İnsan beyninin ağırlığı yaklaşık 1,5 kg’dır. İşte bu 1,5 kg içinde düşünmekten başka bütün vücut fonksiyonlarının birbiri ile uyumlu bir şekilde çalışmasının yönetilmesi ve dışarıdan gelen etkilere karşı uyumlu tepkilerin verilmesi gerçekleşmektedir.
Hayatımızın başlangıcından sonuna kadar zihnimiz bir nevi bilgisayardaki kopyala yapıştır fonksiyonu gibi çalışır. Birçok kitapta ve makalede insanın karakterinin %80’e yakınının ilk olarak ailesi ve sonrasında ise çevresinden aldığını okumuşsunuzdur. Tabii ki çevresinde hem iyi hem kötü diyebileceğimiz ne var ne yok hepsini insan kopyalar. Sonrasında zihnin yaptığı aslında yapabildiği güvenli olan rutinler kurup bu rutinlerin dışına çıkmadan hayatını idame ettirmektir. Zihnin standartlarında yeniliklere açık olmak diye bir şey yoktur, yeniliklere açık olmak çalışılarak elde edilir. Bu şekilde çalışan zihin uyanık olamadığından yenilikleri tehdit olarak algılar, hayatın kendisine sunduğu olanakları kaçırır.
Bütün dini kitaplarda veya spiritüel olarak aydınlanmış kişilerin konuşmalarında kendine bak, içine dön deniyor. Çünkü biz bu tür konuşmaların yoğunlaştığını ve artık merak edip “acaba şunu bir okusam mı niye öyle diyor” diyene kadar zihnimizin çalışma prensibi kopyala yapıştırın dışına çıkmamaya özellikle gayret etmişizdir. Bu gayret bizi hayatta bir yere kadar götürmüş ve ilerlememiz bir şekilde durmuştur. İşte bu konuları araştırırken en çok karşımıza çıkan kelimelerden biri de uyanık olmaktır. Uyanık insan sürekli kendini gözlemler neyi neden yaptığını çözümler mekanik hareketlerin arkasındaki kendi sırlarını fark etmeye başlar.
Dergimizdeki yazarların hepsi reikiye inisiye olmuş kişilerdir. Yazılarının temel kaynağı kendileridir. Reiki uyumlu kişiler olarak reiki çalışmalarından dolayı kendileri ile baş başa kalma cesaretini göstermiş ve kendini çözümlerken doğruluğunu araştırmıştır.
Zihnin çalışma prensipleri ile ilgilenmiş biri olarak burada yazımı sonlandırıyor herkesi Allah’a emanet ediyorum.
Aydın YAKUPOĞLU
Yorum yap