Merhaba,
Tekrardan burada var olmak uzun bir yolculuktan sonra eve dönmek gibi. Uzun ve yorucu. Yorucu ve öğretici. Yolun kendisine dönüştüğüm hangimizin yol hangimizin yolcu olduğunu anlayamadığım zamanlardan sonra heybemde birikenlerle, kalbimde taşıdıklarımla büyük bir umut ve minnetle buradayım.
Buradayım ve yolculuğumun bilinmesini istediğim kadarını paylaşıyorum. Neden? Çünkü yoldayken, pusun ve sisin içerisinde benim gibi yol ile hemdem olmuş çok seyyah gördüm, çoğuyla konuşamadım bile ama bildim ki onu da yola çıkaran her ne ise vardığı nokta yine kendisi.
Çok sevdiğim bir dostumun da dediği gibi; ‘Kalpler arasında köprüler var.’ Ve kırıldığımız yerden çiçek açabilmemiz için bu köprüler genelde kalbi kırılanlar arasındakiler.
Önce hangimiz düştük yola?
Hangimiz diğerine yol açtı?
Benim açtığım yol kime köprü oldu, ben kimin köprüsünden geçtim de benden bir parçayı iyileştirdim?
Bunun bir önemi yok. Sonsuz bir sarmalın içerisindeki bayrak yarışı gibi kimin nerede bitip nerede başladığının bir önemi yok aslında. Önemli olan şu bence; yol almak için üstüne basıp yürüdüğümüz yol taşları da bir zamanlar bizdik.
Tek başıma tamamladığım (aslında tamamladığımı düşündüğüm) rota aslında benim. Çünkü yola başlayan ile yolu tamamlayan aynı ben değil. Ve benim sadece kendimle kurduğum köprü hiçbir zaman diğer kalp ile kurduğum kadar hizmet etmeyecek amaca.
Her şey düşündüğümüzden daha da fazla iç içe, sadece bana değil hepimize bağlı.
Ben bugün bu yazıyı yazarak ilk köprüyü kuruyorum senin kalbinle. Haydi başlıyoruz! Kalbini aç ve köprülerin seni çok daha bilge bir versiyonuna ulaştırmasına izin ver.
İmren YILDIRIM YILMAZ
Yorum yap