Varoluş Dergisi

ÇANAKKALE İNCİSİ: BOZCAADA

Seyahat etmeyi sever misiniz? Cevabınız evetse bu ay kısa bir yolculuğa birlikte çıkalım mı?

Türkiye’nin gözlemlediğim ve naçizane deneyimlediğim en güzel plajlarından biri, Ayazma plajına ev sahipliği yapan, tarihi çok eskilere uzanan Eski Rum ve Türk mahallelerinin olduğu Ege’nin Kuzeydoğusunda yer alan Çanakkale’nin incisi “Bozcaada’’

Uzun uzun anlattım çünkü çok yönlü bir ada olduğu kesin.

Her zaman aklımda olan bir yerdi ama gitmeye bir anda karar verdim. Hızlıca kalacak yerler, ne yenir-içilir, nereler ziyaret edilir derken kendimi bilet alırken buldum. Eğer aracınızla gidecekseniz, Geyikli iskeleden arabalı feribot kullanabilirsiniz veya aracınız yoksa bulunduğunuz şehirden Geyikli otogara gelip oradan feribotun kalktığı iskeleye minibüsle veya taksiyle aktarma yapabilirsiniz.

Feribot yolculuğu bir kere çok keyifli. Yaz – kış tarifeleri oluyor bulunduğunuz döneme göre saatleri önceden kontrol etmekte fayda var. Ben ekim ayında sabah 08:00 feribotuna binmiştim. (Bir sonraki 11:00’deydi.) Yaklaşık yarım saat kadar sürüyor ve adaya sakin bir başlangıç yapmak için midir bilinmez ama feribotta klasik müzik çalıyor. 🙂 Dönüşte de aynı tarz müzikle uğurlanıyorsunuz. Eğer akşam son vapurla (18:00) dönüyorsanız gökyüzünün türlü renklerini gün batarken gözlemleme şansınız olur.

Temmuz – Ağustos ayları pandemi olsa bile orada yaşayanların söylediklerine göre oldukça yoğunmuş. Ama benim gittiğim dönem (ekim) eski yıllara göre daha az kalabalıkmış. Adada yaşayanların tavsiyesi Mayıs – Eylül – Ekim aylarında adanın ziyaret edilmesi yönünde. (Hem sıcaklar hem de insan kalabalığı daha az, sezondaki fiyatlar biraz daha düşük oluyor.) Ayrıca eylül ayında adanın simgesi olan ve yüz ölçümü olarak adanın üçte birini kaplayan bağcılıkla ilgili “Bağ Bozumu Festivali” oluyormuş.

Feribottan adaya indikten sonra sol tarafta minik teknelerin olduğu ufak bir marina var.

Sağ tarafta da; ‘Kim tarafından yapıldığı belli olmayan ama Cenevizliler, Fenikeliler ve Venedikliler tarafından da kullanılan Bozcaada kalesi var. Venediklilerin adadaki egemenliği sona erince yarattığı tahribat nedeniyle Fatih Sultan Mehmet (1455) kalıntılar üzerinden tekrar inşaa etmiştir.’ (Vikipedi)

Sonraki dönemlerde yapılan restore çalışmalarıyla birlikte kalenin oldukça yeni durduğunu resimlerde görebilirsiniz.

Adanın girişinde bir taksi durağı var, eğer araçsız geldiyseniz durağın numarasını not etmenizi tavsiye ederim. Çünkü Ayazma plajına giden dolmuşlar sezon kapanışı sebebiyle nadir kalktıkları için gidişte ve dönüşte taksiye ihtiyacınız olabilir. (3 km civarı bir yol)

Adanın meydanına geldiğinizde bir yol ayrımıyla karşılaşacaksınız burası önceden dereymiş, şu anda Çınar Çarşı Caddesi olarak geçiyor. Eski Rum ve Türk mahallelerinin birleştiği bir nokta. Burada çay bahçesi, mini kafeler ve ara sokaklarda adaya özgü Türk ve Rum mezelerinin sunulduğu, taze balık yiyebileceğiniz çok güzel restaurantlar var.

Konaklama için Eski Rum mahallesinde (özellikle fotoğraf çekmeyi sevenlerin uğrak yeri) renkli bitişik kapıları, birkaç katlı cumba evlerin içinde yer alan şirin pansiyonları önerebilirim. Sezon ortasında Çanakkale ortalamasının biraz üzerinde fiyatları olduğu gözlenmekte ama sezon sonunda bütçenize göre seçenekler bulabilirsiniz. Ayrıca deniz kenarına yakın olayım, bağda, bahçede vakit geçireyim gibi bir düşünceniz varsa Ayazma tarafında da otel, pansiyon, kamping alanları bulabilirsiniz.

Kuzey Ege’nin denizi güney bölgelere oranla yaz – kış serin oluyor ama Ayazma plajının denizi ekim ayında suyun ısınmasına rağmen oldukça serindi. ‘’Böyle daha çok severim.’’ diyenlerdenseniz benim gibi, hiç kaçırmayın derim. Taşlı değil kumlu alanlarda yüzmeyi seviyorsanız altın renginde yumuşacık bir kumu var. Ekim sonu kasım başına kadar sezon devam ediyor. Söyleyenlerin dediğine göre rüzgarlı bir bölge olduğu için temmuz ağustos aylarında da hava çok pişirmiyormuş.

Bu arada zamanım kısıtlı olduğu için diğer küçük koyları ziyaret edemedim, aracı ve vakti olanlar diğer koyları da ziyaret edebilirler.

Bir de akşam gün batımının izleneceği bölgeler var. Bu bölgelere sezonda dolmuşla, sezon bitiminde kendi aracınızla ulaşabiliyorsunuz. Yazın dolmuşlar bu bölgelerden geçiyormuş. (Rüzgar Gülü – Günbatımı İzleme Noktası ve Polente Feneri, Göztepe)

Rüzgar gülü demişken, adada enerji üretimi sağlayan Rüzgar türbinleri var. İnternete rüzgar türbini yazıp detayları konusunda bilgi alabilirsiniz.

Şimdi vereceğim bilgi biraz enteresan gelebilir ama Bozcaada’nın mavi gözlü küçük kargaları meşhur. Önce anlayamadım karga mı diye, çevredekiler doğruladı. Nereye giderseniz gidin mutlaka bir karga sürüsüyle karşılaşıyorsunuz. Masaya konup sohbet edecek seviyeye gelmişler. Çevredekilere niye bu kadar çok olduklarını sorduğumda onlarda bilmiyorlar ama bu durumdan dolayı mutlular. Bir de tabi çok sevimli sempatik kedileri var adanın, bunun söylemeden geçemeyeceğim. 😊

Gündüz ayrı bir dünyanın içindesiniz evet ama adanın en çok akşamlarını sevdim. Sokak aralarında özellikle Eski Rum mahallesinin altında yan yana dizilmiş restoranlarda bir ağızdan söylenen şarkılar ve özellikle musiki sesleri duyabilirsiniz. İnsanı iyi ve mutlu hissettiren bir atmosfer ve biraz da hüzün var o anlarda. Çok şeyler yaşanmış belli ki, bir de yaşanmışlıkları oradakilerden dinlediğinizde bir hikayenin içinde buluveriyorsunuz kendinizi..

Rumlar ve Türkler çok uzun süre (500 yıl civarı) adada bir arada yaşamış ama zamanla Rum nüfusu oldukça azalmış.“500 yıldır Rumların ve Türklerin bir arada yaşadıkları Bozcaada’nın nüfusu 2500 civarında. Tarih boyunca göç alan ve göç veren adadaki Rum nüfus artık yalnızca 25-30 kişi. Son yıllarda büyük kentlerden gelip yerleşenlerin sayısı ise her geçen gün artıyor. Yazın gelen turistlerle birlikte ada nüfusu 5000-10.000 arasında değişiyor. Kışın ise nüfus 1000’e kadar inebiliyor. Toplam 300 civarı öğrenci eğitim görüyor. 0. yüzyıl başında nüfusun yarısından biraz fazlasını Rumlar oluştururken, bugün adada sadece 3 Rum kalmıştır..” (Bozcaada Belediyesi sayfası – http://www.bozcaada.bel.tr/)

Hissedilen hüzün belki ayrılığı, yuva özlemini anlatıyordur bu da şarkıların tınılarına yansımıştır ya da insanların zarafetine, kim bilir..

