Bilinmeyen bir şehrin Sancaklar köyünde güzeller güzeli Ayperi adında bir genç kız yaşarmış. Ayperi beyaz tenli, yanakları elma gibi, narin ve gözlerinin içi gülen biriymiş.
Bir bakan tekrar tekrar bakmak istermiş o gülen gözlere. Gelin görün ki Ayperi bunun farkında bile değilmiş. Kendine hayranlıkla bakan gözlerin neye hayran olduğunu bir türlü çözemezmiş.
Aynanın karşısına geçip gözlerinin içine derin derin bakar, ‘Ne buluyorlar bu gözlerde iki kahverengi göz işte dermiş.’ Bir yandan da bunu söylerken hüzünlenip iç geçirirmiş içten içe, benim göremeyip de onların gördüğü ne ola ki diye..
Günlerden bir gün Ayperi sabah çok erken saatlerde yalnız kalmak istediği zaman sığındığı köyün rüzgarlı tepesine sabah çok erken saatlerde gitmeye karar vermiş.
Sabahları serin olduğu için annesinin ördüğü hırkayı giyip kedisi Boncuk ile birlikte yavaş adımlarla rüzgarlı tepenin yolunu tutmuş. Ayperi yaşına rağmen oldukça cesur bir genç kızmış. Karanlıktan veya tek başına olmaktan ne sıkılır ne de korkarmış. Aksine tek başına yaptığı sessizlik içindeki keşiflerin verdiği tatmini insanların arasındayken daha az alır olmuş.
Her geçen gün sorgulamaları artan Ayperi aynadaki yansımasını fark edebilmek için sabahları dualar edermiş.
Rüzgarlı tepenin yolunda Ayperi’nin kalbine aylar sonra bir ilham düşmüş.
Tekerleme misali Ayperi’nin dudaklarından şu cümleler dökülmüş:
‘Ben sendeyim, sen de
Aynalarda gördüğünün içinde
Perdelerini kenara çek öyle bak
Sevgiyim, ışığım gözün görmediği yerde..’
Ayperi bunu çok sevmiş. Rüzgarlı tepeye adımlarını hızlandırmış, Boncuk’ta peşinde. Ben sendeyim sen de, aynalarda gördüğünün içinde, perdelerini kenara çek öyle bak, sevgiyim, ışığım gözün görmediği yerde.. Tepeye vardığında olduğu yerde koşarak tekerlemeyi tekrar, tekrar söylemiş.
Günler günleri kovalarken Ayperi tekerlemeyi her gün aklına geldikçe söylemiş, söylemiş, söylemiş..
Daha ilk hafta kalbinde titreşimler oluşmaya başlamış. İkinci hafta bu tüm bedenine yayılmaya başlamış ve üçüncü hafta bir gün aynaya baktığında tekrar tekerlemeyi söylediğinde bu kelime olmaktan çıkıp farklı bir oluş haline dönüşmüş.
‘Ben sendeyim, sen de
Aynalarda gördüğünün içinde
Perdelerini kenara çek öyle bak,
Sevgiyim, ışığım gözün görmediği yerde..’
Ve evet Ayperi başkalarının onun gözlerinden gördüğü ışıltıyı kendi gözlerinin içine bakarken görmeye başlamış. Gözlerini açmış öyle söylemiş, gözlerini kapatmış öyle söylemiş, aynaya baksa da bakmasa da kalbindeki titreşim her noktasına yayılıvermiş.
Ayperi kız her gün aynı tekerlemeyi bıkmadan usanmadan söylemesinin mucizesini yaşamış ve her geçen gün içindeki sevgi yeşermiş ve bu güzel duyguları herkes tatsın diye, her sabah tüm köy uyurken rüzgarlı tepeye gidip tekerlemesini köye karşı ninni gibi söylemiş.
‘Ben sendeyim, sen de
Aynalarda gördüğünün içinde
Perdelerini kenara çek öyle bak
Sevgiyim, ışığım gözün görmediği yerde..’
“Ben sendeyim, sen de
Aynalarda gördüğünün içinde
Perdelerini kenara çek öyle bak,
Sevgiyim, ışığım gözün görmediği yerde..”
Canım hikaye çok güzeldi. Bir solukta okudum. Çok samimi bir kurgu olmuş ellerine yüreğine kalemine sağlık canım benim 🌹👏
Canım hocam çok teşekkür ederim.🌺🌺🌺
Esra’cım ne güzel yazmışsın . Cok beğendim. Aynı naifliğinle, kibarlığınla ve içtenliğinle. Sevgiler
Özcan hanım çok teşekkür ederim sevgiler ☺️🌺
Ahh su perisi Esram kişisel tekerlememi, şarkımı yazasım geldi öyle bir yerlere koşup şuan çok ilham verici 🌈🤗💜