Zaman geçen mi, kaçan mı, alan mı çalan mı zaman?
Yoksa gelen mi, veren mi, büyüten geliştiren, çoğaltıp zenginleştiren mi?
Derman deyip yaraya mı basmalı, dursun deyip kilidi mi asmalı?
Yoksa bırakıp kendini keyfince, kapılıp mı akmalı?
Yeni bir yıla girerken 365 günlük “söylerken uzun yaşarken kısa” bir zaman dilimini geride bırakmanın hüznü ile yepyeni, bilinmezliklerle dolu bir 365 güne kavuşacak olmanın heyecanı ve mutluluğu arasındayım, araftayım.
Arkamda bıraktığım her yıl, her gün ve hatta her an için bir burukluk hissediyorum. Geçip gitmiş bir sürü anın kalbimde mutluluğu, damağımda tadı kalmış. Şimdi tüm o anlarıma, anılarıma sarılıp bağrıma basasım var. Hepsinin içine tekrar girip tekrar tekrar yaşayasım var.
Üzüldüğüm ve içinde büyüdüğüm an’larıma ise şöyle uzaktan bakıyorum. Tekrar yaşasam diyemesem de o anlara, keşke olmasaydılar diyemiyorum. Böyle anların bende silmeye kıyamayacağım izleri kalmış. Şimdi o anları ipek mendillere sarasım var, içimin sandıklarına koyup gizli bir köşede saklayasım var.
Diğer taraftan, gelecekte ne gelecek gerçekten çok merak ediyorum. Yeni yıllarda yeni yerler, yeni yollar, yeni yüzler ve yepyeni tecrübeler hayal ediyorum. Heyecanlı ve umutluyum. Değişim, dönüşüm ve bilinmezlik müthiş bir coşku veriyor bana. Bir sonraki anı, yarını beklemeyi de çok seviyorum.
Keşke dursaydı zaman dediğim anlarla iyi ki geçti dediğim zamanları terazide tarttım da biri birine ağır basmadı. Öyleyse zaman bir yarayı kanatırken bir yarayı kapattı. Getirdi zaman götürdü zaman muhasebesinde hesap eşit kapandı. Bir eliyle verirken zaman bir eliyle de aldı.
Şimdi zamanı bölsem geçmiş, şimdi ve gelecek diye tartsam kıymetini, ne geçişimden vazgeçmeye gönlüm razı gelir ne şimdi yaşadığım andan ne de yaşayacaklarımdan.
Demek ki dursun zaman dediğim anını da sevmişim geçsin dediğim anını da, kanayan yaramı da sevmişim kapanan yaramı da. Demek ki, zamanı almasıyla vermesiyle gelmesiyle geçmesiyle ve beni her an çoğaltıp eksiltmesiyle çok sevmişim. Ve sevmeye devam edeceğim.
Zamansızlık Tanrısaldır, biz faniler için ise bir geçen bir içinde olduğumuz bir de gelecek olan sınırlı süreli bir zaman vardır ve gerçekliktir. Ama her anıyla ve her yönüyle bu sınırlı süreli zamanın kıymetli olduğunu idrak edebilirsek hakkını veririz. Zamanın, anın ve yaşamın hakkını verebiliriz.
Değerini bilmek dediğimiz bu oluyor sanırım. Her anın değerini vermek dediğimiz tam da bu oluyor sanırım.
Yeni yıla girerken sağlık, mutluluk, huzur, başarı, neşe, aşk, eğlence ve mucizeleri “dursun burada dediğimiz çokça zamanlar”ı herkes için ve kendim için diliyorum. Bütün bunlar olacak. Yanı sıra zıtları da olacak.
Ama kendime ve herkese yeni yıl için söylemek istediğim şey şu aslında. Zaman eskisiyle yenisiyle geçmişi şimdi ve geleceğiyle her anı ve her yönüyle çok DEĞERLİ. Ve ben ve siz ve hepimiz bize armağan edilen bu sınırlı süreli zaman içinde yaşadığımız her anımızı çok sevdik, sevmeye de devam edeceğiz. Ta ki zamansızlık boyutuna varıncaya dek…
Emine Armağan
Yorum yap