Estetiğin, ameliyatın, beden üzerinde yapılan her türlü işlem, manipülasyon ve modifikasyonun enerji merkezleri ve enerji beden üzerindeki etkilerini ve bunları nasıl sağaltabileceğimizi merak edenlerin sayısı hiç de az değil. O nedenle bu konuyu biraz açmak istedim.
Öncelikle bir şeye bakar, karar alır ve uygularken çıkış noktamız enerjinin niceliği, niteliğini ve genelde sonucunu belirlediğini hatırlatmakla başlayayım. Bildiğiniz gibi; odak neresiyse enerji oraya akar ve enerji nasılsa odak o olur bu çok önemli bir yasa. Sağlık sebebiyle mücbir, ivedi bir ihtiyaçla yapılan şeylerle korku gibi bir tetikleyici, birtakım arzular, gizli güdüler, zanlarla yapılan şeyler arasında bu sorunun cevabı açısından çok büyük fark var. Kısaca; bir şeyin önce nedeni ve sonra da nasılı etkiler. Fakat her hâlükârda beden üzerindeki her işlem aura ve çakralarınızı etkiler. Böyle bir şey söz konusuysa Reiki gibi onarıcı ve dengeleyicileri hem maddi hem manevi rehabilitasyon süreçleriniz için kullanmanızı tavsiye ederim.
Bu ameliyat gibi bir işlemse, öncesinde mutlaka Reiki yapmanızı, sonrasında 3 gün üst üste dokunarak bütünsel bir tarama yapmanızı ve mümkünse kısa da olsa 21 gün bu enerjiyi devam ettirmeniz çok iyi olur. Küçük bir operasyonda bunu 3,4 gün bölgeselle sınırlı tutabilirsiniz, fakat bölgesel olarak etkilenmiş yerlerde daha uzun süre durmanızı öneririm. Tek bir bölgede yarım saat kadar durabilirsiniz mesela. Dokunamadığınız yerler varsa 5-10 cm yukarıdan Reiki aktarabilir ya da 2.seviyedeyseniz astral seviyede sembolleri kullanarak 20 dakikalık bir şifa yapabilirsiniz. Başkasının bize gönderdiği ya da yaptığı enerji şifası tabii ki çok kıymetlidir, fakat böyle durumlarda özellikle kendi bedeninize dokunmanızın, şükran ve onurlandırma sunmanızın ayrı bir önem ve değeri vardır. Narkoz anında başkasına Reiki aktarımı yapmamayı tercih ederiz, fakat işlem öncesi ya da sonrasında beden, sinir sistemi ve bağışıklığın kendini çok daha hızlı ve güçlü hazırlanması, toparlayabilmesi yanında merkezlerle auranın da onarımı ve güçlendirilmesi için Reiki’nin çok faydasını görürüz. Böyle süreçlerde yapımız çok daha yoğun bir negatif bombardımana da maruz kalabiliyor ve kendini dengeleme, iyileştirme özelliğini yitirebiliyor. Reiki bunun için de çok iyi bir araç.
Beden üzerinde, hepimizin beslenmeden strese, uykudan harekete ve yaşam tarzına, bedenin temel ihtiyaçlar ve fabrika ayarlarına dair her gün bilinçli ya da bilinçsiz uyguladığımız pek çok şiddet ve zulüm türü var biliyorsunuz. Bir yandan bunların nedenleri, sonuçları, sağaltım yolları üzerine çalışırken, popüler kültür ve endüstri başta olmak üzere bunlara yenilerini ekliyor ve bunlar içsesimiz haline geliyor. Tabii ki bu bizdeki bir açıklıktan sızıp bu denli otomatik hale geliyor. Bunun en büyük nedeni; benlik algısının bedene kayması, sadece bedenle özdeşleşme ve bu ben algısının da zaten bana hiç ait olmaması ya da sakatlanmış olması. Yani sorun epey derin ve boyutlu. Sanırım bu konuda da yine en başa ya da en sona dönüyoruz; o da ben kimim sorusu ve bu istediklerimi isteyen kim sorusu.
Derimizin, kaslarımızın, sinirlerimizin, hücrelerimizin, sistemlerimizin, organlarımızın bir hafızası var ve tüm bunlar bizim düşünce, duygu ve eylemlerimizden yoğun biçimde etkileniyor. Şimdi sağlık açısından gerekli olmayan bir estetik operasyon ya da botoks gibi bir müdahaleyi düşünün bunun sadece maddi bir temeli ve bedeli yok. İfadeye, özgürlüğe, özgünlüğe dair bir bedeli ve bir düşünce duygu temeli var. Bir şeyi dondurmak, silmek, geriye sarmak, değiştirmek, muhafaza etmek, unutmak istemek içimizdeki bazı sistemlere ve nefse geçici olarak iyi gelebilir ama enerji merkezleri, varoluş, doğa, yaşam böyle değildir. Yani estetik faydalı ya da verimli sandığımız şeyler hiç de estetik, faydalı ve verimli olmayabilir. Şu soruları anlamlı buluyorum; ne kadar süreyle bunu yapmaya devam edebilirim? Tüm bunlarla olmak neden bu kadar zor? Yaşam beni zorlamadan bazı şeylere bakmak için gönüllü olarak alan açsam bunun bana fiyat performans maliyeti ne olur? Biliyorsunuz ki kadın bu eksende dönenlerin de merkez objesi ne yazık ki, bunda çoğumuzun ya öteki tarafından beğenilmez, sevilmez, istenir, onaylanır olmazsam gibi çocuklukta yatan sonradan edinilmiş algılar var. Ve bu ne yazık ki nesilleri yontan hara ve boğaz hattı başta enerjiyi bozan kişisel olduğu kadar kolektif, çok derin bir yara. Peki sizi olduğunuz şekilde ruhunuzla, bedeninizle taşıyamayacak bir şeyin beğenme, sevilme, istenme, onaylanma ile ne ilgisi olabilir? Ya da şöyle sorayım siz kendinize bunları vermiyorken karşı taraftan bunları beklemek en derin uyku ve olmayacak duaya Amin demek değil mi?
