Varoluş Dergisi

BÜYÜK TAVUK DEVRİMİ

Zamanlardan bir zaman, Denizli’nin Marika köyünde Muhtar Ebedi’nin arazisindeki kümesinde yine olağanüstü sıradan bir güne uyanılıyordu. Genç piliçlerin sevgilisi, sesiyle bütün tavukları büyüleyen meşhur horoz İbiskus, tüm sabah huysuzluğuyla gözleri yarı kapalı, gırtlağını temizleyip başlıyordu en yanık, ‘ÜÜ RÜ ÜÜÜÜÜ’ sünü okumaya.

Herkes harıl harıl işe koyulmuş, yumurtlama derdine düşmüşken tavuk Godi pek oralı değildi. Muhtar Ebedi’nin kümesine getirildiği günden beri mutsuzdu. Çünkü diğer tavuklardan farklıydı o. Kümesteki tüm tavuklar beyaz yumurta yumurtlarken Godi kahverengi yumurtluyordu. Bu olacak iş değildi. Farklı renkte yumurtladığı için şeytanın tavuğu damgasını yemişti. Lanetlenmeliydi. Hatta köy meydanında ibreti alem olsun diye tenekeye geçirilmeli, nar gibi kızartılmalıydı. O sabah diğer tavukların aşağılayıcı bakışlarına dayanamayıp kendini kümesten dışarı attı. Samanların arasında dolaşırken gökten bir şeyin düştüğünü fark etti. Samanları karıştırınca bulduğu şeye inanamadı. Şimdiye kadar gördüğü en büyük ve en beyaz yumurtaydı. Nereden gelmişti? Gökyüzüne baktı hiçbir şey görünmüyordu. Yumurtayı kaptığı gibi kümese götürüp ona samanlardan güzel bir yer yapıp üzerine oturdu. Ertesi sabah olduğunda tavuklar gözlerine inanamadı. Tavuk Godi hayatlarında gördükleri en büyük ve en beyaz yumurtayı yumurtlamıştı. Artık aşırı popülerdi. Horoz İbiskus, Godi’nin etrafında fır dönüyordu. En kaliteli yemler önüne geliyordu. Tavuk Godi altın yumurtlasaydı bu kadar makbule geçmezdi. Birkaç gün bu ihtişam böyle devam etti.

Ta ki o yıllarca anlatılan, efsanelerde ismi geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan Cennet Kuşu Hüma, kümesin etrafında peyda oluncaya kadar. Hüma kuşu; hiçbir zaman yere konmadığı için havadayken yumurtlardı. Kuş çılgınca bağırarak kümesin etrafında turlar atıyordu. Godi olayı anlamıştı ama üzerine yatıyordu. Biraz dolanır dolanır sonra da gider diye düşünüyordu. Bu yumurtayı ona veremezdi. Bir daha o eski ezik günlerine dönemezdi. Fakat bir süre sonra yüreği yanmış ananın feryatlarına daha fazla dayanamayıp yumurtayı alıp dışarı çıktı ve iki kanadının arasında Hüma kuşuna doğru yumurtayı uzattı. Hüma kuşu yumurtasını kaptığı gibi oradan uzaklaştı. Godi öylece kalakalmıştı. İşte o eski mutsuz günlerine geri dönmüştü. Kümese geri girdiğinde bütün faşist tavuklar Godi’nin üzerine yürüdü, hepsi birden kanat çırpmaya başlamışlardı ki o sırada Godi’ye bir güç geldi. Bir cesaret. Yüksek sesle gıdaklamaya başladı. ‘Yeter, yeter artık ötekileştirdiğiniz, dışladığınız. Ne olmuş benim yumurtam farklı renkteyse. Dışı farklı ama içi aynı sizinkiler gibi. Aramızda hiçbir fark yok. Bundan sonra hakkımda tek bir gıdaklama duyarsam hepinizin yumurtasını pişiririm haberiniz olsun.

Şunu unutmayın ki; ‘Önemli olan derinin rengi değil, değerlerinin rengidir.’ (Godi tam bir Nelson Mandela hayranıydı.) Kümeste derin bir sessizlik oluştu. Bu cesaret ona nereden gelmişti? Godi’nin bilmediği bir şey vardı. Cennet kuşu olarak bilinen Hüma kuşu her zaman göğün 7 kat üstünde uçardı. Olmaz ya yeryüzüne yaklaşır ve gölgesi birinin üzerine düşerse sonsuz güç ve mutluluk onunla olurdu. Son şansı sandığı yumurtayı annesine verirken Hüma kuşun gölgesi Godi’nin üzerine düşmüştü. Godi’nin yaptığı iyilik hiç vakit kaybetmeden ona geri dönmüştü. Tüm kümes Godi’nin bu çıkışına hayran kalmış, cesaretinden korkmuşlardı.

Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Godi farkında olmadan bir devrimin ateşini yakmıştı. Bu olay kulaktan kulağa tüm köylere ulaştı. Diğer köylerdeki kümeslerde kahverengi yumurtlayan bütün tavuklar artık biliyorlardı ki yalnız değillerdi. Bundan böyle tavuk gibi korkak değil, tavuk gibi cesur benzetmeleri yapılır olmuştu. Hiçbir tavuk başka renkte yumurtluyor diye ötekileştirilmiyor, aşağılanmıyordu. Artık tüm köy kümeslerinde eşitlik ve kardeşlik ÜÜ RÜ ÜÜÜ leri okunuyordu. O günden sonra Denizli şehir meydanındaki horoz İbiskus’un heykeli indirilmiş, yerine tavuk Godi’nin heykeli dikilmişti.

Şebnem Hoşer

1986 yılında İzmir'de doğdum. İzmir Ekonomi Üniversitesi mezunuyum. 2009 yılında Amerika'da Virginia Tech Üniversitesi'nde, Yabancı Dil Eğitimi aldım. On senedir işim gereği dünyayı dolaşıyorum. 2019 yılında Usui Reiki Grand Master İsmail Bülbül sayesinde Reiki ile tanıştım. Hayatımın dönüm noktalarından biri olarak görüyorum bu karşılaşmayı. Yazmayı seviyorum ve güzel olan her şeye inanıyorum.

2 yorumlar

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler