Varoluş Dergisi

GEÇMİŞ VE GELECEK

Aslında acı da neşe de birdir, ağlamak da gülmek de bir. Neşeli bir insan olma seçeneğin var ve bu senin aklına hiç gelmiyor çünkü neşeli olmak tam olarak nasıl olur bunu hiçbir zaman deneyimlemedin.

O bedenin üzerinde o kafa ( zihin ) olduğu sürece hep bir yası tutulan, duyumsandığında acı çektiren ya da neşe ve gülümsemeyle anımsayacağın bir geçmişin olacaktır ne şekilde anımsayacağın tamamen sana bağlı olarak. Geçmişin, kafandaki anlamını değiştirirsen geleceği de değiştirebilirsin belki. İşte herkesin kaderi burada başlar. Herkes yaşadığı olayları farklı anlamlandırıyor çünkü. Kimi bir olayı güç gösterisi, kimi varoluşunun amacı, kimi suçluluk olarak görür ve kimi ise yaşarken hiçbir anlam atfetmiyor. Halbuki gelen enerji aynı enerji ve bu enerji herkesin zihinsel veri tabanında farklı anlamlarda tezahür ettiren bir kader programıyla açığa çıkıyor ve dünyasını oluşturuyor.

Geçmişte zihninizde depolanan her ne varsa, aslında hiçbiri iyi ya da kötü değildi. Sadece olması gereken oldu. Enerji geldi, sen onu tanıyamadın sen mi geldin ey korkularım diyerek seslendin ve o enerji de o surete ( insan , olay veya herhangi bir şey veya hayvana, hayvansal duygulara )büründü.

Aslında acı da neşe de birdir, ağlamak da gülmek de bir. Ağlarken aşağı doğru ( herkesin deyimiyle dibe ) gülerken ise yukarı çıkarsınız, ama zaten hangi yöne gitmeniz gerekiyorsa o yöne gidiyorsunuzdur fakat zihniniz o yönü gitmek istemediğiniz bir yön olarak anlamlandırmışsa eğer ağlarsınız, olmak istemediğiniz bir hal ile hemhal olmayı kim ister ki zaten ? ama öyle olmanız gerekiyorsa olacaksınız. Allah‘ın dediği ol’ur. Bunu keşfetmenizi istemeyen, neşenin ve özün enerjisine yaklaştırmak istemeyen nefsin seni hep kafada tutar ve senin düşüncelerini bulandırır. Seni sen olmaktan uzak tutmak ister çünkü zaten şu anda psikolojik rahatsızlıkların nedeni eğer insan kendi gibi olamıyorsa, özden % 20 uzaklaşmayı nörolojik hastalıklar olarak, kendin gibi olma halinden % 50 uzaklaştığında da ‘psikomatik’ ağır rahatsızlıkların baş gösterdiğini keşfetmiştir. Tüm rahatsızlıklar özüne yakın duramamak, kendin gibi olamamak olduğu açıklanmıştır.

Neşeli bir insan olma seçeneğin var ve bu senin aklına hiç gelmiyor çünkü neşeli olmak tam olarak nasıl olur bunu hiçbir zaman deneyimlemedin. ‘Neşeli olmak şöyle olur.’ diye sadece zihinsel olarak tanımladın ve o tanımladığın nasıl bir şey ise (‘neşeli olmak’ öyle bir şey olmama olasılığı o kadar yüksek ki) hiçbir zaman hücrelerine neşeli bir ruh halini tatmalarına izin vermedin. Çünkü zihnin ve sınırları hep devrede ve seni kontrol ediyor olması gerekeni yaşatmıyor ki, sadece olması gerekeni söylüyor. Doğru soru şu; ‘Eğer neşeli bir insan olsaydın bu nasıl olurdu?’ Bu soruya sakın cevap verme. Çünkü cevap veren zihnin olacaktır. Soruya dikkatle bakarsanız sorunun içinde ‘Nasıl olurdu?’ kelimesi geçiyor. ‘Olmak’ kelimesi o zaman bunu deneyimleyebilmek için zihninizden yardım almamak adına soruda kalıp soru olmak nasıl olurdu? Yoksa yine nefsin senin adına soruyu cevaplayacak ve ‘Sen ne saçmalıyorsun yaa, sana yapılan onca şeyi unutacak mısın yoksa?’ diyerek seni kandıracak.
Geçmişim demen için illa uzun yıllar geçmesine gerek yok. 2 dakika önce konuşulan bir konu yaşanan bir olay da olabilir. O andan 1 saniye bile uzaklaşmış olman artık senin geçmişin ağına düştüğünün göstergesidir ve oradan çıkacağım, kaçacağım diye geleceğinin ağlarını da aynı iple ördüğünüzün, aynı hamurda pişirdiğinizin..

İşte veliler ve deliler ‘an’da kalmak için hep uyanıktırlar. Onların davranışları tüm kural ve kaidelerin üzerindedir ve sizi bilinçdışı bile olsa o ana çekerler ve derler ki ‘Sen kimsin?’ Soruda kal, sağlıcakla kal. Farkında ol.

HİÇ

Ben hiç özgür olmamışım ki,

Yalnızlıkta özgürlük arıyorum.

Bu gözler hiç güzel görmemiş,

Güzeli hep tende arıyorum.

Sevenin derdi çok imiş,

Hep gözlerde yaş arıyorum.

Bu gözler hiç ağlamamış ki,

Akan yaşı merhamet sanıyorum.

İkilikten hiç vazgeçmemişim,

Gönülde birlik, hep maşuk arıyorum.

Ey gök kubbe yarıl, açıl,

Sana gelmiş, hele bir çekil,

Ben yâri arıyorum….

Sebile Güneş

Kaynaklar:

Nörolojik Veriler Dr Erhan Özer’in videolarından alınmıştır.

1.paragrafın sonunda Ahmed Hulusi videolarından etkilenilmiştir.

 

 

Sebile Güneş

Sebile Güneş Nisan 1977 Yılında Bursa’da dünyaya geldi. İlk ve Orta Öğretimini Bursa Nedim Öztan İlkokulu ve Bursa Cumhuriyet lisesinde tamamladıktan sonra , Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümünü kazanarak İzmir ‘e yerleşti . Mezun olduktan sonra evlendi, Defne ve Burak adında iki çocuğu var. 2002 yılından beri özel sektörde mesleğini yapmaktadır. Kendisine, sebilegunes2007@hotmail.com mail adresinden ulaşabilirsiniz.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler