2023 yılının son ayına gelmiş bulunuyoruz. Acısıyla, tatlısıyla çok yoğun bir yıl geride kalıyor. Dünya gezegeni olarak çok büyük bir değişim ve dönüşümden geçiyoruz. Ve 2023 yılında bu değişimi çok yoğun hissettiğimizi düşünüyorum. Dünya literatürü her konuda yenilenmeye ve değişmeye devam ediyor. Bu yenilenme ve dönüşüm devam ettikçe belli ki biraz sarsılacağız. İşte tam da bu nedenle hatırlamamız gereken ve hayatımızın içine almamız gereken en büyük iyileştirici güç sevgi. Özellikle bugünlerde sevgiyi nasıl yayabiliriz diye düşündüğümde, yüzüncü maymun deneyi geldi aklıma.
Tarih Macaca Fuscata isimli Japon bir maymun üzerine 30 yıllık bir araştırma projesini anlatır. Japonya’daki Koshimo adası vahşi bir maymun kolonisini barındırır. Bilim adamları onları, kumların üzerine bırakılmış tatlı patatesle besliyorlardı. Maymunlar tatlı patatesleri seviyorlardı. İmo isimli 18 aylık dişi bir maymun, patatesleri yıkayarak çözebileceğini buldu. Bunu annesine de öğretti. Oyun arkadaşları da bu yeni yöntemi öğrendiler ve onlar da annelerine öğrettiler. Kısa bir süre içinde bütün genç maymunlar patateslerini yıkıyorlardı, ancak sadece, onları taklit eden anne babaları bu davranışı öğrendiler. Bilim adamları, bu olayları 1952-1958 yılları arasında kayda geçtiler. 1958 yılının sonbaharında, aniden, Koshimo adasında bunu yapan maymunların sayısı kritik kütleye ulaştı. Dr. Watson yüz sayısını keyfi olarak vermiştir ve bingo. Adadaki hemen hemen bütün maymunlar üzerlerinde hiçbir tesir olmadan, patateslerini yıkamaya başladı. Bu olay tek bir adada olsaydı maymunların arasında bir etkileşim olduğunu düşünerek bunu araştırmaya başlayacaklardı. Ancak, aynı anda çevre adalardaki maymunlar da patateslerini yıkamaya başladılar. Hatta Japonya’nın anakarasındaki Takasakiyama’da bile maymunlar patateslerini yıkıyorlardı. Bu maymunlar bilinen hiçbir şekilde iletişim kurmuş olamazdılar. Bilim adamları ilk defa böyle bir olayı gözlemliyorlardı. Bu adalar boyunca uzanan bir tür morfogenetik yapıya da alanın varlığı nedeniyle maymunların aralarında iletişim kurduğunu ileri sürdüler. (Ve ben tüm bu konuları derinden araştırdığımda bu konunun aslında tarihte ilk Atlantis medeniyetinden kalma bir bilgi olduğunu da öğrenmiş bulunmaktayım.)
Bu olay insanları çok düşündürdü. İnsanların üzerinde de böyle bir ağ olup olmadığını merak ettiler. Tabii ki birçok deneyler yaptılar ve uzatmayacağım, hepimizi birbirine bağlayan bir ağ olduğunu fark ettiler ve morfogenetik diye tanımladılar. Bu konuyla ilgili anlatılabilecek onlarca fizik kuralı da vardır. Ayrıca Rupert Sheldrake de bu konuda oldukça geniş deneyler ve araştırmalar yapmış, kitaplar yazmıştır. İnsanlar üzerlerindeki etkilerini bu kaynaklardan detaylıca okuyabilirsiniz. Ama morfogenetik diyetanımladığımız insan şuurunun, minimum belli kritik kütleye ulaştığında ya da başka bir deyişle dünya üzerinde ruhsal olarak uyanmış belli bir sayıda varlığa eriştiğimizde değişim gerçekleşeceğini özet olarak söyleyebilirim. İstediğimiz değişimin gerçekleşeceği artık bilimsel olarakta kanıtlanmıştır ya da biz bu bilgiyi yeniden hatırlayıp uyandıracağız demem sanki daha doğru olur. Demem odur ki insanlar sevgiyi düşündükçe, konuştukça, yazdıkça ve frekanssal olarak sesli bir biçimde sesle çıkarıp yaydıkça biz de bu ağı yaymış olacağız.
2024 yılında Sevgi tohumunu hayatımızın her alanına ekelim. Sevgi’yi konuşmaya, yazmaya, düşünmeye, bu konuda yardımlaşmaya ve bu konu üzerine bilinçle hareket etmeye niyet edelim ve sevgi ağımızı genişletelim. 2024 yılındaki niyetlerimiz içerisinde sevgiyi yaymakta olsun lütfen. 2024 sevgiyle dolu, adaletin, barışın ,huzurun kalplerimizi doldurduğu bir yıl olsun ve sevgiyle ilgili tüm niyetlerimiz gerçek olsun.2024 yılınız kutlu olsun… Ve de oldu.
Sevgiyle Kalın.
Arzu SEZGİN
Güzel bir yazı, özellikle maymunların patatesleri yıkayıp yemesi konusu.. Ellerine sağlık canım benim ❤️