Varoluş Dergisi

SENİN İÇİNDE NE VAR?

“Bir insanı sevmekle başlar her şey.” der Sait Faik Abasıyanık. Yusuf Atılgan, sevgiyi “dünyada dayanılacak tek şey” olarak görür. Şükrü Erbaş ise “sevgi öğrenilebilir mi?” diye sorar.

İnsanlığın varoluşundan günümüze, tüm sanat dallarına konu olan “sevgi” artık bilim insanlarının da araştırma sahasına girmiş bulunuyor.

Amerika Kalp Matematiği Enstitüsü (IHM), kalpten evrene yayılan dalgaların boyutlarını inceliyor. Kalbimiz her attığında bir miktar enerji yayar. Uzmanlar bunu kısa, orta ve uzun dalga olarak sınıflandırıyor. Uzun dalga boyu, beş metrelik bir alana kadar etkili. Bu da gün içinde birbirimizin manyetik alanlarından etkilendiğimizi gösterir. Böylece neden bazı insanların yanında enerjimizin düştüğünü, bazılarının yanında ise kendimizi sakin, pozitif, enerjik hissettiğimizi anlayabiliriz.

Dr. Rollin Mc.Craty ve enstitü ekibi; sevgi, merhamet, şefkat gibi duygular hissedildiğinde kalp atışları arasındaki sürenin değişkenliğinin ahenkli hale geldiğini; kalpteki ahengin çevredeki kişilere olumlu etkileri olduğunu açıklıyor. Kalp elektro manyetik alanının çevremizdeki insanların beyin dalgalarını etkilediğini, beyin dalgalarının etrafımızdaki kişilerin kalbiyle senkronize olabildiğini söylüyor.

Enstitü; sevgi, şefkat, affetmek, şükran duymak gibi duygular hissettiğimizde ciddi miktarda endorfin salgılanarak, beden- ruh dünyasında tam bir uyumun gerçekleştiğini; bu uyum içinde beynin iki lobundan yayılan dalgaların tek bir dalga haline dönüştüğünü tespit etmiş.

Kimse tarafından sevilmediğini düşünen ya da kendisi de dahil olmak üzere hiçbir canlıya sevgi duyamayan insanlar, bu duyguyu yoğun olarak hissettiklerinde kalp hastalıkları yaşama riski oluştururlar. Sevgi frekansının 528 Hz olduğu ve bunun DNA yı onaran bir şifa olduğu ispatlanmıştır.

Doğada titreşmeyen hiçbir şey yoktur. Vücudumuzdaki trilyonlarca hücre, kendi yörüngesinde hareket ederken çevreye yaydıkları titreşim enerjisini ölçebilen cihazlar bulunmaktadır. Sağlıklı bir insan bedeni 62- 68 MHZ iken olumsuz duygular, düşünceler, çeşitli hastalıklar bu frekansı düşürmektedir. Gül kokusu 320 MHZ ile doğrudan beyin hücrelerini etkileyen mucizevi bir titreşime sahiptir. Yine altın otu, günlük, lavanta, melisa, nane, fesleğen gibi sayısız bitki bizler için her an şifa dağıtmaktadır.

Korku, öfke, gurur, keder, suçluluk duyguları frekansımızı dip seviyelere çekerken sevgi, neşe, huzur ve aydınlanma duyguları bizi en üst seviyelere çıkaran enerjiye sahiptir.

Tüm canlılar içinde “bilinç” sadece biz insanlara verilmiş. Artık bilincimizi harekete geçirme zamanı. Çünkü dışarıda hiçbir şey yok. Her şey ama her şey içimizde. Dışarıda gördüğümüzü sandığımız her şey bizim içimizde yaşayıp yaşattıklarımızdan ibaret. Öyleyse, senin içinde ne var?

Sevgiyle…

Sema KUŞCU

Sema Kuşcu

Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Türk Halk Bilimi Ana Bilim Dalı mezunuyum.
Doğada hayvanlarla birlikte olmaktan, doğada yürüyüş yapmaktan çok keyif alırım. İsmail Bülbül hocamın Reiki 3A öğrencisi olarak bu güzel yolculuğa devam etmekteyim.

Yorum yap

İnternet üzerinden dijital yayın hayatına ilk olarak 2013 yılında başlamış olan Varoluş Dergisi, kısa bir aradan sonra şimdi yeniden okurları ile birlikte. Değerli yazarlarımız, Spiritüalizm, Reiki, Yoga, Astroloji ve Yaşam alanlarında, siz değerli okurlarımız için yazıyor…

Arşivler