıdır, gerçek bir uyumlama almış mıdır?… Bunlar önemli sorulardır. Çünkü ülkemizde olduğu kadar yurt dışında da uyumlaması tam olmayan veya uyumlanmamış ama uyumlandığını sananlar vardır. Bu noktada denek kadar, deneyin parçası olan Reiki uygulayıcısı da önemli bir değişkendir ve incelenmelidir…
Ondan dolayı insan deneyleri dışında, aslında çarpıcı olan bir başka deney ise güçlü bir deney kurulumu olan Ann Linda Baldwin ve ekibinin yaptığı deney ve makaledir.
Laboratuvar Farelerinde Yapılan bir Reiki Deneyi
Arizona Üniversitesi’nde, Fizyoloji bölümünde 2008 yılında gerçekleşen bu deneyde (5) anestezi altında 3 fareye kan basıncı ve kalp atış hızını ölçen sensörler küçük radyo vericisi olarak karınlarına yerleştirilmiştir. “Beyaz ses” denen gürültü diyebileceğimiz rahatsız bir sese 15 dakika boyunca maruz bırakılmışlar ve haliyle kan basıncı ve kalp atış hızı ciddi anlamda işitsel stres sebebiyle artmıştır ve sonra da düştüğü gözlemlenmiştir. Ses verilmesi çok doğal, çünkü İl Kontrol Müdürlüğü’nde staj yaparken fare deneyleri orada da yer alırdı. Fareler sese karşı çok duyarlı olduğundan dolayı her daim onlara klasik müzik dinletirdik bir radyodan. Yoksa hemen stres olur ve titremeye başlarlardı.
Temel soru şudur; “Bu üç fareye sesten önce veya sesten sonra arada Reiki ve “sahte” Reiki verildiğinde bir etki olacak mı?” Böylelikle ilk üç gün boyunca ses dinletilerek ölçümler alınmıştır. Ve sonraki beş gün boyunca Reiki ve sahte Reiki yapılacağı şekilde deney dizayn edilmiştir. Sahte Reiki dediğimiz ise Reiki uyumlaması olmayan birinin aynı Reiki davranışlarını sergilemesidir. Bunun amacı etkinin insan elinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını tespit etmektedir.
Farelerin yanında herhangi bir şey implant edilmemiş arkadaş olacak bir fare de konmuştur. Onlar kaçmak ya da farelerle iletişim kurma konusunda özgür bırakılmışlar ve sürekli temiz gıda ve suları da ihmal edilmemiştir. Deneme boyunca Reiki şifacıları ve şifa ile ilgili hiçbir şey bilmeyen sahte Reiki uygulayıcıları ellerini 4 fit (Yaklaşık 121 cm) uzaklıktan kafese tutmuşlardır. Bu da çarpıcıdır çünkü böylesi bir deney kurulumu, “temas” olmaksızın Reiki’nin de akıp akmadığını gösterecektir.
Sonuçlar oldukça ilginç. Sahte Reiki’nin kan basıncı ya da kalp hızında hiçbir etkisi olmadığı gözlemlenmiş. Ses öncesi sessizlik sürecinde Reiki verildiğinde sürekli olarak onların normal kalp hızı aktiviteleri düşmüş ama onların normal kan basınçlarının etkilenmediği anlaşılmış ve kalp hızı sadece ses ile yapılan stres sürecinde çok hafif yükseldiği anlaşılmış.
Eğer Reiki sesten sonra uygulanırsa kalp hızının strese bağlı artışının azaldığı lakin tam olarak ses öncesi seviyeye düşmediği anlaşılmış.
Lakin Reiki ses öncesi dönemde uygulanmaya başladıysa ve sesin verildiği süreçte uygulanmaya devam ettiyse kalp atış hızları normal kalp hızının altında kaldığı (yani ne yükseldiği ne normale geldiği hatta biraz daha düşükte kaldığı) anlaşılmış. Kan basıncındaki artış ise etkilenmemiş.
Yani sürekli Reiki yapmak fareyi tüm dış stres unsurlarına rağmen “dengeli” ve “huzurlu” tutmuştur. Sanki ortamda hiçbir stresi faktörü yokmuş gibi bir durum söz konusu olmuştur.
Ve araştırmacılar Reiki, kalp hızının stres ya da stres olmayan zamanlarda hayvanlarda düşürdüğü ve kalp homeostasisini teşvik ettiği, böylece kalp fonksiyonunu optimize ettiği sonucuna varmışlar. Kan basıncında değişme olmaması da yüksek sesi dengelemesi sebebiyle sağlıklı olduğunu da vurgulamak gerekiyor. Yani Reiki dokunmaması gereken değere (iç dengeyi bozmamak adına) dokunmuyor ve değiştirmesi gereken değeri (iç dengeyi sağlamak adına) değiştiriyor.
Haliyle “stres azaltıcı” olarak ve “kalp homestasisi” için Reiki’inin insanlarda kullanılabileceği sonucuna varılmış. Homeostasis ise bir tür denge halidir, vücudun kendi sistemini koruma durumudur.
İşin çarpıcı kısmı, sahte Reiki yapılan ve kontrol grubunda hiçbir değişiklik gözlemlenmemiştir. Yani elle dokunmadan kaynaklanmamaktır. Reiki yapılan farelerde ciddi değişim gözlenmesi ise plasebo etkisi olmadığının kanıtı niteliğindedir.
Bu bilimsel deney, nasıl vücudu dengeye getirdiği, en dengesiz durumda bile (dışarıdan ses verilirken), Reiki yapmanın dengede tuttuğunu göstermektedir… Sonuç olarak Reiki’nin stres azaltan özelliği ve özellikle kardiyovasküler hastalıklarda kullanılabileceği anlaşılmıştır.
Reiki ve Bilim
Reiki, özellikle Amerika ve Avrupa’da birçok hastanede kabul edilmiş hatta bazı hastanelerde hemşirelik pratiklerinin bir parçası olmuştur. Bu konuda bir çok bilimsel deney, makale mevcuttur. Ben özellikle ilgi çekicilerden birkaçını paylaşmak istedim. Daha derin bir araştırma için alakalı makalelerin kaynaklarına bakılabilir.
Ülkemizde de yaygınlaşan bilimsel yayınlarda yine olumlu sonuçlar alınmıştır. Bu açıdan Reiki’nin her ne kadar nasıl işlediği tam anlaşılamasa da biyolojik, fizyolojik ve psikolojik etkisi bilimsel açıdan net gözlemlenebilmektedir.
Reiki’nin Japonca kökenli ismine takılmaksızın ele alındığında, bilimsel deneyler de göz önüne alındığında “inanç bazlı” veya “mistik unsurlar içeren” diğer şifa metotlarından ayrılmakta, ayakları yere basan, bilimsel-net bir sonuç alınabilen, sağlam bir teknik olarak gözlemleyebilmekteyiz. Dilerim hem ülkemizde, hem yurt dışında Reiki, bilimsel bir teknik olarak daha çok tıp alanına yerini alır.
Yararlanılan Kaynaklar
- Büyükbayram, Z. Onkoloji hastalarında reiki ve yönlendirilmiş imgelem uygulamasının ağrı ve yorgunluk üzerine etkisi. İnönü Üniversitesi / Sağlık Bilimleri Enstitüsü / Hemşirelik Anabilim Dalı. 71 s. 2018.
- Sağkal, T., Eşer, İ., & Uyar, M. Reiki Dokunma Terapisinin Ağrı ve Anksiyete Üzerine Etkisi.
- Tsang, K. L., Carlson, L. E., & Olson, K. (2007). Pilot crossover trial of Reiki versus rest for treating cancer-related fatigue. Integrative cancer therapies, 6(1), 25-35.
- Olson, K., Hanson, J., & Michaud, M. (2003). A phase II trial of Reiki for the management of pain in advanced cancer patients. Journal of pain and symptom management, 26(5), 990-997.
- Charman, R. (2009). A Review of Baldwin A.L., Wagers C., and Schwartz G.E. (2008). Reiki Improves Heart Rate Homeostasis in Laboratory Rats. The Journal of Alternative and Complementary Medicine. Vol 14(3): 417-422.
Yorum yap