Hep mutlu değil belki ama sağlıklıysak hep umutlu olmamız gereken bir zamandan tüm zamanlara merhaba…
Zaman asla aynı hızla akmaz diyen Einstein ne kadar da haklıydı. Hastane bahçesinde yüreğin ağzında volta attığın bir zamanla, güneşli bir yaz günü dostlarınla deniz kenarında geçirdiğin bir zaman aynı hızda akabilir mi? Akamaz. Öyleyse kontrol edemediğin bir zamandan geçerken düşüncelerini çiçeklendirebilirsen zamanı bükebilir, kendi zaman kavramını yaratabilirsin. Çünkü zaman izafidir.
Zamanın hızlı ve yavaş aktığı bu yolda yürürken, deli fırtınalar bizi yoldan çıkarmaya çalışırken, güneş acımasızca etlerimizi yakarken, bazen de ılık bir rüzgara kendini bırakırken, yolun sonunda aynı kalabilmek, aynı hissedebilmek mümkün mü? Bir gün bir söz okumuştum. Kısacıktı ama bugün hala kocaman duruyor aklımda. ‘Feelings change’ –‘Hisler değişir.’ Yazan ne kadar da haklıydı. Zamanla her şey gibi hisler de değişir. Uykudan gözlerini sıyırdığın anda ne olduğunu anlayamadığın ve hızla yüreğine dolan o sızının nedenini hatırlayıp keşke uyanmasaydım dediğin o karanlık sabahla, neden sonra aşık olup seni gülümseterek uyandıran o dünyanın en ferah ve ışıklı sabahı hiç aynı olabilir mi? Olamaz. Çünkü zaman iyileştiricidir.
Zamanın evirip çevirip yoluna koymadığı hiçbir olay, iyi etmediği yara, büyütmediği fidan, değiştirmediği insan yoktur. İnsan 30 ile 40 yaşları arasında sallanırken algıları mı açılıyor nedir, her şeyi daha net görmeye başlıyor. Sadece şu andan bahsetmiyorum. Geri dönüp eskiye bakınca bile her şeyi kanlı canlı anlamaya başlıyorsun. 17 yaşında yaşadığın o harika anlar mesela… Ne kadar kıymetliymiş, imkanı yok o tazeliği hissedemezsin şu an. Ya da o yaşlarda yaşadığın utançlar. Yaptığın o saçma şeyler aklına geldikçe yerin dibine girişlerin… Ah o kadar gerçek ki. Bunlardan nasıl pişman olabilirsin ki? O yaşlarda olsan o utanç anlarını silip yok etmek istersin ama şimdi eminim ki ‘Kalsın orda.’ diyeceksin. Çünkü o anlar bugünkü beni inşaa etti. Sevinçlerim, utançlarım, kararlarım ve kararsızlıklarımla…
O yaşlarda hep, ‘Siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz?’ diye dolanırken, bu yaşında ‘Söylemezsem nereden bilecekler?’ diyorsun. Söylemeyi, derdini bir kaç dostuna açmayı huy ediniyorsun. Kendini daha çok seviyor, kendi yaralarını öpmeyi öğreniyorsun. Aşk acısı, hayal kırıklıkları, bozulan planlar, ders notları, kazanılamayan sınavlar ve sürekli söylenen ebeveynler dünyanın sonunu getirmiyor. Çünkü zamanla geçeceğinden emin olacak kadar tecrübe ediniyorsun. Çünkü zaman bilgedir.
Size zor anlarınızda zamanı bükebilmeyi, aşkın en doğru zamanda sizi bulmasını ve zamanın bilgeliğine güvenmenizi dilerim.
Yazıdaki enerji bana geçti. Çok tutkulu bir yazı olmuş Şebnem. Zamanı çokca düşündürdüğün bir sabah. ?
Yazım amacına ulaşmış. Çok sevindim. Teşekkür ederim…?
Kalemine, en çokta yüreğine sağlık ❤️
Çok teşekkür ederim.☺️?
Ruhlarin serzenisi ne kadar da benzermis. Dunyada birbirinden farklı milyarlarca insan var derken ne de böbürlenmisiz. Oysa birbirine benzer o kadar cok ruh o kadar güzel kalp varmis ki “soylenmeden” bilemiyormus insan. Ayni dilde yasamak ne kadar da guzelmis.
Bu bir tılsım olmalı… Sevgiler…?
Zamana güvenmeyi ve değerini hatırlattı yeniden yeniden ?
?? Ne mutlu…