Varoluş Dergisi

YENİ YILDA KENDİMİZE HEDİYE (DEFAULT MODE NETWORK)

Geçen ay ki yazımda hiçbir şey düşünmeden durduğumuzda beynin olağan halinden daha fazla çalıştığını bunun adının da ‘Default Mode Network ‘(Varsayılan Mod Ağı) olduğundan bahsetmiştik.  Bu moddayken zihin duruyor ve derleme toplama moduna geçiyordu. Böyle bir bilgi yapılan bilimsel çalışmalarla da tespit edilmişse bu yeni yılda kendimize harika bir yeni yıl hediyesi alabilir miyiz?

Default  Mode Network Türkçesiyle, Varsayılan Mod Ağı, bir kişinin içsel düşüncelerini ve kendilik algısını anlamasına yardımcı olur. Dikkat gerektirmeyen pasif görevler sırasında daha fazla aktiftir. Yani biz durduğumuzda aktifleşir. Hepimizin amacı bu dünya koşullarında hep daha iyiye, güzele, doğruluğa ulaşmak değil mi, o halde bu bilgi de bunlara ulaşmanın en güzel anahtarlarından biri olabilir mi?

Bedensel işleyişimiz, biz farkında olmadan işleyen bu muhteşem mekanizma doğasından ayrıldığında bize sinyaller gönderiyor diyebilir miyiz? Çok fazla çalıştın, çok üzüldün, çok yoruldun, çok ağladın, çok yıprandın, gibi bizi kendi doğamızdan uzaklaştıran her davranış sonucu bir durmamız gerektiği  Varsayılan mod ağı tarafından hatırlatılıyor. O halde içinde yaşadığımız bu muhteşem hediyeyi nasıl kullanabiliriz.

Hepimizin işleyen bu sistemde günlük koşuşturmacaları, planları, sorumlulukları var elbette ve biz tüm bunların içinde kendimize nasıl bir alan ayırıp ta kendimizi durdurabiliriz. Bunun cevabı asla tek olamaz çünkü herkes kendi yaşam palanına göre bir düzenlemede bulunmak zorunda. Kimi zaman kişiye göre sabah olabilir kimine göre de akşam ya da gün ortası, o nedenle zamanlama değişebilir. Kendimden örnek vermem gerekirse ben zaman bulduğum an gözlerimi kapatıp bunu yapmaya çalışıyorum. Kaç dakika, saniye olduğu önemli olmadan fırsatı yakaladığımızda yapabilmek.

Kendimize zaman ayırmak modern çağın en çok tartışılan konularından biri. Bu zaman ayırmanın altında yaratacağımız bu alanın hep mükemmel bir şekilde olma istediği de bu zamanı ertelememize ve yok saymamıza geçiştirmemize neden oluyor. Ve günün sonunda da kendimizi içinden çıkamadığımız bir kısırdöngünün içinde buluveriyoruz. O halde zamanın ne zaman olduğu, nerde olduğu, nasıl olduğu önemli olmadan fırsat bulduğumuz her anda bu altın bilgiyi kullanmak yaşamımız için istediğimiz bu güzellikleri bize getirmez mi?  Daha sonrasında da bunu belki de üzerine düşünerek,  bu zamanı bilinçli bir şekilde yaratabilir günlük rutinimize alırız ne dersiniz? Hepimize güzelliklerle ve umutla dolu ve Varsayılan mod ağımızı kullanabileceğimiz bir yeni yıl diliyorum. Esenlikle kalın sevgilerimle.

 

Arzu SEZGİN

 

Arzu Sezgin

19.07.1976 doğumluyum. İlkokulu Berlin’de ortaokul ve liseyi Bandırma’da tamamladım. Beden eğitimi ve spor bölümü mezunuyum. Fizyoloji ve Anatomiye karşı hep bir merakım vardı. Bilimsel çalışmaları takip etmeyi hala da çok seviyorum. Eğitmenliklerini tamamladığım alanda da yoga ve pilates eğitmeni olarak da çalışıyorum. Bir oğlum var. Yaşam içinde geldiğimiz nokta, yaşadıklarım beni spiritüalizme yaklaştırdı ve öğrenme merakım, yaşadığım deneyimler sayesinde bu alana da girdim ve bir gün astroloji haritamı okuttuktan sonra şifa yeteneğimi keşfettim, üstüne gittim eğitmenliklerini aldım. Reiki, Teta healing, EFT, Regresyon konularında da çalışmaya başladım. Bu konular beni fonksiyonel çalışmaya itti ve artık kişiye bütünsel bir yaklaşımla çalışıyorum. Kuantum alandaki tüm karşılaşmalardan çok mutluyum ve istemeye devam…Sonsuz şükürlerimle..

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler