Her sabah olduğu gibi o sabah da 08:00 de çalmaya başlayan alarm sesi ile uyandı. Saat 08:10 civarında ancak yataktan kalkabildi ve salona gidip hiç durmadan çalan telefonun alarmını susturdu. Yüzünü yıkadıktan sonra balkonunun huzurlu manzarasında oturup biraz ayılmayı bekledi. Ardından ise, her gün düzenli olarak devam ettirdiği yoga pratiğine başladı. Evdeki kedilerle ilgilendikten sonra bahçedeki kedileri besledi ve denize gitti. Yol üzerindeki pastaneden kıymalı börek ve sahil kenarındaki restorandan da bir bardak çay aldıktan sonra; kumların üzerine oturmuş denizi seyrederken kahvaltısını yaptı. Sabah rutininin bir parçası haline gelmiş olan yüzme sonrası biraz güneşlendi. Her gün okuduğu kitabı yanına almayı unutmuş olduğunu fark edince muhteşem manzaranın keyfini çıkarmaya koyuldu. Etraftaki diğer insanları ve hayatın olağan akışını sanki kendisi o hayatın dışındaymış gibi izledi. Bazen hayaller kurdu. Bazenise gerçekliği hatırladı. Ve hep sustu.
Düşüncelerden düşüncelere yolculuk yaparken bir an ‘aynılık’ kavramının içindeki ‘farklılığı’ fark etti.
Her gün ‘aynı’ eylemleri yaparken bile, aslında etrafımızdaki dünyanın ‘aynı’ olmadığını…
🌺
Siz her sabah uyandığınızda neler yapıyorsunuz? Bir sabah rutininiz var mı? Şimdi, şu anda, bu yazıyı okumak dahil her şeyi bırakıp birkaç dakika düşünmenizi rica ediyorum.
Her yeni gün ile ‘her gün aynı şeyi yapıyorum’ desek bile aslında ‘her gün aynı şeyi farklı biçimlerde yaptığımızı’ fark edelim.
Her gün işe gitmek için aynı saatte aynı otobüse biniyor olabiliriz ve her gün aynı şoför aynı otobüsü kullanıyor olabilir. Ve hatta, o otobüsün içindeki insanların bir kısmı da her gün aynı saatte aynı otobüs ile bizimle birlikte işe giden kişiler olabilirler.
‘Her şey aynı’ gibi gözükse bile aslında ‘her gün aynı’ gözüken bir ‘başka’lık durumu mevcuttur.
Eğer dikkatli görürsek; ne bizim bir gün önceki biz olduğumuzu, ne o yolun bir gün önceki yol olduğunu, ne o arabanın bir gün önceki araba olduğunu, ne de o otobüste belki de her gün merhabalaştığımız ve sohbet ettiğimiz insanların bir gün önceki insan olduklarını fark edebiliriz.
‘Her gün aynı’ diye şikayet eden içimizdeki benliğe, etrafa ‘otomatik gözlerle bakmayı’ bırakıp, ‘görmeyi’ öğretmek bizim sorumluluğumuz diye düşünüyorum.
Bu nedenle, bugünden itibaren, yaşamımızda her gün gerçekleşen ‘aynılık’taki ‘farklılık’ları fark etmeye hep birlikte niyet edelim.
Niyet etmek ilk adım ise, yaşamın içinde o niyeti hatırlamaya devam etmek ikinci adımdır.
Ben, niyetimi unutmamak için farkındalığımı bir yazıya döktüm.
Sizin niyetinizi unutmamak için neye ihtiyacınız var?
Gökçe YILMAZ
Yorum yap