Ana vatanı bildiği bir yerden, bir kuşluk vakti ansızın gitmek.. Gidene mi zor, kalana mı? sorusunu getirdi içime sokakları gezerken..

Deniz kenarında oturup karşı kıyıya komşusunu uğurlayan Ayşe teyze ne hissetmişti acaba? Her sabah kahvesini birlikte içtiği Bayan Eleni ona gittiği gemiden el sallıyordu ve onu bir daha ne zaman göreceğini bilmiyordu belki de.

-Yazı Arası Notu-

Evet ben de size sormak isterim. Bir evden, bir şehirden, bir kalpten giderken zorlanır mısınız?

Bazı gidişler kolay olabilir, süresi bitmiştir miladı dolmuştur dersiniz uğurlarsınız kendinizi, mekanı ya da kişileri.. Çok anlamlı değildir belki de yaşananlar o yüzden gitmekte, kalmakta kolaydır. Ama bazen sevdiklerimizi uğurlarız sonsuzluğa, gurbete ya da rahmete.. O anlarda güzel anılar gözümüzün önünden gitmesin isteriz, hep bizimle kalsalar ne olurdu, değil mi? En büyük hatırlatıcılar belki bu uğurlamalardır ne dersiniz?

Neye?

‘Aşk’a..

‘Öz’e..

‘Varoluş’a..

Her şeyin geçiciliğine, beden illüzyonunun bir gün biteceğine..

Ve her canlının bir gün ölümü tadacağına.. (Manen ve madden)

Ve her mucizenin gerçekleşme ihtimalinin olduğuna..

Olmaz diye üzüldüğün hayalinin eğer gerçekten kalpten inanırsan bir gün olacağına, olmazsa da hayırlı olanın bu olduğuna..

Hiçbir acı ve mutluluk sonsuza kadar sürmüyorsa içini ısıtan en iyi yakıtın samimi bir gülüş olduğuna..

O samimi gülüşü görecek göze eriştiğinde..

Aynı gözle dostu ayırabilecek algıya geldiğinde..

Dostun kendisi olduğunda, dost elini tutmayı bildiğinde…

Evet bu gidişler güzel gidişlerdir ya da güzel kalışlardır.

Ne dersiniz?

-Yazı Arası Notu Sonu-

Bozcaada’da yapılacakları şöyle bir özetleyecek olursak; Önce tüm düşünce ve kalıplardan sıyrılıp bulunduğunuz yerin tadını çıkartmaya niyet etmek (tüm seyahatler için geçerli), Eski Rum mahallesinde sokak aralarında kaybolmak, esnafla ve orada yaşayan insanlarla sohbet edip bölge hakkında bilgi almak ve hikayeleri dinlemek, şarap sevenler varsa Türkiye’nin en iyi şaraplarını tadabileceğiniz bir bölge,  Ayazma plajında yüzmek ve eğer vaktiniz varsa diğer koyları da keşfetmek. Müzik her şeydir bana göre akşam mutlaka müzik dinleyebileceğiniz restoranları tercih edebilirsiniz. Gün batımı izleme noktalarına gitmek, şu an pandemiden dolayı kapalıymış ama Bozcaada Yerel Tarih Araştırma Merkez Müzesi’ni ziyaret etmek, yöreye özgü acı biber reçeli, ada çayı, mor kekik, kantaron yağı almak ve son olarak her ay veya sık sık gezme planı yapan biriyseniz sezon başı veya sezon sonu adaya gelmek birçok anlamda yararınıza olacaktır. Bir de benim gibi çadır kampı yapmayı seven biriyseniz ve pandemi süresinde insanlarla daha az temasta olayım düşünceniz olursa, Ayazma tarafındaki koylarda kamp alanları var. Hava soğuk olur diye gitmedim ama sezon içinde birçok kişi hem bütçe, hem izolasyon anlamında bu alanları tercih etmiş, bilginize.

Kaynakça;

Vikipedi

(Bozcaada Belediyesi sayfası – http://www.bozcaada.bel.tr/)

 

Esra Yılmaz Aslan

2009 Yılında Reiki ile 2011'de de İsmail Bülbül hocamla tanıştım. Reiki 3b Öğretmeniyim. Kendimi tanıma evresini yaşarken insanlara faydalı olabilmek amacındayım.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler