Nasılsın Canım okur?
Haydi ayır bir beş dakikacığını bu soruya.
Ben sordum diye değil. Şu anda bu yazıyı okuyorsun diye değil. Sadece ve sadece kendin için yanıtla bu soruyu.
Nasılsın?
Gerçekten nasılsın?
Bu kadar basit bir sorunun en çok yalan cevapla geçiştirilen soru olması ne tuhaf. Bıraksak bir çırpıda ağzımızdan çıkabilecekken öyle bir rafa kaldırmış oluyoruz ki yanıtlamak şöyle dursun otomatik geçiştirmeler ile özümüze, ruhumuza hiç uğramadan savmanın peşine düşüyoruz.
Telesekreterli bir telefon gibi -genç arkadaşlarımız internette araştırsın ne olduğunu-. Biri nasılsın dediğinde çalmaya başlayan telefona, biz alo diyemeden önceden kaydettiğimiz telesekreter müdahil oluyor. Aradıkları bize hiç ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar denemeyiniz de diyemediğimizden anlık geçiştirmelere sığınıyoruz.
Yapmayalım Canım Okur.
Diyelim ben sana sordum, sen bana sustun.
Sen bana sordun, ben sana sustum.
Kendimize yapmayalım olur mu?
Biz bizden uzağa düşmeyelim. Özümüz aradığında cevapsız bırakmayalım biricik kendimizi…
Haydi ayır bir beş dakikacağını bu soruya.
Sadece kendin için.
Nasılsın?
Gerçekten nasılsın?
AŞKla,
Selin BİNAY
Yorum yap