Varoluş Dergisi

MAYMUN ÇİÇEĞİ

Eyvah! yine bir pandemi mi geliyor? Yine ölümler, eve kapanmalar mı başlayacak? Tedavisi var mı? Aşı olmalı mıyız?
Öncelikle sırtınızı dayayıp sakince derin bir nefes alın… Çünkü biliyoruz ki stres ve korku bedenimize ve daha önemlisi bağışıklık sistemimize zarar verir. Yine biliyoruz ki 1980 öncesi doğup aşılanan şanlı bir nesil var… Ayrıca erken klinik tanı ile aşılama yapılınca %85 iyileşme mümkün… Direkt lezyon ile ya da çok yakın temas dışında bulaş riski covide oranla çok düşük görünüyor.
Biraz rahatladıysanız ayrıntılara geçelim. İsminden başlayalım. Daha sıklıkla keseli sıçanlar ve Afrika sincaplarında görüldüğü halde ilk kez 1958 yılında maymundan izole edildiği için adı bu şekilde verilmiş. Maymunlar ve insanlar tesadüfi konaklardır, doğal rezervuarı kesin olmamakla birlikte büyük olasılıkla kemirgenlerdir. Çiçek hastalığı virüsünün de dahil olduğu Poksviridae ailesinin bir üyesidir. Tüm vücutta yaygın döküntüler oluşturdukları için adlarına “çiçek” eklemiş olmalılar.
Burada önemli bir hatırlatma yapmak istiyorum. Çiçek hastalığı; Aşılar sayesinde dünyadan tam olarak eradike edilen ilk hastalıktır.

Maymun çiçeği hastalığına dönelim. Son zamanlarda adı Mpox olarak değiştirilmiştir. DNA virüsü olduğu için daha stabil olup evrimleşmesi yavaştır. Genel olarak 2 tipi (Tip1 ve 2) mevcut olup Tip2 daha hafif seyirlidir. Hatırlayacağınız üzere 2022 yılındaki maymun çiçeği vakaları bu şekilde idi. Maalesef DSÖ 2024 yılında, hem daha ağır klinik hem de bulaşması hızlı olan Tip1 suşunun yayılma ihtimaline karşı acil durum çağrısı yapmıştır. Yaklaşık olarak yüz binden fazla kişiye bulaştığı ve iki yüz kişinin öldüğü bildirilmiştir.

Bu yazdıklarımı okuyunca panik yapmayalım. Öncelikle her duyduğumuza inanmayalım. Sosyal medya bilgi kirliliği, komplo teorileri ile dolmuş durumda. Bilgiyi bilimsel kaynaklardan öğrenip bilgelikle kullanabilmeliyiz.

Amaç farkındalık yaratmak ve tedbir alabilmektir. Neler yapabiliriz acaba?
Önce hastalığı tanıyalım. Hastalığın kliniğinde en sık görülen belirtiler sırasıyla; ateş, yorgunluk, lenf bezlerinde şişkinlik şeklindedir. Özellikle lenf bezlerinde şişkinlik olması su çiçeğinden (varisella) ve çiçek hastalığından (variola-smallpox) ayıran en önemli belirtidir. Kuluçka süresi 6 ila 13 gün (bazen 5 ile 21 gün) arasındadır. Gerçek belirtilerin (cilt lezyonlarının) ortaya çıkması 1-2 haftayı bulan sinsi bir dönemi vardır. Ancak bu durumun da bazı avantajları var. (Yin yang gibi) Semptomlar başlayana kadar bulaşıcılığı çok düşüktür. Diğer çok önemli ve iyi haber de şu ki; İlk on günde, yani döküntüler başlamadan önce aşılama yapılırsa hastalık riski azaltılır. Tıpkı kuduz aşısı gibi… Virüse maruziyet sonrası aşılama yapılarak korunmanın mümkün olduğu nadir hastalıklardandır. Normal koşullarda aşı zayıflatılmış mikrop olup bağışıklık sistemimizi hastalığa karşı önceden hazırlar.

Ateşten yaklaşık 3 gün sonra döküntüler ile birlikte bulaşma riski başlamaktadır. Bulaşma; özellikle lezyonlara direkt temas, enfekte kişinin çamaşırları ve dokunduğu yüzeyler ile mümkün olmaktadır.

Hem özetleyip hem de toparlayalım:
* Hastalığın kuluçka döneminden sonraki ilk 5 gününde ateş, şiddetli baş ağrısı, sırt ağrısı ve aşırı halsizlik görülür. Bunlar başka hastalıklarda da görülebildiği için “lenf bezlerinin” de şişmesi ayırıcı özelliktir.
*Ateşin yükselmesiyle döküntüler önce yüz bölgesinde (en sık) başlar; Ağız içi, ayak tabanı, genital organlar dahil vücudun her yerinde görülebilir. Sırasıyla makül (düz bir kızarıklık), papül (deriden kabarık), vezikül (içleri berrak sıvı ile dolu), püstül (içleri sarımsı sıvıya döner) ve en sonunda kabuklanarak sonlanır.
*İşte en kritik ve bulaşıcı dönem budur. Döküntülerin kabukları bile bulaşıcıdır. Çıplak elle temastan kaçınılmalıdır. Özellikle sağlıklı kişinin cildinde kesik, çizik, yara varsa bulaş riski artmaktadır.
* Bu süreç, genellikle 2-4 hafta sürer ve kendiliğinden iyileşir. ”Çocuklar ve genç yetişkinler arasında ölüm oranı daha yüksek olup bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde seyir daha şiddetlidir.”(1) Sekonder enfeksiyon olarak; Bronkopnömoni, ensefalit, sepsis ve doğrudan göze temas ile körlük olabilmektedir.
* Solunum yoluyla bulaşma: Uzun süreli yüz yüze temas esnasında, enfekte bir kişinin solunum salgıları (örneğin öksürük veya hapşırık yoluyla yayılan damlacıklar) yoluyla da bulaşma riski vardır. Ancak, bu yol genellikle daha uzun süreli ve yakın temas gerektirir. (2)
*Gebe anneden bebeğe, cinsel yolla ve enfekte yüzeylerden ya da hayvan ısırığından bulaş mümkün olmaktadır.
*Hastalık belirtileri gösteren kişilerin son bir ay içinde riskli bölgelere seyahat edip etmedikleri ya da benzer belirtileri olan birileri ile yakın temasları olup olmadığı sorgulanmalıdır.
*Ülkemizde çiçek aşısı, 1980 yılına kadar “çiçek hastalığı” eradike edilene kadar uygulandığı için bu dönemden önce doğan aşlanmış olup belli oranda korunmaktadır.
*Evde izolasyon gerektiğinde: Kişi kendini bir odada izole etmeli, mümkünse banyo ve tuvalet ayrılmalıdır. Kişinin odasında kullanılan eşya, mobilya ve kişisel malzemeler oda dışına çıkarılmamalı, cilt teması olmamasına dikkat edilmelidir. En az 1 mt mesafede bulunulmalıdır.
* Koronadan öğrendiğimiz gibi kişisel koruyucu ekipman (maske, eldiven, siper), ellerin sabunla yıkanması ile birlikte; El hijyeni ve yüzey alanları en az %60 alkol içeren solüsyonlar kullanılarak veya çamaşır suyu (%1) ile temizlenmelidir.

*Virüs, 4°C’de uzun süre canlılığını koruyabilir. Ancak ısıya dayanıklı değildir; 56°C’de 30 dakikalık işlemden sonra inaktive olmaktadır. Virüs formaldehit, metanol, sodyum dodesil sülfonat (SDS), fenol ve kloroform gibi organik çözücüler tarafından kolaylıkla etkisiz hale gelmektedir. (1)
*Tedavi daha çok semptomatiktir. Antiviral ilaçlar ve çiçek immünoglobulini 2022’de kullanılmıştır.
*ABD’de Mpox hastalığı için kullanılmak üzere 2019 yılında FDA tarafından onaylanmış aşı bulunmaktadır. Bu aşı, Çiçek ve Mpox hastalığına karşı etkili olup içinde modifiye Vaccinia Virus Ankara suşu bulunmaktadır. Evet Ankara aşısı olarak bilinen ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Aşı Laboratuvarları’nda geliştirilip daha sonra Münih Üniversitesi’ndeki araştırıcılar tarafından daha güvenli hale getirilen aşıdır.
*Bu aşı, Çiçek hastalığının da dahil olduğu Ortopoksvirüsler için geliştirilmiş olan aşıların maymun çiçeği hastalığına karşı da yaklaşık %85 koruyucu olduğu gösterilmiştir. Ayrıca bu aşılar maymun çiçeği hastalığı açısından riskli gruplarda ve gerekli durumlarda temas öncesi ve sonrası profilaksi için de kullanılabilmektedir. (4)
Bu kadar şey okuduktan sonra nasıl rahat olabiliriz diyorsunuz şimdi de… Bu zamana kadar neler atlattık hep beraber? Kim bilir daha neler deneyimleyeceğiz? Öldürmeyen şey güçlendirirmiş gerçekten… Hepimiz koronadan çok şey öğrenmedik mi? Hijyeni, bağışıklığın güçlü olması için bedenimiz kadar ruhumuzu da beslenmemiz gerektiğini ve aşıların önemini…

Hep aklımda olan Hitit duası var; Tanrım; Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirme gücü, değiştiremeyeceğim şeyler için kabul etme gücü ve ikisi arasındaki farkı görecek akıl ver…

Sağlıcakla kalın.

Kaynakça:
1. Journal of Biotechnology and Strategic Health Research Derleme / Review
http://dergipark.org.tr/tr/pub/bshr
2. Türk tabipler Birliği 15 ağustos bildiris
3. T.C Sağlık bakanlığı M-ÇİÇEĞİ (MPOX) REHBERİ
4. SALGIN HABERLERİ MAYMUN ÇİÇEĞİ VİRÜSÜ SALGINI; Dergipak Monkeypox Virus outbreak Mine TEPETAŞ1C, Sevda SUNGUR1C

Yasemin Kaya

Antakya , 1974 doğumluyum. Orta öğrenimini Antakya Kurtuluş Lisesinde tamamladım. Gaziantap Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdim. 2002-2007 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesinde Anesteziyoloji ve Reanimasyon dalında uzmanlık eğitimi aldım. Muş Kadın-Doğum Hastanesinde mecburi hizmetimi tamamladım. 2009 yılından itibaren sırasıyla SSK Antakya Devlet Hastanesi ile Adana Devlet Hastanesi, 2011 -2021 Antakya Özel Akademi Hastanesinde çalıştım. 2021 yazında, hiç bilmediğim ve kendimi yeniden keşfetme fırsatı bulduğum İzmir şehrine kızımla taşındım. Şubat 2023 deprem felaketi ile memleketimin yıkılması sonrası yazılarıma bir süre ara verdim. Ancak hayatımın en önemli dönüm noktası 2017 ocak ayında oldu. Spirütel yaşam ve Reiki ile tanışmakla zihnimin berraklaştığı, bakış açımın değiştiği; zihinsel, ruhsal ve bedensel dönüşümü yaşadım. Bir hekim olarak bu değişimi tanımlamakta güçlük çekebilirim. Herhangi bir ilaç kullanmadan, duygu durum değişikliğini pozitif yönde ve her geçen gün artan bir enerjiyle bu güne gelen beni anlatabilmem ancak spiritüalizm ile mümkün olması ilginç oldu. Bu nedenle bilimsel zeminini araştırmaya başladım. Antik Mısır ve öncesi henüz bulunamayan Atlantis araştırmaları, kadim bilgelikler, Hermes, Tesla, Jung'un bilinçdışı ve rüyalar, hipnoz eğitimi vs öğrenilecek, keşfedilecek ne çok şey vardı. Kendi içsel yolculuğumu bilimsel zeminlere oturmak ve paylaşmak için yapabileceğimiz en iyisini yapmaya çalışıyorum. Kadın hekimler ve hemşirelerden oluşan meditasyon grubuna gönüllü olarak rehberlik ve Reiki seansları ile KAHEV, Lions derneklerinde çalışmalarım devam etmektedir.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler