Tüm Türkiye’de en sevdiğim şehir şüphesiz Çanakkale’dir. Tarihi, coğrafyası ve muazzam doğası, eşsiz deniziyle, yurdumun en keyifli yerlerindendir, merkezi çarşısı ayrı güzel, Ayvacığı, Biga’sı, Lapseki’si, Gelibolu’su, Gökçe Adası, Bozcaadası, Kilitbahir’i, Seddülbahir’i, her köşesi tarih ve doğadır Çanakkalemin.
Her sene en az bir kere gidip, o güzel havasını içime çekerim, feribotla şehre yaklaşırken içimi bir heyecan kaplar, iner inmez arkadaşıma, eşime dostuma meşhur Çanakkale meyvelerinden yapılmış envai çeşit el yapımı dondurma ikram eder, kordon boyu yürüyüş yaparız, sonra güzelim çarşısına geçip, Aynalı çarşıda bir tur, üzerine de karadut suyu ya da bir koruk suyu içmeden, şuradan şuraya gitmem derim.
Şehir merkezinde güzelim Çanakkalemin taze sardalya ekmeğinden ve turşu suyundan tadıp, çarşıda gezmeye devam ederim, gün batımına yakın peynir helvamı alıp, kordonda ki çay bahçelerinden birine oturup gün batımını güzelim Çanakkale boğazına bakarak, çayımı ve helvamı yerim.
Gün batınca böyle bir hüzün dolar içime ama olsun, kordon ayrı güzeldir akşamları şarkı söyleyenler, ailesiyle yürüyüşe çıkanlar, ifil ifil esen Çanakkale rüzgarlarıyla serinler evli evine köylü köyüne döner ve günü bitiririm, ertesi gün içinse, feribotla Kilitbahir’e geçerim, o güzel turkuaz rengi denizi, kaleleri, müzeleri, tarihi yerleri bir güzel gezdikten sonra, güzel plajlarına gider, denizin tadını çıkartır, plajın bahçesinde çayımı kahvemi, balığımı atıştırıp, gün ağarmadan feribota binerim, gökyüzü ve denizle iç içeyken de, gün batımını dolu dolu yaşayarak 360 deniz manzarasıyla Çanakkale merkeze gelirim.
Aynı gün Ezine’ye geçerim, orada şehir merkezinde konaklarım, sabah Ezine peynirli Çanakkale domatesli, Ezine zeytini ve yağıyla köy kahvaltısı yapar, köy ekmeğini önce yağa bandırır üstüne, Ezine peyniri Çanakkale domatesi ve kıl biber, büyük taneli Ezine zeytini koyar, ağzımın kenarından suyu akacak şekilde, tadını çıkartarak kahvaltımı yaparım, sonra güzel Ezine’den önce Geyikli’ye dolmuşla geçer oradan feribotla Bozcaada’ya geçerim.
Bozcaada da tarih kokan Rum sokaklarında bir Rum evine yerleşir sonrasında direk ayazma plajına geçer, soğuk ama berrak Bozcaada denizi, sapsarı kumu ve sımsıcak güneşin tadını çıkartırım, acur satan amcadan tuzlu acur alıp, dolmuşla Bozcaada Merkeze dönerim. Sokaklarında, rüzgar güllü tepesinde fotoğraflar çeker, peynir tabağı yaptırır, Bozcaada’nın yerel şarap evinden ada üzümü olan Soğuk Beyaz Vasilaki şarabımı alır sevgilimle aşk ile günü batırmak için minibüslerle tepeye çıkarım, rüzgar güllerine, şarap müzik ve aşk eşliğinde eşsiz gün batımı manzarasını yaşadıktan sonra da merkeze geri dönüp, Rum sokakları, kale ve canlı müziğim tadını çıkartırım, sonra eşsiz manzarası olan, Rum evine döner dinlenirim.
Ertesi gün bahçesinde, ada kahvaltısının tadını çıkartırım, sonrasında ada kurabiyesi ve çayımı içip feribotla Geyikli sonra Ezine’ye geçerim, Ezine’min meşhur köftecilerinden birinde 2 porsiyon köfte, koyun yoğurdu ve piyaz söyler, hayatımda böyle köfte yemedim arkadaş deyip merkeze geçerim, merkezde biricik arkadaşım Özlem ve onun minnak oğlu Deniz’i, güzel ailesini ziyaret eder, boğaza karşı kahvemizi içeriz,
sonra İdris abi ve Fatoş ablam ve Özben ile bitmek bilmeyen bir Pazar alışverişi yaparım. Çanakkale insanın içine işler, Çanakkale’de her gün başka bir masal, her masal da ayrı güzeldir, Çanakkale anlatılmaz yaşanır, gidin ve yaşayın derim.
Sevgiler
Ali Onur ALPER
Yorum yap