*Bu yolun bir zümreye özel, lüks, ayrıcalıklı olduğuna inanmak ya da herkesin bu yolu yürümesi gerektiğine ve özellikle de sizin bildiğiniz şekilde, zamanda vs. yürümesi gerektiğine inanmak. Her şeyin herkes için aynı olduğuna inanmak.
*Madde ve manayı, mesela ruh ve bedeni, iç ve dışı ayırmak, dengeyi kuramamak, böyle olunca haliyle bir “taraf” yaratıp aşırı abanmak, ayrıştırmak, ve hiyerarşiye tabi tutmak.
*Zihni, egoyu, nefsi dışlamak, savaşmak, öldürmeye çalışmak. Bunun karşı tarafında; “Aman ya, ne gelirse öyle yaşarım”cılık, ya da nefs terbiyesi ve çabayı yanlış yorumlamak.
*”Ben” bir şeyler yapıyorum sanrısı; madalyonun öteki yüzü olarak, “Kendini bir şey yapandan ayrı sanmak”.
*Soyut-mana-spiritüel-elle tutulamaz olanda, özellikle enerji şifa sistemlerinde kuralsızlık sanrısı (“Ben yaptım oldu”culuk).
*Daha, en, çok, hızlı, yeni gibi etiketlerle gelen egosal bir takım yanılsamalar. Daha yeni, daha hızlı teknikler, daha moda enerjiler, en çok etki edenler vs. gibi…
*Bilgi toplayıp biriktirerek içsel çalışmaları, deneyimi ihmal etmek ya da içsel çalışmaların muhtaç olduğu ilim kısmını tamamen es geçmek. Ben buna “tek kanatla uçma yanılsaması” diyorum.
*Sihirli değnek, çabasızlık, harikalar diyarı beklenticiliği ya da çilekeşlik yanılsaması.
*Kendi kökenlerine, çalıştığı şeylerin doğasına yabancılık, meraksızlık, sorgulama, farkındalık ve bu motivasyonu besleme, canlı tutma eksikliği.
*Çalışmaları ya da yolu bir hobi, dereceleri bir statü göstergesi sanmak, şikayetlerin, dış kaynakların görüntüsüne göre bir ileri iki geri inip çıkmak, savrulmak; “Pazartesi rejimleri sanrısı” diyorum ben buna.
*Bir şeyleri yaşam düsturu olarak temelden içselleştirmeden, adamadan herhangi bir yol katedebileceğini sanmak. Bunu yapmadan herhangi bir fayda göremeyeceğini sanmak da madalyonun öteki yüzü.
*Belli bir disipline rutin olarak girip belli bir süre tekrarlamaktan yoksun olarak, senelerin yükünün bugünden yarına toptan değişeceği beklentisi. Sabır ve disiplin eksikliği.
*Şeyleri onların düzeyinden değil, kendi bulunduğumuz düzeyden alarak o şekilde yorumlamak ve bunun yol açtığı türlü sapmalar ya da zıttıyla baki olanda paradoksal sorunlar yaşayıp işin içinden çıkamamamız.
*Üstadına biat ederken kendini gerçekleştiremeyeceğin yanılsaması ya da kendini gerçekleştirirken üstadına saygısızlık edeceğin yanılsaması.
*Üstadı doğaüstü bir yere koymak, belli projeksiyonlar yüklemek, bu şekilde ışığını bağlamak, kendinden ve yoldan uzaklaşmak ya da bu yolun üstadsız, doğru anahtar olmadan ve onu kullanan olmadan yürünebileceği yanılsaması.
* Oldum, bitti yanılsaması ve madalyonun öteki yüzü olarak “Olamadım ama gelecekte bir yerlerde aydınlanacağım” yanılsaması.
*Yargıyı yargılamak.
İsimler suretlere bürününce düşman olmuşlar ya birbirlerine, hepsini bilen gelip birleştirmiş onları…
Ayrılıktan geçmeden birleşme olmaz.
Mesele ayrılıkta birleşmeyi yaşayabilmek, mesele dünyevide uhreviyi yeşertebilmek, mesele tüm yanılsamaların yanılsama olduğunu bilirken sapla samanı ayırabilmek ve tüm paradoksları yakıp kül edenle olabilmek…
Kasımda Aşk başka olsun hepimize.
Işığınız bol, neşeniz ve çabanız daim olsun.
Yorum yap