Beyaz saçlarıma, kırışıklıklarıma, sarkan taraflarıma, esnekliğini ve rengini kaybeden cildime kendini eskisi kadar güçlü ve hızlı onaramayan her şeyime, yara izlerime, orantısızlıklarıma, dövmelerime, başkaları ve kendim tarafından beğenilmek için yaptıklarıma, eksik ve fazlalık atfettiklerime bakıyorum aynada. Hatta bir büyüteç alıp büyütüyorum onları, doğama, doğanın, varoluşun, yaşamın bir parçasına bakıyorum bedenimde nasıl işlendiğine. Teşekkür ediyorum şefkatle, şükranla, her gün. Bu haliyle çok seviyorum hepsini, her bir halini. Gizlemeye, geri sarmaya, dondurmaya, değiştirip, düzeltmeye çalışmadan elimden geleni yaparak ve anlayışla kabul ederek… Çünkü aksi bana en yakın olanla, sanki hiç tanışmamış, sanki hiç birlikte yaşamamış, hiç yürümemiş olmak gibi geliyor…
Estetik ve güzellik, hatta bazen de sağlık zamanın, coğrafyanın, kültürün, algı ve kavramların üzerimize dayattıkları değildir. Bir proje değildir. Korkup kaçıp öfkelendiklerimize, değer atfetmediklerimize, arzularımıza, travmalarımıza bir yama değildir. Mükemmellik, gençlik, ölümsüzlük, tamamlık, görüntü, şekil şemal değildir. Bir iyilik ve razılık hali, sevgi, saygı, emektir. Yaşanmışlık ve bunun üzerinde iz bırakmasına izin verebilmek, onun sana hatırlattıklarına zarafetle, cesaretle, güvenle bakabilmektir. Bakımlı görünmekle, bakımlı olmak ve kendine bakım, beslenme, ilham verebilmek çok farklı düzeylerde çalışan enerjilerdir. Antik, kadim, eski olana özlem güzel olduğu için değildir, saf, asil ve doğal olduğu içindir ve bu yaratıcı dişil enerjidir. Bu biçimde güzel yaş almış olan ve nesli tükenmekte olan insanların yanında huzur buluruz, bedene bağlı olmayan o güzel ışıkları bedenlerine yapay bir ışığın verebileceğinden çok daha fazlasını bahşeder.
“Güzelliğin beş para etmez…” demiş Veysel. Demek ki önce Aşık olmak gerek güzellik için. Aşık olmak için ne lazımsa onu edinmek gerek. Çünkü aşk her şeyi güzelleştirir. Aşksızlık her şeyi çürütür. Bu her konuda böyledir. Hakiki olanla bağlantılı izler her konu ve tüm zamanlarda çalışır. Budha’nın bahsettiği 4 yanılsama üzerine de bu bağlamda tefekkür etmek anlayışımızı genişletir:
“Geçici olanı kalıcı zannetmek, ben olmayanı ben zannetmek, acı verici olanı haz veriyor zannetmek, saf olmayanı saf zannetmek.”
Bedenimize, duygu, zihin ve ruhumuza, içimiz ve dışımızdakilere özen gösterdiğimiz pamuk gibi bir kış olsun.
Ahu BİRLİK
Gercekten cok guzel ve onemli bir konuya tum detayı ile giren bir yazı olmus. Hocam tüm yazılarınız birbirinden guzel, egitici ve de bilgilendirici; bu yuzden her yeni ayı iple çekiyoruz…
Hakan Hocam çok teşekkürler görüşleriniz benim için çok kıymetli🙏💚
Bu yazınız çok bilgilendirici. Reiki okulu sayfasında da paylaşmalısınız. Bir çok kişinin okuması gerektiğine inanıyorum. Estetik aldı başını gidiyor.
🙏🌺Çok teşekkürler, ben de umarım çok kişiye ulaşır çok sık gelen ve sorun yaşadığımız konulardan çünkü. Reiki Okulu’na ulaşanlar bir şekilde dergiyi takip ediyordur, Sevgili İsmail Hocamızın tasarrufunda o kanal. Sevgiler