Herkes her şeyin en iyisine layık olduğunu düşünür. İzin verilmeyen her şeyin aslında ona yapılan bir saldırı olarak algılar. Ben bunun çoğunun kök nedeninin liyakat olduğunu düşünmeye başladım son zamanlarda.
O sorumluluğu alabileceğiniz enerjiyi sisteme ya da karşınızdakine vermeniz gerekir. Kendinizden emin, vakur, mağrur ve yapabilitesi yüksek olarak. Biz bunu kalben görmezden geldiğimiz sebeplerin üzerine bastırarak, zihinsel bahaneler uydurmamız o kadar olası ki. Kalbi, ruhu yok sayarak, zihinsel dünyada kendini kandırmak diye bir şey var çünkü.
Bir çocuğu düşünün, daha elini kolunu yeteri kadar kullanmayı bilmiyorken siz onun eline bıçak veriyorsunuz. Çocuğun kendini yaralaması durumunda, gerçek sorumlu kişi kimdir. O, bıçağı ona verendir. İşte tecrübe diyoruz aslında tüm bu süreçlere. Kendinizi kandırdığınız her süreçte , bebek gibi her şeyi istediğinizde karşınızdaki kişi sizin bunu aslında yapabileceğinizi düşünüp, belki de istediğinizi size verir ama çok zararlı süreçler sizi bekler, bu süreçler birer ikişer tekrarlanarak tecrübeli hale gelmenize vesile olabilir ama bu tecrübeler çok zor şartlar sonucunda oluşuyorsa, ya yanlış yerdesiniz ya da yapabilecekleriniz konusunda kendinizi kandırıyorsunuz .Bu aşamada kendini bilmenin insana nasıl yüksek bir kapasite yaratabileceğini bir düşünün, yanlış yollarda oyalanmadan, olması gerektiği yerde görevini yapıyor haldeyken, kendini güllerle kıyaslamayan, bahçedeki papatyalar gibi.
İşte ruhsal hayatta da böyle, bir doğum var diyoruz ya, liyakatiniz oluşmamışsa, tecrübeye bakılmaksızın ruhsal alemde ilerlenemez. Çünkü frekansınız tüm yaratılışı etkiler. O yüzden insan olmaya çalışıyoruz. Bu insani vasıfları taşımadığınız ve bunu gerçekten idrak edemediğiniz sürece, asla kendi iradenizle hareket edemezsiniz. Ettiğinizi sanırsınız, engellenirsiniz. Sisteme yüksek vasıflı bir ruh olarak katılmanıza izin verilmez. Çünkü bunun için sınavlarınızı geçememiş ve ehliyetinizi alamamışsınızdır. Düşük titreşimli ve daha düşük seviyeden hayata bakarsınız, dar kalıplardan, geniş bir bahçede dolaşmanıza izin verilmesi, ona zarar vermeyeceğiniz tam olarak anlaşıldığında mümkün olabilir. Zaten olması gereken de oluyor. Doğadaki her şey büyüyor, gelişiyor, ölüyor yeniden doğuyor, insanın buna katkısı yok, hatta tam tersi yok etmek için var. İşte yok etmek için olmadığı vakit, ruhsal liyakate ulaşma vaktidir. Tüm evrende kendi çabası ile bu liyakate ulaşabilen, öğrenme yeteneğine sahip tek canlı insandır. İnsan işte bu yüzden yücedir. Öte yandan, öğrendiğiniz bir bilgiye tutunarak devam ettiğiniz sürece de, egoya tutunuyorsunuzdur. Halbuki öğreti her zaman bir üst bilince çıkarak gelişerek değişir ve o daha gelişmiş bilgi, bir öncekini kullanana, deneyimleyene, özümseyene yani layık olana verilir.
Sevgi ve Aşkla…
Sebile GÜNEŞ
Yorum yap