Öyle bir an gelir ki,
Ne bir şey söylemek, ne de yazmak istersin. Ne konuşsan anlamsız, ne yazsan yarım kalır. Anlatamazsın, anlatmak istediklerini, yazamazsın hissettiklerini.
Öyle bir an gelir ki,
Hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Ya da fark eder, uyanırsın demek daha doğru olur sanırım. Anlarsın artık bunca zaman neden, ne için yaşadığını, ya da öyle sanıp aldandığını.
Öyle bir an gelir ki,
Anlarsın artık, tüm kavgaların boş, tüm savaşların anlamsız olduğunu.
Öfke duyduğun, kızdığın, savaş verdiğin kendin olduğunu görünce şaşar kalırsın.
Öyle bir an gelir ki,
Tomurcuk vermeye başlar içinde ki tohumlar. Ne kadar saklasan da, ne kadar gizlemeye çalışsan da, gözlerin verir seni ele. Çiçekler gibi açmaya başlarsın baharda olduğu gibi.
Öyle bir an gelir ki,
Fark edersin her şeyin boş olduğunu ve hatta bu boşluğun da sen olduğunu. Dünya, yaşam, hayat, uzay, zaman, mekan bir hiçmiş meğerse.
Öyle bir an gelir ki,
Birden bir şey olur içinde, idrak edersin ki; O’ndan gayrı geride hiçbir şey yokmuş, ya da senden gayrı, senden öte..
Ohhh yazınızı okuyunca bir OH çektim, çok iyi geldi bana
?? Teşekkür ederim canım.