Çok eski zamanlarda bir kabilede iki avcı yaşarmış. Birisi konuşkan ve kibirli diğeri ise sessiz ve sakinmiş. Konuşkan avcı sürekli arkadaşlarından, çevresinden şikayetçi olur onları kötülermiş. Bunu sürekli yapıp alışkanlık haline getirmiş. Herkesin arkasından konuşur, bir gün eşinden diğer gün çocuklarından şikayetçi olurmuş. İnsanların onu sadece çıkarları için kullandığını düşünür durur kendini sürekli mutsuz eder işlerinin bir türlü yolunda gitmediğinden şikayetçi olurmuş. Yine de sessiz avcı konuşkan avcının eskiden merhametli bir insan olabileceğini düşünüyormuş.
Sessiz ve sakin avcı ile aynı yerde oturdukları için arada sırada muhabbet eder birbirlerine başlarına gelenleri anlatırlarmış. Sessiz avcı sürekli ona bakış açısını değiştirmesini başına gelen olayların bu bakış açısından kaynaklandığını söylüyormuş ama dinleyen kim. Onun söylediklerini düzeltmeye çalışmak bir türlü işe yaramıyormuş. Bir sürü nasihat vermiş tartışmış ama yok, avcı değişmiyormuş.
Bu arada sessiz avcı kendisine eşlik edecek bir evcil hayvan almaya karar vermiş. Nereden nasıl bulurum derken yaşadığı vadinin girişinde hep yolunu gözleyen sürekli ona miyavlayan sarman kedi aklına geliyormuş. Sarman kedi ne zaman onu görse miyavlar ondan yiyecek alırmış. Onu beslemek avını onunla paylaşmak avcının çok hoşuna gidiyormuş. Bir gün kediye evinde bakmaya karar vermiş ve onu kucağına almış. Beraber vadi boyunca yürümüşler ve bir süre sonra avcının evine gelmişler. Avcı eve girmeye hazırlanırken sarman kucağından atlayıp gözden kaybolmuş. Avcı çok üzülmüş. Bütün vadi boyunca kucağında uyuyan kendini sevdiren sarman birden yok olmuş.
Yine günlerden bir gün sessiz avcı konuşkan avcıyla karşılaşmış. Konuşkan avcı yine anlatmaya başlamış, memleketin durumundan başlamış, kaynanasının ona çektirdiklerinden bahsetmiş. Avcı bu sefer ona karşılık vermemiş onu sadece dinlemiş ve konuyu daha iyi anlamak için sorular sormuş. Ona karşı hiçbir fikir türetmemiş. Sadece dinlemiş o böyle yapınca konuşkan avcıda kendisini fark etmeye başlamış. Ona sormuş neden her şeyinin olmasına rağmen kendisinin sağlıklı onun ise hasta olduğunu sormuş. Bu sefer konuşkan avcı susmuş ve düşünmeye başlamış.
Konuşkan avcıda bazı değişiklikler olmaya başlamış. Bazı şeyleri söylemeden önce düşünmeye başlamış. Eskisi gibi bütün dünyaya verip veriştirmez olmuş. Daha güler yüzlü bir insan olmaya başlamış. Huylu huylarından kolay vazgeçmez ama yine de konuşkan avcıda değişiklikler oluyormuş. Sessiz avcı eskiden tanıdığı acaba konuşmayı kessem mi diye düşündüğü konuşkan avcının bu haline görünce çok seviniyormuş.
Bizim sessiz avcıya gelince o yine evcil hayvan nereden bulurum diye düşünmeye başlamış ve arkadaşlarına sorarken bir arkadaşı ona zengin köyden bahsetmiş. Oradaki evcil hayvanların çok bakımlı ve güzel olduğunu söylemiş. Avcıda merak etmiş ve yola çıkmış. Az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş. Zengin köye varmış. Avcı bir de ne görsün gözlerine inanamamış. Zengin köyde bütün hayvanlar beyazmış. Gözleri ise rengarenkmiş. Avcı düşünmüş böyle bir hayvanım olsa ona bakmaya doyamam demiş.
Köyün ileri gelenlerini aramış ve durumunu anlatmış. Ben de bir evcil hayvan sahibi olmak istiyorum demiş. Köyün ileri gelenleri düşünmüş ve bunun için doğru zaman olmadığı kanısına varmışlar. Avcı karşı çıkmış ne zaman doğru zaman olacak demiş. Onlarda bugün git şu gün gel demişler. Avcı yine çok üzülmüş. Ne yapsa bir türlü evcil bir hayvanı olmuyormuş. Avcı artık istemeyi bırakmış ve her şeyi oluruna bırakmaya karar vermiş ve yaşadığı vadiye geri dönmüş.
Bir gün evde otururken bir haber gelmiş. Vadinin ileri gelenleri bireyleri desteklemek amacıyla avcılardan oluşan bir kooperatif kurmaya karar vermiş. Böylece avcılar bu kooperatife kayıtlı kişilerle sırası gelene göre beraber avlanacak hem tehlikeleri daha kolay bertaraf edecek hem de avladığı avları paylaşacaklarmış. Böylelikle kimse aç kalmayacakmış. Yenilmeyen etlerden fazladan kalan etleri ise satıp tarım yapmak için tohum alacaklarmış. Avcı ne zamandır bu haberi bekliyormuş. Zira onun da kış günlerinde beslenme ile ilgili sorunları oluyormuş.
Günlerden yine bir gün sessiz avcı konuşkan avcıya rastlamış. Konuşkan avcı ondan bir konuda yardım istemiş. Ona kendisinden bahsetmiş ve başına neden böyle bir şey geldiğini anlamadığını belirtmiş. Konu dönmüş dolaşmış yine sevgiye gelmiş, sessiz avcı konuşkan avcıya dünyada hiç sevdiği bir şey olup olmadığını sormuş. Konuşkan avcı bir süre düşünmüş ve bir şey bulamamış. O sırada sessiz avcı ona hayvan sevgisinden ve bir türlü evcil bir hayvanı olmadığından yakınmış. Konuşup vedalaşmışlar.
Bundan bir süre sonra bir gün konuşkan avcı arkadaşları ile vadinin toplanma yerinde konuşurken sessiz avcı onları görmüş ve bir merhaba demek için onların yanına uğramış. Şundan bundan konuşurken konuşkan avcının arkadaşı sessiz avcıya ne kadar çok evcil hayvanı olduğunu anlatmış ve hepsine bakamadığından dert yanmış. Sessiz avcı onlardan bir tanesine bakabileceğini söylemiş. Sessiz avcıyı tanımayan konuşkan arkadaşı ona bir sürü soru sormuş ve verdiği cevapları beğenmiş ve ona en sevdiği evcil hayvanlarından birisini vermeye karar vermiş.
Bir hafta sonra buluşmuşlar ve sessiz avcı bir çantada harika bir tekir görmüş. Bu benim mi diye sormuş ve çok sevinmiş. Konuşkan avcının arkadaşına ve vesile olduğu için konuşkan arkadaşına teşekkür etmiş. Vakti gelince ne demek o zaman anlamış ve şükretmiş.
Aydın YAKUPOĞLU
Yorum yap