Türk Dil Kurumu ‘Disiplin’i şu şekilde tanımlıyor:
*Bir topluluğun yasalarına ve düzenle ilgili yazılı veya yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyması durumu; sıkı düzen, düzence, düzen bağı, inzibat, zapturapt
*Kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin bütünü
*Öğretim konusu olan veya olabilecek bilgilerin bütünü, bilim dalı
TDK sözlükte ‘Öz Disiplin’ yerine ‘Öz Denetim’ kelimesi bulunmaktadır. Bu kelime ise şu şekilde tanımlanmıştır:
*Daha önemli bir amaca ulaşabilmek için kişinin tepkilerini, davranışlarını veya başka amaca yönelme eğilimini denetleyip kısıtlaması, otokontrol
*Bir kurum veya kuruluşun işleyişini, amacına ve standartlara göre kendisinin kontrol etmesi
Jiddu Krishnamurti Farkındalığın Işığı isimli kitabının meditasyon bölümünde disiplini aşağıdaki şekilde tanımlamıştır.
“Disiplin – Dicipline sözcüğü ‘murit-disciple’ sözcüğünden gelir. Mürit, öğrenen zihin demektir. Bir kişiden, bir gurudan, bir öğretmenden ya da kitaplardan değil, kendi zihninin kendi yüreğinin gözleminden öğrenen, kendi davranışlarından öğrenen anlamına gelir. Bu öğrenme belirli bir disiplini gerektirir. Ama bu disiplin çoğunun anladığı gibi kurallara bağlı bir disiplin değildir. Kuralların, boyun eğmenin ve şekilciliğin olduğu yerde asla öğrenme olmaz. Disiplin öğrenme anlamına gelir. Günlük yaşamdan öğrenmek, birbirimizle ilişkilerimizden öğrenmek, zihnin derinliklerinden öğrenmek…Öğrenen zihin daima esnek ve aktiftir.”
Öz disiplini sağlamak günümüz şartlarında birçok insan için daha da zorlaşmıştır. Günlük hayatın yoğunluğu, zamanın hızlanması, hiç durmadan çalışan bir zihin ve dikkat süresinin azalması bu zorluğun en önemli nedenlerindendir.
Peki, eğer öz disipline ihtiyacımız olduğunu fark ediyorsak bu konuda neler yapabiliriz?
Birinci adım, kendimize bir hedef belirlemektir. Bu hedef genel ve daha uzun vadeli veya belli bir süreklilik arz eden bir hedef olabilir. Geçen ayki yazımda, düzenli bir pratik oluşturmak için hedefimizi belirlerken SMART Hedef metodundan faydalanabileceğimizi yazmış ve nasıl bir hedef belirlememiz gerektiğini açıklamıştım. Dileyenler hedef belirlemek ile ilgili detaylara o yazımdan ulaşabilir.
İkinci adım, bu genel ve uzun vadeli hedefe ulaşmak için küçük hedeflerin belirlenmesidir. Bu küçük hedeflere ulaşmak için ise; öncelikle aylık, haftalık ve sonra da günlük olarak yapılması gerekenleri listelemek gerekir. Aylık hedef daha genel olabilir. Haftalık hedefleri ise toplu halde hazırlamamak ve haftalık şekilde ilerlemek daha doğru olur. Bu hedeflere ulaşabilmek için günlük yapılması gerekenler listenizi belirlemenizin en sağlıklı yolu ise, her gün o günün listesini hazırlamaktır. Yaptığımız planların gerçek ve ayağı yere basan bir şekilde yapılması gerekmektedir. Kendi gerçek kapasitemizi bilmeli ve ona uygun bir planlama yapmalıyız.Bunu yaparken ise John Lennon’un o meşhur ‘Hayat, sen başka planlar yaparken başına gelenlerdir’ sözünü de hatırımızda tutmalı ve hayatın durağan olmadığını unutmamalıyız. Günlük planlamamızı yaparken, hayatın getirebileceği farklı dinamiklerinde olabileceğini hesaba katarak gün içerisinde kendimize serbest zamanlar bırakmalıyız.
Üçüncü adım, her gün bitiminde o günün yapılması gerekenler listesini tamamladığımızda kendimizi ödüllendirmektir. Bu kendimizi motive etmemiz için çok önemli bir adımdır. Hedefimize ulaşabilmek için ilk günkü motivasyonukoruyabilmek, tüm sürecin en önemli unsurlarından biridir. O günü, haftayı ve ayı planınıza uygun bir şekilde gerçekleştirdiğiniz için kendinizi tebrik etmek çok güzel bir alışkanlıktır. Bunun dışında kendimize küçük bir hediyealmak, sevdiğimiz güzel bir mekanda tatlı, kahve ya da bir yemek ısmarlamak, istediğimiz bir kursa yazılmak, izlemeyi düşündüğümüz bir tiyatro oyununa gitmek, bir masaj yaptırmak, haftada bir günü bomboş bir biçimde kendimize ayırmak gibi farklı şekillerde de ödüllendirebiliriz.
Kendimize bir yol haritası çıkardıktan ve her şeyi belirledikten sonra geriye o programın eksiksizce uygulanması kalmaktadır. İşin en zor kısmı, öz disiplini hayatımızda yoktan var etmektir.
Kendi gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki, dikkatin çabuk dağılması ve odaklanamamak öz disiplinin en büyük engelleyicilerindendir. Herkesin parmak izinin farklı olması gibi herkesin dikkat dağıtıcı unsurları da farklıdır. Herkesin hayat akışı, sorumlulukları ve yaşam düzeni farklıdır. Kendimizi gözlemleyerek öz disiplin yolculuğumuzdaki engellerimizi bulmak bizim sorumluluğumuzdadır. Genel bir çerçeveden bakacak olursak elektronik cihaz bildirimleri, sosyal medya, e-postalar, yarım kalmış ve tamamlanmayı bekleyen bir iş, gelen bir telefon araması, o anda aklımıza gelen bir iş, aynı ortamı paylaştığımız bir iş arkadaşı bir aile üyesi ya da evcil hayvanlar, zihinsel yorgunluk, bedensel yorgunluk, stres, duygusal durumlar, o güne özel hayatın içinde karşımıza çıkan ekstra bir zorluk, zamanımızı doğru yönetememek bu engellere örnek olarak gösterilebilir.
Kendi hayatınıza bir göz gezdirerek sizin için engelleyiciunsurları bulduktan sonra o konuda ne yapacağınıza dair bir karar almanız gerekir. Örneğin eğer evde çalışıyorsanız ve ev içerisindeki ses, konuşmalar ya da evcil hayvanınız dikkatinizi dağıtıyorsa başka bir odada bir bölümü kendinize çalışma alanı olarak oluşturabilirsiniz. Telefon sizin dikkatinizi dağıtıyorsa veya elinizin sık sık herhangi bir nedenle telefona gittiğini fark ediyorsanız telefonunuzun sesini kısabilir, kapatabilir veya telefonu başka bir odaya koyabilirsiniz. Eğer insanlara hayır diyemediğiniz için gün içerisinde çok fazla dağılıyorsanız, o zaman artık hayır demeyi öğrenmenin zamanı gelmiştir. Davranışları ya da durumları dönüştürebilmenin ilk adımı onları fark etmektir. Farkındalığın ışığı vasıtasıyla bir eylemi yaparken kendinizi yakaladığınızda, örnek olarak telefonunuzu elinize aldığınızı fark ettiğinizde, orada bir seçim sansınız oluşur. O anda telefon ile oyalanmaya devam etmek ile telefonu bırakarak işinize geri dönmek arasında bir seçim yapabilirsiniz. Kendinizi o anda yakalayıp o seçim şansını oluşturabilmek için gerekli olan tek şey ise farkındalıktır. Farkındalık egzersizleri ve meditasyon pratiği bu konuda kendinizi geliştirebilmeniz için faydalı araçlardandır.
Bazen yapamadığınızı düşünseniz, bazen kendinizi başarısız hissetseniz, bazen umutsuzluğa kapılsanız bile siz denemeye çalışmaktan ve düştüğünüzde yeniden kalkıp devam etmekten vazgeçmeyin! Nasıl yapamadığınıza getirdiğiniz farkındalık ile nasıl yapacağınızı bulacaksınız.
Unutmayın, bu dünyada hiçbir emek karşılıksız kalmaz.
Her yeni güne sağlıkla, huzurla, mutlulukla, sevgiyle ve sevdiklerimizle uyandığımız bir sene olmasını dilerim.Herkese güzel seneler…
Gökçe YILMAZ
Yorum yap