Sabah uyandınız, hiç keyfiniz yok, bir önceki günün dertleri kaldığınız yerden devam, takılmışsınız, haliyle mod düşük, enerji yerlerde. Huysuz bir güne merhaba! Yataktan kalkasınız yok ama önemli de bir toplantınız var, istemeseniz de hızla hazırlanıp çıkmak zorundasınız. Bir acele giyiniyorsunuz, tam evden çıkacaksınız ki arabanın anahtarı yok. Her yeri sinirle didik didik ettikten sonra görüyorsunuz ki az önce isteksizce kenara fırlattığınız gömleğin altına kıvrılmış yatıyor yavru. Kaptığınız gibi evden fırlıyorsunuz, basıyorsunuz gaza. O da ne, ivmeniz ana yola çıktığınız anda aniden kesiliyor. ‘‘Aman Allah’ım’’ bu ne trafik! Toplantıya yarım saat kalmış, navigasyon daha 1 saat veriyor, toplantıysa önemli, gecikmek olmaz. Çeşitli manevralar ve bir kaç kural ihlaliyle sonuçta 25 dakika gecikmeyle ofise vardınız. Katılımcılar sinirli, bırakın görüşmeyi söylenerek terk ediyorlar toplantıyı. Yediğiniz trafik cezalarına mı yanarsınız, yoksa pire için yorgan yakanlara mı karar veremezken, Patronun telefonuyla tekrar kendinize geliyorsunuz. Siz terfi hayalleri kurarken bir uyarı da buradan geliyor. Oysaki güne başlayalı henüz 2 saat oldu. Bugünün berbat bir gün olduğuna çoktan kanaat getirdiniz ve günün geri kalanını şimdiden kaybettiniz. Öğlen yemeğine çıktığınızda ise, daha bir hafta öncesine kadar sizsiz yaşayamayacağını söyleyen “eski” sevgilinizin aslında ne kadar yüce gönüllü biri olduğunu yanındaki “arkadaş”ıyla verdiği samimi pozlardan anlıyorsunuz. Daha neler? Bugün sizin için başka güzel sürprizleri de var mı acaba hayatın? Olmaz mı canım! Frekansımız böyle yerlerde gezerken..
Fark ettiyseniz bu talihsiz serüvenler dizisini okurken bile içimiz sıkılıyor. Şimdi bir de farkındalıklı ve farklı bir başlangıç yapalım bakalım;
Sabah uyandığınızda yine aynı moddasınız bir değişiklik yok, fakat bu sefer fark seçiminizde gizli. Güne pozitif başlayabilmek için alarmı 10 dakika sonraya kurup, alarm çaldığında daha olumlu uyanacağınıza (tabir yerindeyse sağ tarafınızdan kalkacağınıza:) zihninizi programlayıp tekrar yatıyorsunuz. Bu arada diyelim uykunuz açıldı, hemen sizi gülümsetecek bir anınızı aklınıza getirip o andaki keyfi tekrar yaşamaya devam ettiniz. Alarm çaldığındaysa bugün de nefes aldığınıza, hayatınızdaki her şeye şükrederek başladınız hazırlanmaya. Toplantı 1 saat sonra. Bir koşu çıktınız ve trafik gerçeğiyle karşılaştınız. Gecikeceğinizi anlayıp katılımcıları aradınız ve durumu anlattınız. Ofiste kendilerini güzel bir kahvaltı beklediğini ve siz gelinceye kadar kahvaltının tadını çıkartmalarını, sizin de yetişmek için elinizden geleni yapacağınızı söylediniz. Karşı taraf her ne kadar gecikmeden hoşlanmasa da, jestten memnun. 15-20 dakikalık gecikmeyle her iki taraf da ofise ulaştı. Hem toplantı güzel geçiyor, hem de sohbetle birlikte beklenmedik bir yakınlık kuruluyor. Tabi geri bildirimi de çıkmadan patrona veriliyor. Bu sefer sizi odasına çağıran patronun keyfi yerinde ve böyle devam ederse terfiinin fazla gecikmeyeceğini salık veriyor. Ne güzel bir gün, çok şükür! Daha öğlen olmadan 2.kez halinize şükrettiniz:)
Öğle yemeğinde ne oluyor dersiniz? Karşı masada, küçükken kendisinden köşe bucak kaçtığınız o munzur çocukluk aşkınız oturuyor. Sizi görür görmez yanınıza gelip hal hatır soruyor, yeniden iletişime geçmek istediğini söylüyor. Daha neler! Pozitifte kalmayı seçtikçe kim bilir daha neler 😉 Hayat bazen de böyle bir şey işte.. Gülen yüz emojisi gönderiyor, kahkaha emojisi olarak geri alıyorsunuz!
”İyi de bu iş bu kadar kolay mı?” der gibisiniz. Ama şekerler, hiç bu kadar basit diyen oldu mu? 🙂 Hayat zaten seçimlerimiz ve bu seçimlerin peşinden gitmek için gösterdiğimiz iradeden oluşmuyor mu? Her ne kadar bazı alışkanlıklarımız olsa da farkındalığımız arttıkça yaptığımız seçimler daha da iyiye gitmiyor mu? 2 örnek arasındaki farklı gördük, hatta düşünüp hatırlayanlarınız varsa birçok kez farklı şekillerde yaşadık. Yani anlıyoruz ki ‘güç bizimle;)’. E hazır yükselişe geçmişken, ivmeyi bozmadan nasıl devam edebiliriz, yani enerjimizi yüksek tutmak için neler yapabiliriz 5 basit maddeyle sıralayalım;
- Yukarıda verdiğimiz örneğe istinaden, ilk görevimiz güne iyi başlamak. Hangi günün son gün olacağını bilmiyorsak, neden bir günü bile bilinçli olarak heba edelim, değil mi? İnternet üzerinden ulaşabileceğiniz çok sayıda olumlama videoları mevcut. Bir yandan güne hazırlanırken bir taraftan da ihtiyacınız olan olumlamayı seçip, bilinçaltınıza ufak bir destekte de bulunabilirsiniz.
- Sizi neşelendiren müzikler dinleyin. Dinlerken içinizi kıpır kıpır ettiren, mutlu bir an’a götüren veya güzel hayaller kurduran bir müzik listenizi oluşturun kendinize. En hızlı dönüştürücülerden birisidir notaların ahenkle dans eden melodisi. Hatta bırakın kendinizi müziğin ritmine, dans edin, enerjinin akmasına izin verin. Ben dans edemem vs. demeyin yalnızken yapın, ama illaki seyirci isterim derseniz bir dans kursuna başlayın;)
- Yaratıcılığınızı kullanın. İster farklı bir yemek tarifi deneyin, ister resim yapın, ister örgü örün, ister çocuklarınızın hamurlarıyla heykeller yapın, ister bahçe tasarımı, neye ilginiz varsa ondan bir şeyler üretin. Hayal gücünüzü kullanın ya da hazır yapılmışı var deyip beğendiğinizi deneyin. Siz keyifle bir şeyler üretirken enerjinizden bir yandan pozitif üretecektir. Kim bilir belki içinizde keşfedilmeyi bekleyen cevher vardır.
- Çocuklarla ve hayvanlarla vakit geçirin. Onların enerjileri zaten yüksektir, sizin enerjinizin yükselmesine yardımcı olurlar. Nasıl derseniz, hani gözlerinizin içine bakıp gülümseyen bir çocuk gördüğünüzde içiniz umut, yüzünüz gülümseme dolar ya, işte ondan. Ya da bir köpeğin veya kedinin başını okşadığınızda iyice yanınıza sokulur teşekkür edercesine ve bir süre sonra içinizden sevgi enerjisinin aktığını hissedersiniz ve teşekkür etmesi gereken siz olursunuz aslında.
- Mümkün olduğunca doğada vakit geçirin. Bu yoğunlukta nasıl yapalım demeyin, çünkü bizim doğamız aslında bu yoğunluğa değil, aksine onunla bir olmaya programlı. İster yakınınızdaki bir parka gidin, ister sahilde yürüyüş yapın, ister bir hafta sonu arkadaşlarınızla pikniğe gidin, yaylaya kaçın.. nerede mümkünse toprağa basın, ağaca sarılın, çiçekleri koklayın, kuşları dinleyin, buz gibi akan suda yüzünüzü yıkayın. Hepsi size unuttuğunuz bir şeyleri hatırlatacak. Özünüze yaklaştıracak, enerjinizi arttıracaktır.
Buraya kadar saydığım hiç bir şey bilmediğiniz ya da çuvalla para ödeyip sahip olamayacağınız şeyler değil, değil mi? Öyleyse hayatımızda daha fazla yer vermemek için bir bahane var mı? Eminim vardır 🙂 ama tercih sizin!
”Ben tercihimi yaptım, bu yolda devam!” derseniz ”bizımlesinız”derim. Hatta bu yolculukta düşüncelerinizi, hislerinizi paylaşmak isterseniz, bekleriz.
Eh artık biraz daha derine inme zamanı geldi sanki. Önümüzdeki ay enerji bedenlerinden ve hayatta yaşadığımız sorunların olası kaynaklarından bahsedelim özetle. O zamana kadar pozitif kalın, hoşça kalın..
Yorum yap