Varoluş Dergisi

GOGOL’UN PALTO’SU

Geçenlerde fotoğrafa çıkmıştım ve yolumun üzerindeki bir sahafa girdim. Yıllar önce okuduğum bir kitabı rafta görünce çok şaşırdım. Kitap kara mizah tadında bir öykü kitabı olan Palto. Yazarı ise Rus edebiyatına yön veren yazarlardan biri olan Nikolay Gogol.

Hikayede bir devlet dairesinde çalışan sade, sıradan bir memurun hikayesine tanık oluyoruz. Kahramanımız dairedeki basit işini severek yapan, kanaatkar, dikkat çekmeyen, işine odaklı, sosyalleşmeyi sevmeyen, tabiri caizse silik bir karakterdir.

Kışlar Rusya’da çok sert geçtiğinden ısınmak ciddi bir sorun olmaktadır ve palto gibi kışlık giysiler önemlidir. Ana karakterimiz Akakiy Akakiyeviç, maaşı ile kıt kanaat geçinen bir memur olduğundan her sene terzide tamir ettirdiği yamalı bir palto giymektedir. Hangi devlet dairesi olduğunu bilmediğimiz dairede, diğer memur arkadaşları en çok paltosu yoluyla onunla dalga geçmektedir. Palto aslında o dönemde bir statü sembolüdür. Akakiy artık paltosunun yama tutmayacağını öğrendiğinde yeni bir palto almaya karar verir ve para biriktirmeye başlar. Yeniliklere çok alışkın olmadığı için bu yeni palto fikri ona zor gelir ve değişik bir psikolojiye bürünerek, ama yeni paltosunu da hayal ederek; yemesinden içmesinden kısıp birikim yapar ve altı ayda gereken parayı biriktirir. Terzi arkadaşı da ona yardımcı olarak, güzel bir palto diker.

Yeni paltosunu giymeye başladığında dairedeki arkadaşları ona artık farklı bir gözle bakmaya başlamıştır. Palto şerefine yemek ısmarlamasını bile teklif ederler. Paltosuna kavuşmasından kısa bir süre sonra bir akşam, şefin evindeki yemek davetinden evine dönerken Akakiy saldırıya uğrar ve kendisi yaralandığı yetmezmiş gibi paltosu da çalınır. Polise ihbar eder fakat beklediği ilgiyi göremez; çok üzülür. Sonrasında bir arkadaşı mühim bir şahsiyete gitmesini önerir. Süklüm püklüm gidip derdini zar zor çekinerek anlatır. Mühim şahsiyet aslında iyi biridir, fakat bu mevkiye yeni gelmiş olmanın ve kendini ispatlamanın derdinde olduğu için ve odada bir dostu varken Akakiy ile görüştüğünden, hava atma çabası ile abartılı bir tavır göstererek, kahramanımızı fırçalar, zorlar ve rencide eder. Dokuzuncu dereceden memur diyerek azarlaması ve tavırları ile Akakiy’i çok korkutur; terler içinde odadan odacı yardımıyla biraz da yaka paça çıkarılır. Akakiy Petersburg sokaklarında rüzgarlı havada ve hem de kar yağıyorken boş boş dolaşır. Bademcikleri daha eve varmadan şişmiştir, ertesi gün ateşler içinde uyanır. Hastalığı hızla ilerler. Doktor geldiğinde sadece birkaç gün ömrü kaldığını söyler. Akakiy bu esnada ateşin de etkisi ile sayıklamakta, palto hırsızları ile ilgili tuhaf hayaller görmektedir. Kimsenin korumadığı, hiç arkadaşı olmayan, kimsenin dikkatini çekmeden yaşayan Akakiy nihayetinde halüsinasyonlar içinde son nefesini verir. Mühim şahsiyet odacısını dokuzuncu dereceden memuru merak edip, yanına getirmesi için evine göndermesi ile Akakiy in öldüğü ortaya çıkar.

Acıklı hikaye bu şekilde bitmiyor ve fantastik bir hikayeye dönüşüyor.

Ben devam etmiyorum ve gerisini okumanızı tavsiye ediyorum. Kitap zaten altmış beş sayfa ve sonuna kadar anlattım neredeyse, son on sayfayı size bıraktım. 😊

Palto eserini okuduğum dönemde beni etkileyen bir yönü de aslında Gogol’un hayat hikayesi olmuştu. Eserlerinde küçük insan teması altında; toplumsal adaletsizliği, eşitsizliği,insanın içsel mücadelesini ele almış, umutsuzluk, yalnızlık gibi duyguları anlatmıştır. Yaşadığı dönemde gördüğü kötülükleri, haksızlıkları dile getirmiştir. Bu hikayesinde deyine siyasileri, hükümeti eleştirel bir bakış açısıyla anlatmıştır.

Gogol yazdıklarıyla Çarlık Rusyası tarafından tepki almış, Rusya ve Rus insanını aşağılamak ile suçlanmıştır.

Literatürde “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık” diye bir söz vardır. Dostoyevski bir kitabında Gogol’un Palto kitabına bu cümle ile gönderme yaparak, Rus ve dünya edebiyatında gerçekçilik akımının mihenk taşı olarak Gogol’u göstermiştir.

2024 yılı yapılacaklar listemde “daha çok kitap oku” maddesi gereği kitaplarla bu ara daha çok haşır neşir oluyorum. Toplumsal sorunlarla ilgilendiği için de Rus edebiyatının yapı taşları ile devam edeceğim gibi duruyor bir süre daha.

Size naçizane tavsiyem biraz sosyal medya orucu ve kitap okumak olacaktır.

Sevgimle.

Seher BAKIM

Seher Bakım

Finans sektörü bilgi teknolojilerinde İş Analisti olarak çalışmaktayım.
Spritüel konulara kendimi bildim bileli ilgim vardı. Okumayı, araştırmayı ve yazmayı seviyorum. Ayrıca fotoğrafçılık ve doğal tarım en önemsediğim hobilerim.
Çekim yasası, numeroloji, access bars, theta healing gibi konular ilgimi çekiyor.
Sevginin iyileştirici gücüne inanıyorum. Sevgiyle dönüştürebileceğimizi; düşüncelerimizi ve bakış açılarımızı değiştirirsek hayatımızı değiştirebileceğimize inanıyorum.
Doğayla baş başa kalmak, gezmek, yeni yerler, kültürler, insanlar keşfetmek benim için büyük keyif.
Hassas kimyası olan biriyim, doğayı, hayvanları kısacası hayatı anlamlı kılan tüm can parçalarını seviyorum.
Ayrıca çok tatlı iki kızım var, biri patili 😊
Herkesin bu dünyaya bir amaç ile geldiğini düşünüyorum. Bir gün bu varoluş amacımızı gerçekleştirebilmemiz dileğiyle…

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler